AZRA DOĞAN
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken otelden neredeyse sürükleyerek çıkarttı beni.Soluk soluğa kalmışken ne onu durdurabiliyordum ne de beni bırakmasını sağlayabiliyordum.Ben debelendikçe daha da sertleşiyordu.
Bir yanım korkudan tir tir titrerken diğer bir yanım huzura ermiş gibiydi.Hem bu kahrolası otelden çıkmıştım hem de bilinmezliğe doğru yürüyordum.Her hayırda bir şer vardır mantığına dayanarak şu durumda şere mi ilerliyordum?
Sanırım şu borç işi başıma bela olacaktı.
Kırmızı,spor bir arabanın yanına yaklaşırken cebinden anahtarı çıkartıp,arabayı açtı.Biraz yavaşlayarak ön koltuğa savurdu beni.
Bir an kaçmayı düşündüm.Ama kaçamayacağımı biliyordum.Bunun bilincindeyken çabalamaya gerek yoktu.Sadece zamana bıraktım kendimi.Enerjim tükenmişti.Üstelik gidecek hiçbir yerim yoktu.Adnan'ın adamlarının her yerde karşıma çıkabileceğine emindim.
Annemin bu şehirden ayrılmış olduğunu bildiğim için içim biraz da olsa rahattı.En azından onun için..
Yan tarafın kapısı sertçe çarpılınca dönüp baktım.İfadesiz bir yüzle bana bakıyordu.
-''Ne-Nereye ?'' diye sordum kekelememe engel olamayarak.
-''Söyleyeceklerimi iyi dinle.''
Sesindeki uyarıcı tonu duyunca kafamı sallamaktan kendimi alamadım.
-''Bu gece oyuncusun.Biraz sonra ailemin yanına götüreceğim seni.Sevgilim gibi davranacaksın.Nerede,nasıl tanıştığımızı sorarlarsa sesini çıkarma.Sadece gülümse gerisini ben halledeceğim.'' dedi sert bir sesle.''Anladın mı?''
Şu hayatta normal insanlar gibi nefes alabileceğim bir dakika bile olmayacaktı.Biliyordum.
İtiraz etmek istiyordum ama kendimi yormanın bir manası olmadığınında bilincindeydim.
-''Na-Nasıl?'' dedim söylediklerini iyice hazmetmeye çalışırken.
Arabayı çalıştırmışken sorduğum soruyu duyunca bıkkınca ve tehditkarca bana bakmaya başladı.
-''Gayet iyi anladın.''
Sonra gazı körükledi.Bir anda öne savrulacak gibi oldum ama hemen kendimi toparlamayı başarabildim.
-''Kemerini bağla.''
Sert sesini duyduğumda yavaşça kemeri bağlamaya başladım.Ellerim titriyordu.Şu gün bitmeden daha nelerle karşılaşacağımı düşünmeden edemedim.
Yorgunluktan geberiyordum.Gözlerimi yola çevirip,başımı cama dayadım.Yol hızla akıp giderken,midemin bulanmaya başladığını hissettim.Arabalara binmekten,yolculuk yapmaktan sırf bu yüzden nefret ederdim.
Kafamı çevirip,ona baktığımda yola odaklandığını gördüm.Rahatsızca kıpırdanıp bana dönmesini sağlamaya çalıştım.
Yok.
Heykel gibi pür dikkat yola bakıyordu.İnip kalkan göğüslerini görmesem nefes almıyor derdim.Biraz daha kıpırdayıp,iyice doğruldum.
Yine tık yok.
Görmemezlikten geliyordu pislik.
Dirseğimi kafasına indirmekle,konuşmak arasında gidip gelirken ikinci seçenek şu durumdayken daha mantıklı geldi.Araba kullanıyordu.Dirseğimi kafasına geçirip,kendi hayatımıda tehlikeye atacak değildim.
-''Şe-Şey çok var mı daha?'' dedim sesimin kararlı çıkmasını sağlamaya çalışarak.
Dikkatle yüzüne bakıyor,vereceği cevabı bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SENİN
Teen Fiction-"Seni haketmek için ne yapmış olabilirim ki?Sen benim mecburiyetimsin güzel adam..Beni hayata bağlayan,nefes almamı sağlayan mecburiyetim.. Seni sevmiyorum..Her nefeste biraz daha sen oluyorum..Beni,senle dolduruyorum." -"Minik kalbine benim gibi b...