8.Bölüm

30.2K 1.4K 13
                                    

AZRA DOĞAN

-''Senin ne işin var burada?'' diyen sert sesini duydum.

Şimdiden cesaretim kırılmıştı.Ne diyecektim,nasıl girecektim konuya hiç bir fikrim yoktu.

-''Şe-Şey be-ben..'' dedim konuşmaya çalışıp beceremeyerek.

Yavaş adımlarla bana doğru yaklaşırken ''Şey sen ne?'' dedi tehditkarca.

Hayır.Hayır yanıma yaklaşmamalıydı.Kafamı biraz daha dikleştirip ''Bana tekrar yardım etmene ihtiyacım var.'' dedim telaş ve beklentiyle.

Nefesimi tutup vereceği tepkiyi beklemeye başladım.Bir adım uzağımda durup ifadesiz bir yüzle baktı bana.

-''Yardım falan etmeyeceğim.Aslına bakarsan fahişe olmak o kadar da kötü değil.Sizin cinsin doğasında var bu.Sadece bacaklarını aç ve kendini bırak.Kısa sürede alışacağına eminim.'' dedi düz bir sesle.

Dilim tutuldu.Ne dediğinin farkındamıydı bu piç?

-''S-Sen ne dediğinin bilincinde misin?'' diye cırladım sinirden titreyen sesimle.

Yanımdan dolanarak masanın öbür tarafına geçip,oturdu.O kadar rahattı ki.Ben odada yokmuşum gibi davranıyordu.Bir insan nasıl bu kadar kibirli olabilirdi?

Hala cevap vermeyerek,önündeki dosyalara bakmaya başladı dikkatle.Sinirden dişlerimi birbirine bastırmıştım.

-''Gerçi şaşırmamam gerekir.Her geceyi sana bacağını açan bir kadınla geçirdiğine eminim.Böyle düşünmen doğal.Öte yandan o kadınlara da acıyorum biliyor musun?Onlar senden çok daha iyilerini hakediyorlar.Fahişe olmalarına rağmen.'' dedim kendime hakim olamayarak.Yüzündeki umursamaz ifadeyi silip atmak istiyordum.

Kafasını kaldırıp bana baktığında yüzündeki gülümsemeyle afalladım.Neden gülüyordu ki?

Baş parmağını yavaşça alt dudağına götürüp,kaşıdı.

-''Senden çok daha şanslılar.Fahişe olmalarına rağmen.'' dedi iğneleyici ses tonuyla.

-''Ne demek bu?'' diye sordum saf saf.Gerçekten anlamamıştım.

-''Anlamadın mı?Benimle bir gece geçirip anlamaya ne dersin?'' diye sordu alaycı gülümsemesi yüzüne daha da yayılırken.

Bu pezevenk..Gerçekten fazla oluyordu.Nasıl bana tekrar yardım edeceğini düşünebilmiştim.Bununda Adnandan yada mayışmış yüzden farkı yoktu ki.

Neden hayatıma giren tüm erkeklerin derdi belden aşağısıylaydı.Kafamı dikleştirip tiksintiyle yüzüne baktım.

-''Çaresizlik nedir bilmiyorsun değil mi?Neden sadece bana yardım etmeyi denemiyorsun?''

Yüzündeki alaycı gülümseme soldu.Artık eski ifadesiz,sert yüzle karşı karşıyaydım.

-''Neden yardım edeyim?Elime ne geçecek?'' diye sordu duygudan yoksun sesiyle.

Duyduklarım karşısında acıyarak buruk bir gülümseme attım ona.Yavaşça yerimden doğrulurken ''Umarım bir kızkardeşin vardır.Bir gün benim düştüğüm duruma düşerse ve sen buna şahit olursan sorduğun bu insan dışı sorular gelsin aklına.'' dedim.

Ardından ayağa kalkıp kapıya yöneldim.Kapı koluna uzanacağım sırada bedenim ani bir atakla kapıya yapıştı.Elimi burkuyordu.Nefesini ensemde hissettiğimde titredim.Dudakları kulağıma değiyor,tenimi yakıp geçiyordu.

-''Sen..Az önce ne dedin?'' diye tısladı.

Elimi kıskacından kurtarmaya çalışarak debelendim.

-''Bırak beni.'' diye fısıldadım kısık sesimle.Elimdeki sızı gitgide artıyordu.İstemsizce yanağımdan akan sıcaklığı hissettiğimde burnumu kapıya doğru bastırdım.Beni ağlarken görmemeliydi.

Ama dayanamıyordum.Bugün başıma gelenler fazlaydı.Kaldırabileceğimden tonlarca fazla..

Kirpiklerimi kırpıştırıp,gözyaşlarının düşmesini sağladım.Yanaklarımdan çeneme doğru yol alarak ilerlediler.

Birden burkulan elim serbest kaldı.Az önce burnumu sıkıca bastırdığım kapıya şimdi sırtım yaslanmıştı.Sıcak nefesi yüzümü yalayıp geçerken bakışlarımı göğsünden çekip,gözlerine odaklayamıyordum.Yüzündeki ifadeyi görmekten korkuyordum.

-''Bana bak.'' dedi dümdüz bir sesle.

Ama bakmayacaktım.Bu kadarı yeterdi.Bana yardım edeceği yoktu.Ne diye hala buradaydım.

-''Bırak beni.Yardımını falan istemiyorum.Gideceğim.'' dedim göğsüne bakmayı sürdürerek.

-''Sana yardım edeceğim.'' dedi ciddi bir sesle.O an dondum.Ve şaşkınlıkla kafamı kaldırarak gözlerine baktım.Gülmüyordu.Ciddiydi.

-''Neden?'' diye sordum şaşkınca.

Sorduğum soruyu duymamış gibi ''Karşılığında senden bir şey isteyeceğim.'' dedi yanaklarıma bakarken.

Neden yanaklarıma bakıyordu ki?İlk önce bunu merak ettim ama sorusu beynimde gerçeklik kazanınca ürperdim.

-''Na-Nasıl bir şey?'' Vereceği cevaptan tırsıyordum.

-''Bunu sonra öğrensende olur.Şimdi ne için yardım istiyorsun onu söyle.'' dedi sakin bir ifadeyle.

Gri gözlerinin içine baktıktıkça çekildiğimi hissediyordum.Bu kadar yakınımdayken,nefesi yüzümde hortum edasıyla eserken odaklanamıyordum.Gergindim.Ellerimi sıkıp,tırnaklarımı avucuma batırdım.

Gözlerimi kaçırırken ''Dışarıdaki adamlardan kurtulmam gerekiyor.'' dedim bir çırpıda.Sonrada yana kayarak ondan uzaklaşmaya çalıştım.

-''Kim onlar?'' diye sordu ciddi bir sesle.

-''Beni bu işi yapmaya zorlayan adamlar..Aynı zamanda annemin patronunun adamları.''

Her şeyi tüm açıklığıyla anlatmalıydım ki bana yardım edebilsin.Buna cesaret etmiştim ama gözlerimi yüzüne çeviremedim.Küçümseyici,tiksinti dolu bakışlarla karşılacağıma adım gibi emindim.Yıllarca tecrübe edinmiştim.

Uzun bir duraksamanın ardından hala ses vermediğini görünce gözlerimi yavaşça ona doğru çevirdim.

Şaşırdım.

Yıllarca annemin fahişe olduğunu bilen her insanın yaptığı gibi küçümseyici,tiksinti dolu bakışlar yerine dikkatlice bakıyordu gözlerime.

Beni anlıyormuş gibi.Yada anlayışlı olmaya çalışıyormuş gibi.

O an onu o kadar yakınımda hissettim ki.Fiziken değil belki ama ruhen..

Boğazıma koca bir yumru taht kurdu.Keskin hatlarının bir anlıkta olsa yumuşadığını görünce gözlerimin dolduğunu hissettim.Yıllar sonra ihtiyacım olan tek şey buydu işte.Bedenimde biriken acıyı sadece bir bakış,bir duygu akıtmaya yetebiliyordu.

Şefkat.. Eksikliğini çektiğim,muhtaç olduğum bu duyguyu bana böyle bir adamın tattırması dokunmuştu.

Gözyaşlarımın akmasını engellemek için gözlerimi kapatıp,derin bir nefes aldım.Gözlerimi açtığımda uzağımdaydı.İki üç adım gerilemişti.

Cebinden telefonunu çıkartıp bir tuşa bastı.Telefonu kulağına götürürken,bana bakıyordu.

-''Alo Serkan.'' dedi sakin bir sesle.Biraz duraksayıp ''Kapıda ..'' diye bölüp telefonu kulağından uzaklaştırdı.Sorgularcasına bana bakınca,hemen elimi kaldırıp üç parmağımı gösterdim.

-''Çıkış kapısında dikilen üç adam görüyor musun?'' diye sordu karşı taraftakine.Sonrada ''Uzaklaştırın onları.'' diyip telefonu kapattı.

Ben şaşkınca ona bakarken,yanıma doğru yaklaşıp bileğimi kavradı.Beni kendine doğru çekerken kapıyı araladı ve uzun koridorda ilerlemeye başladı.Bileğimi kavrayan elini ittirmeye çalışırken,adımlarımıda ona uydurmak için hızlandırıyordum.

-''Ne yapıyorsun?Nereye?'' diye sordum telaşla.

Birden duraksayıp arkasını dönünce gözgöze geldik.Yüzünde ciddi bir ifadeyle ''Borcunu ödemeye..'' dedi tüylerimi diken diken eden sesiyle.

KALBİM SENİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin