Merhaba!!!!
Nasılsınız?
Ben gribim :(((. Bölümü burnumu çeke çeke peçetelere gömüle gömüle yazdım. Kontrol etmedim. İnşallah yazmayı unuttuğum bi yer yoktur.
Bakın sizler için uzun uzun bölümler yazıyorum. İnsan az yorum yapar! Çok güzel yorumlar yapan ponçiklerim var. Onlar da olmasa yazamayacağım valla.
Keyifli okumalar efenim.
------------
Sehun arabayı evinin önüne park etti ve aynadan kendine baktı. Luhan'ı bir anda öptükten sonra öpüşmeye başlamışlardı. Normalde ne kadar öpüştüklerini bilmesi gerekiyordu ama Sehun zaman kavramını o an yitirmişmiş gibiydi. Luhan kendinden kaçarcasına ayrılıp arabadan indiği gibi düşe kalka evine koşup kapıyı açmaya çalışırken Sehun kendine gelmişti. Ne yaptığını fark ettiği gibi o da kaçarcasına arabayı çalıştırıp evine sürmüştü.
Garip bir şekilde o da utanmıştı.
Luhan'ı neden öptüğünü bilmiyordu ama Luhan'ı öpmek hoşuna gitmişti. Bu gidişle daha çok öpüşecek gibiydiler. Bunu hissediyordu.
Yüzünün renginin normal olduğuna karar verip arabadan çıktı. Otomatik kilit ile kitledi ve koşa koşa evine gitti. Çünkü hava çok fazla soğuktu ve onun üstünde sadece kırmızı başlıklı bir pelerin vardı.
Evinin kapısını yavaşça açıp içeri girdi. Yifan kapının tam önünde kaşları çatık, kolları göğsünde birleşmiş, bir ayağını yere ritimli bir şekilde vurarak oğlunu karşılamıştı. Önce sessizlik içinde bir süre bakıştılar. Yifan kolundaki saate bakıp şaşırma ifadesi yapıp tekrar kaşlarını çatarak ayakkabını çıkaran oğluna baktı.
"Saat gecenin dördü beyefendi farkındasın değil mi?"
"Evet." Sehun düz bir sesle konuşmuştu. Yifan'ın sinirleri daha da gerilmişti.
"Ben külkedisi gibi ponçik perinin yaptığı büyü bozulmasın diye erkenden eve geliyorum ama ponçik peri gecenin dördünde eve geliyor."
Ponçik peri kelimelerini söylerken oğluna imalı imalı bakmıştı ve cümlenin sonunda kollarını çözüp serbest bırakarak bacaklarına vurmuştu. Oğlunun partiden sıkılıp eve koşa koşa geleceğini düşünmüştü. Aralarında yine tatsızlık çıkmasın diye saat bire yaklaşırken evdeydi. Oğlunun daha gelemmiş olmasına sevinirken dakikalar geçtikçe Suho ile geçireceği vakitleri boş boş evinde harcadığı için sinirlenmişti.
Babasının sinirli tavrına Sehun ise göz devirmişti.
"Ne yaptın bu saate kadar? Luhan seni niye daha erken getirmedi? İlk gece çıkmasında bu kadar geç mi gelinir? Ne sanıyor o kendini? Benim biricik oğluşumu bu saatlere kadar tutup ne yaptı? Araba ayrılma sesi duymadım. Kapıda o hala değil mi? Dur iki fırça atacağım."
Yifan, Sehun'u kenara ittiği gibi kapıya tutundu ve ayakkabısını giydi.
"Tanrım yeni yılın daha ilk saatlerinde fırça atıyorum! Bu ne güzel bir yıldır böyle!" mutlulukla kapıyı açıp dışarı çıkarken Sehun babasının arkasından tek kaşını kaldırarak bakmıştı.
Neden Luhan arabada olsundu ki?
Babasının arkasından hala tuhafça bakarken arabanın şekli gerçekliği fark etmesini sağlamıştı. Sehun'un gözleri büyüdü ve koşarak odasına gitti. Araba Luhan'ındı ve Sehun onun arabasını alıp evine getirmişti. Odasına girip kapıyı kitlediği gibi elini alnına götürüp yere çöktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yin Love Yang
Fanfiction"Benim içimde bir sen var. Bunu biliyorsun değil mi?" "Evet ve sanırım bu yüzden sana aşık oldum Jongin." ------ "Sen benim aydınlığımsın. Ben de senin karanlığım." "Sehun-ah..." ------ "Saçlarımı okşasana Baekhyun." "..." ------ Denge olmadan düny...