VİSAL

519 77 75
                                    

sabah saat beş buçuktu ezan sesiyle uyandım. Yavaşça doğruldum. Pencereden dışarıyı gözetledim. En sevdiğim şeydi, annem öldüğünden beri sabah ezanlarında dışarıyı seyretmek.
Hemen banyoya gidip hızla abdest aldıktan sonra odama geçtim. Yedi yaşındaki kız kardeşimin üzerini örttüm. Namaz kılmaya başladım.

Ben Visal on yedi yaşımdayım az önceki bahsettiğim kız kardeşimle aramda tam on yaş var. Babamın kahvehanesi var.
Peki ya annem mi? Annem ben on beş yaşımdayken küçük kardeşim doğarken öldü. Tam iki sene altmış beş gün oldu onsuz geçen günümüz. Bu arada kardeşim mi? O da doğumda annemle birlikte öldü. Zaten erken doğum olmuştu. Annem öldükten hemen iki ay sonra babam başka bir kadınla evlendi. Yani üvey annem oldu. O biraz daha sosyetik ve açık. Oysa annem tesettürlüydü.

Namazım bittikten sonra hemen okul kıyafetlerimi giyinip iki katlı olan evimizin çatı katındaki odamdan çıkıp aşağı indim. Mutfağa girip hızla menemen hazırlamaya başladım. Bir taraftan da ocağın diğer yanına çay suyu koydum. Saat altıyı çeyrek geçiyordu. Yediye kadar yetişirmiydi acaba? İnşaAllah yetişir.
Yetişmezse üvey annem Zeliha beni mahvederdi.

Aramızda kalsın da tam iki senedir hazırladığım kahvaltıyı babama "ben yaptım."diye yutturuyor. Benim adımda babamın yanında "öğlene kadar yatıyor."oluyor.

Neyseki saat tam yedide sofrayı kurabilmiştim.

Saten geceliği ve sabahlığıyla merdivenlerden aşağıya doğru süzüldü.

Ah be anne!
Ne çok erken gittin?

Sofraya oturdu. Çay bardağına çay koyup yukarıya doğru çıktım.

Kız kardeşimin başına doğru eğilip"Gül Melek!"dedim "hadi kalk ablacım."diye devam ettim.

"Günaydın."dedi

"Hadi kalk hazırlan! Menemen yaptım. Zeliha abla masayı silip süpürmeden inde kahvaltını yap."dedim. Hemen aşağıya indim.

"Nerdesin sen?!"dedi babam.

"Gül Melek'i uyandırmaya çıktım."

"Bir daha bu saate kahvaltı kalmayacak. Annen sabahtan beri sizin için bekletiyo beni. Siz gelmeden başlamadı."

"Bir daha olmaz baba. Kusura bakma."
Annemiz biz gelmeden başlamamışmış. Yok canım. Ben bilmiyorum sanki onun niyetini. Amaç seni bize karşı doldurmak.

Gül Melek aşağıya indi. Hızla masaya oturdu.

Babam hızla elini masaya vurdu. "Nerdesin sen?"dedi öfkeyle.

"Özür dilerim baba! Uyuyakalmışım. Bir daha olmaz."dedi yaşaran gözleriyle.

Zeliha abla hemen araya girip "canım olur böyle şeyler. Hem bugün okula başlayacak. Çocuk moreli bozuk gitmesin."dedi.

Babam işaret parmağını Gül Melek'e doğru uzatıp"sen annene dua et."dedi.
Ya ne anne, ne anne? Sen yokken neler ediyo bir bilsen baba? Hoş senin de ondan farkın yok ya erkek evlat diye diye yedin bitirdin annemi.

İçimden daha söylenirken"kalk kız! Çay koy annene! Sen de karnı burnundaki kadına hem kalhvaltı hazırlatıp hem de hizmet bekleme!"dedi.
"Ya ya ne kahvaltı hemde?"demek vardı ama seslenmedim.
Kalkıp çayları doldurdum.
Bu arada bizimkinin karnı burnunda dediğine bakmayın! Görende dokuz aylık bebeğin doğmasını bekliyoruz sanıcak.
Eminimki daha dört aylık bile değildir. Valla böylesi kadından "hamile mi,değil mi?"diye şüphelenmiyor da değilim hani.

Kahvaltıyı sağ salim yapabilmiştik ki saat sekizdi ve ben evden daha çıkmamıştım. Üstelik sekiz buçukta toplanıp sekiz kırk beşte derse girerken okulum evime yürüyerek yarım saat uzaklıktaydı ve ben daha bulaşıkları bile yeni yıkamaya başlamıştım. Ve ve ve bugün Gül Melek'i de okula ben bırakacaktım.

Evden sonunda çıkabilmiştik. Hızla koştur koştur Gül melek'i okula bıraktım. Ona şans diledikten sonra koşturarak okula gittim.

Tahmin ettiğim gibi herkes içeriye girmiş ve muhtemelen hocanın gelmesini bekliyorlardır. Hızla girişte bulunan sınıfıma girdim. Tahmin ettiğim gibi hoca girmemişti.

Herkese "günaydın"dedim.

Çoğunluğu "günaydın"dedi.

Pencere tarafının en sonunda oturan Samet'in bir önündeki sıraya oturdum.

Ama bir dakika sınıfa yeni biri mi gelmiş. Yan sıranın en arkasında oturan çocuğa doğru baktım. Tebessüm etti. Tebessüm ettim.

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin