Yusuf

194 44 1
                                    

Elindeki zarfı uzattı.
"Eski okulundan gelmiş. Üzerinde öyle yazıyor."

Uzattığı zarfı alıp hiç bakmadan çantama koydum.
"Tamam hocam teşekkürler. Başka bir şey yoksa çıkabilirmiyim?"

"Buraya hangi amaçla geldin bilmiyorum. Doğrusu umrumda da değil. Ama çok güzel arkadaşlar bulmuşsun. Onlar için kendini ateşe atmaya çekinme. Aslan'ı çok bilmem ama Samet'i iyi tanırım. O da senin için kendini ateşe atmaktan çekinmez. Onları asla kaybetme! Başka bir şey yok, çıkabilirsin küçük evlat."dedi ve gülümsedi.

Vay be!daha önce kimse bana böyle öğüt vermemişti. Babam dışında tabi.

Nasıl bir hayat başlattım kendime? İstanbul'daki hayatımdan çok farklı düşünüyor, çok farklı bir hayat yaşıyordum. İlk başta mutsuzlukla, nefretle gelmiştim. Bahçeye ilk girdiğim günleri hatırlıyorum da... ayaklarım geri geri gidiyordu. Taki hayatıma böyle insanlar girene kadar.

Çıkar çıkmaz karşımda Visal ve İkra'yla karşılaştım. Beni bir anda görünce şok olmuş gibi baktılar. Samet ve Aslan da galiba beni beklemişlerdi.

"N'oldu."dedi Samet.

"Önemli bi şey değil ya. Eski okulumdan belgeler falan."

"Ha iyi bari. Hadi sınıfa gidelim de kendimize çeki düzen verelim."

Sınıfa doğru giderken Visal'ler bizden ayrıldılar. Nereye gidiyorlardı ki şimdi?

Biz sınıfa girdikten bir kaç dakika sonra onlar da geldiler.
Anladığım kadarıyla ilk yardım kutusuydu. Samet'in yanına oturup onun yarasını temizlemeye başladı. Aslan'la ikimiz odaklanmış onlara bakıyorduk. Ama bu kadarı da fazlaydı. Ayıp yani. Biz de kavgadan çıktık. Ona yapılan bize yapılmıyor, vay arkadaş!

Sonra bir anda onlar da bize baktılar. Hemen ardından İkra Aslan'ı çağırıp el işareti ile gel dedi.

Oh iyi valla.
Gülümseyip yanımdan ayrıldı.

Bir kaç dakika sonra Visal geldi yanıma. Huh! Şükür yani. Hiç ilgilenmeyecek sanıyordum. Mor olan gözüme yavaşça elledi. Narince dokunmasına rağmen canım yandı. "Uuuffff"diye dilime döküldü.

Çantasından bir tane gül suyuyla krem getirdi. Yok artık! İlk defa çantasında gül suyu taşıyan bir kız görüyorum. Ama şaşmamak lazım, sonuçta Visal bu. Önce gül suyunu gözüme sürdü, sonra kremi. Sürerken bir anda kaşlarını çattı. Sanki yaralı olan ben değildim de oydu. Sanki acıyı ben değil de o çekiyordu.

"N'oldu?"dedim.

"Hiç canını yaktım, zannettim."
Enterasan.

"Anladım. Canım yanarsa söylerim."

"Mine!"dedi pencere kenarında ikinci sırada oturan kıza.

"Yanında fondotenin var mı?"diye sordu. Çok doğru kişiye soruyordu.
Gidip kızın uzattığı fondoteni aldı.

Acaba onunla ne yapacaktı?
Eline bir tutam boşalttı. Gözüme doğru sürecekken elinden tuttum. Öğle arası abdest alıcaktım. Bunu sürerse nasıl olsa silinecekti. Hiç gerek yoktu cesurca hareketlere.

"Ya onu sürmesen mi? Öğle arası abdest alıcam çünkü"
Durakladı.

"Ama bu şekilde oturamazsın ki. Sonra her hocaya hesap vermek zorunda kalırsın."

Çok haklıydı. Ama ben yinede tehlikeye atamazdım.
"Olsun"dedim.

Düşündü.
"Bir dakika."dedi.

Valla billa bu kız akıllıydı. Gazlı bezlerin boş ambalajlarından birine bir miktar boşalttı.
"Bu şekilde silindiğinde de tekrar süreriz. Hem eve de bu şekilde gitmemiş olursun."

"Bu olabilir."

Sonra narin hareketlerle sürmeye başladı.

○○○
Selam verip kalktım. Ellerimi açıp "Allah'ım şükürler olsun. Hayatımda hiç yaşamadığım güzel günleri yaşıyorum. Ama bu da diğer mutluluklar gibi geçici olmasın."
Tam yüzüme sürecekken elimi
"Hah. Allah'ım bir de üniversite sınavlarından başarıyla çıkayım. Sen beni Visal'e mahcup etme. Amin."deyip yüzme sürdüm ellerimi.

Seccademi ve tesbihimi toplayıp dolabımın üzerine koydum. Bugün eski okulumdan gelen zarfı merak etmeye başlamıştım. Okuldayken aklıma gelipte açmamıştım bile. Çantama uzanıp aradım. Ama yoktu. İyce inceledim yine yoktu.
Allah'ım nerde bu?
Acaba düşürmüşmüydüm? Düşürdüysem nerde düşürmüştüm.

"Yusuuuuf"

"Efendim anne."

"Oğlum hadi gel yemek hazır."
Neyse belki de açlıktan nerede olduğunu unutmuşumdur.

"Tamam geliyorum"

Yemekten sonra da aramıştım ama yok yok yok

○○○

Sınıfta aramaya devam ettim. Ama burada da yoktu.

"Allah'ım nereye kayboldu bu?"

"Aslan ya böyle zarf gibi bir şey gördün mü hiç?"

"Yooo görmedim. Bahçeye baktın mı?"

"Baktım abicim baktım. Ama yok yok. Dünden beri arıyorum. İçinde ne var onu da bilmiyorum. Ya önemli bir şeyse?"

"Tamam ya sıkma canını. Tenfüste sen sınıfa bakarsın ben de bahçeye."

"Off bi zarfa sahip çıkamıyorum ya."

"Üzülme. Seninse zaten gelir. Gelmezse de boş ver. En fazla ne olabilir ki?"

"En fazla ne olabilir? Hemen söyleyim abicim. Okuldan atılabilirim." Visal'e doğru döndüm. "Bi daha Visal'i hiç göremeyebilirim."

"Hah bu olabilir işte. Ama yine de boş ver ya. Ben seni bi şekilde görüştürürüm onunla. Sen sıkma canını"dedi.

"Valla mı?"

"Bi de 'Valla mı?' diyo ya. Oğlum tenefüste arar buluruz. Amma uzattın. Ne zarfmış arkadaş."dedi hafif sinirle.

Tenefüste aramaya devam ettim. Aslan da bahçeye çıkmıştı.

"Bunu mu arıyorsun?"dedi arkamdan bir ses.

Döndüm. Yok artık! Zarf Visal'in elindeydi.

"E-e-evet"

"Dün düşürmüştün. Arkandan seslendim ama duymadın.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."
Ya Visal bulmasaydı?

"Yok bulamadım."diye içeri girdi Aslan.

"Buldum buldum."

"Hah iyi bari. Okuldan da atılmazsın. Visal'i de her gün görürüsün."dedi fısıltıyla.

"Hişşşt"

"Teşekkür ederim Visal. Beni büyük bir yükten kurtardın inan."dedi Aslan.

"Neden."dedi gülümseyerek.

"E bizim bu can kardeşim, bal kardeşim içini okumamış. Meraktan ölürdü. Beni de yanında götürürdü."

"Sevindim. Yani bulunmasına sevindim. Umarım beklediğine değer."dedi.

YAZAR'DAN

Nasıldı bölüm?
Yorumlarınızı bırakmayı unutmayın.

Var mısınız kitap olsun herkese ulaşsın sadece bizmle kalmasın. Çok zor değil sadece paylaş butonuna basıp watsap grubunda sap sap dolanmak yerine bunu paylaşacaksın.😀(ben sap sap dolanıyorum ya milleti de öyle sanıyorum.)
Sizleri seviyorum. Varsa kusurumuz af ola. Hoşça kalın.

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin