YUSUF & VİSAL

330 67 42
                                    

Sabah yediyi çeyrek geçe alarm sesiyle uyandım.
Hızla hazırlanıp mutfağa geçtim. Annem babamın bardağına çay koyuyordu.

"Ooo prensimiz uyanmış. Hayrola bu saatte uyanmazdın sen. Ben de seni uyandırmaya gelecektim. Hadi geç kahvaltını yap."dedi annem.

"Günaydın."dedim ben de.
Hızla kahvaltımı yapıp saat sekizde servis için aşağıya indim.

Bu arada neden erken kalktığımı bem de bilmiyorum ya da biliyorum ama itiraf edemiyorum.

Sıra olmadan hemen sınıfa girdim. Kitaplarımı çıkarıp hocayı beklemeye koyuldum.

"Selam."dedi Aslan.

"Günaydın."dedim.

"N'aber?"

"İyi. Sen?" Yavaşça sol kolumdaki saate baktım dokuza yirmi vardı. Gözüm kapıyı aradı.

Aslan bakmış olduğumu farketti ki.
"Ne o beklediğin biri mi var?"dedi.

"Hı?"dedim hemen aklıma geldi. "hoca"dedim.

"Hoca?"dedi.

"Hıhı hoca"

"Heralde sınavda depar atmaya karar verdin?"

"Yok canım ne alaka"

"Hiç öylesine dedim de sen niye bu kadar heyecanlandın?"

"Hiiiç"dedim.
Bu Aslan bi şey mi anlamıştı acaba? "Kendine gel Yusuf! Ne anlamış olacak ki?"dedi iç sesim.
Evet ya ne anlamış olacak ki?

Herkes gelmişti Visal hala yoktu.

Visal yine tüm hızıyla içeri girdi.
"Günaydın."dedi.

"Günaydın"dedim.

Hala ona bakmış olacağım ki kaşlarını kaldırarak bana baktı. Hemen tebessüm edip önüme döndüm. Aslan anlamsız bir şekilde bana bakmış gülüyordu. Sol elini yumruk yapıp ağzına götürdü. Gırtlağını temizler gibi yaptı.

"Ne, ne oldu, neden bakıyorsun öyle?"dedim.

"Dökül abicim dökül!"dedi.

Ne neyi dökülecektim ben.
"Ne?"dedim.

"E abi dökül işte!"

"Neyi döküyüm Aslan? Açık konuşsana!"

"Hoşlandın değil mi sen bu Visal'den?"

Ardından kapı açıldı. İçeri hoca girdi. Derin bir oh çektim.
İlk kez bir hocanın geldiğine bu kadar sevinmiştim.

VİSAL

Sabah beş buçukta uyandım ezan sesiyle. Pencereyi açıp karanlığın tadını çıkardım ezan sesi bitene kadar.
Hızla banyoya gidip abdest alıp sonra namazımı kıldım.

Menemen yapmak için domates doğramaya başladım. Ocağa da çay suyu koydum. Hızla menemen yaptım.
Saate baktım altı buçuktu. "O kadar olmuş mu ya?"dedim.

Sofrayı kurmadan Gül Melek'i uyandırmaya gittim. Malum babam olcak adam, demediğini bırakmamıştı.

"Gül Melek!"diye seslendim.

O kadar masum uyuyordu ki ne benim uyandırmaya gönlüm vardı ne de onun uyanmaya. Başucuna oturup yanağına öpücük kondurdum. Gözlerini yavaşça araladı.

"Sabah mı oldu?"

"Sabah oldu tabi uykucu. Hadi hazırlanda gel. Babam kızmasın yine."

Saate baktım yediye çeyrek vardı. On beş dakikadır odadamıydım ben? İnşaAllah saat yediye kadar sofrayı hazırlayabilirdim.

Tam dakikasında sofrayı kurdum. Tam dakikasında Zeliha masaya oturdu. Ben bardakları masaya bırakırken "az sonra baban gelir. Hızlı ol!"dedi.

On dakika sonra Gül Melek aşağıya indi. Çantasını yere bıraktığı gibi masada yerini aldı.

Babam masaya oturdu. O bir şey demeden çayını önüne koydum.
"Bakıyorum dersinizi almışsınız. Bundan sonra böyle. Kaç yıldır siz yatıyorsunuz, Zeliha anneniz çalışıyor. Ona da yazık hamile sonuçta ve erkek."dedi

Bir şey demeden kahvaltımı ettim.

"Menemen çok güzel olmuş."dedi babam.

Zeliha her zaman olduğu gibi buna da atıldı. "Afiyet olsun hayatım senin için özel yaptım."dedi.

Babam bana dönüp "bak da gör. Annen bir kere bile bana böyle davranmadı."dedi.           

Yaaa kadına dayak atmaktan fırsat mı verdin ki , kadın sana sevgi sözcüğü söylesin.

Kolumdaki saate baktım sekize geliyordu.
"Hadi Gül Melek çıkalımanca gideriz." dedim. Koşarak gittim, çantamı aldım.

Tam çıkacakken babam "ne o artık müsade almakta mı yok?"dedi.

"Müsadenle baba." Gül Melek'in kolundan tutup dışarı çıktım.

"Bu da aynı anası gibi. Ne terbiye var ne ahlak. İzin bile almıyor giderken."dediğini duydum babamın.

Umursamadan yoluma gittim. Aslında bu konuda aynı babama benziyordum. Ben de onun gibi sevmediğim insanları adam yurduna bile koymuyorum. Yaşamımda da kimseden ne izin almak ne de hesap vermek istiyordum.
Eee çok aramamak gerekiyor. Armut dibine düşer sonuçta.

Koşar adımlarla kendi okuluma geçtim.

Neyseki  hoca gelmemişti.
Herkese "Günaydın."deyip sırama geçerken yeni gelen çocuğun, yani Yusuf'un, bana baktığını fark ettim.
Ben de ona baktım. Gülümsedi sırama geçtim. Bu çocuğun benimle derdi neydi? Yoksa bir sıkıntısı mı vardı? Hemen sonra hoca geldi.

Beğendiniz mi? Soru ve önerilerinizi yazmayı unutmayın

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin