YUSUF

474 69 73
                                    

Hızla sınıfın içine bir kız girdi. Dümdüz,koyu kahverengi, omuzlarının hemen aşağısında saçları vardı. Beyaz teninde hafiften bronzluk vardı.
Pencere kenarında sınıfın ağası olan çocuğun önündeki sıraya oturdu. Sonra beni yeni fark etmiş gibi kaşlarını kaldırarak bana baktı. Anlamlandıramadığım bu bakışına tebessümle karşılık verdim. O da bana tebessüm etti. Daha sonra önüne döndü.

Bakışlarıyla, yürüyüşüyle, o kadar farklıydı ki. Doğal haliyle bile çok güzeldi. Bu haliyle değil eski sevgilime bütün kızlara bin basardı.

Ona ne kadar süreyle baktığımı bilmiyorum ama yanımda oturan Aslan dalan gözlerime elini salladı.
"Yusuf! Yusuuuuf!"

"Ha? Efendim?"

"N'oldu? Daldın gittin?"dedi gülümseyerek.

"Kim bu kız?"

"Ha o mu? O Samet'in en yakın arkadaşı."

"Samet?"

"Sınıfımızın badboyu olan çocuk."

"Ha. Eeee"

"Kızın adı Visal. Aslında kızı tam olarak biz de bilmiyoruz. Tek bildiğimiz; çok gizemli olduğu. Ha bir de sınıfımızın en çalışkanı odur. Annesi dokuzuncu sınıfın ortalarında ölmüştü. Ogün bugündür de hep geç gelir. Sınıfa en son o gelir. En erkende o çıkar. Hiç makyaj yapmaz. Ama bir kere bile bakımsız geldiğini görmedim. Kıyafetleri daima temiz ve ütülüdür. Bu arada bir de kendinden on yaş küçük kardeşi var. Onu en iyi Samet tanır aslında.
Hatta biz onuncu sınıftayken Visal'in Samet'le adı çıkmıştı. Sayısal sınıfından bi oğlan Visal'e çıkma teklifi etmiş. Visal de reddedince çocuk, Visal'e musallat olmuştu. Samet'de tabi bunu öğrenince oğlanı köşeye kıstırıp bayağı dövmüştü. Ama hernasılsa Samet'den şikayetçi olmamıştı. Hatta müdürün odasında özür bile dilemiş. Bunu da Samet'den değilde çocuğun ağzından öğrenmiştik. Aradan biraz süre geçtikten sonra anladık ki bizim Visal başı açık sofiymiş."

"Başı açık sofi?"

"Yani Kur'an ayetlerine göre yaşayan. Ama hernasılsa başı açık. Doğrusu biz bile şaşıyoruz neden böyle olduğuna. Sadece birinde sorduğumuzda sofi olmadığını söylemişti. Fakat bizimkiler durur mu ? Kızın adını illa başı açık sofi koydular."

"Sofi olduğuna nasıl karar verdiniz?"

"O her öğle arası mescidde namaz kılar. Bir de okula bir zamanlar ateist bir çocul gelmişti. Çocuk din hakkında, Allah hakkında atıp tutmuştu. Allah'ın varolmadığını kanıtlamaya falan çalışmıştı. Bizim bu sofi de Allah'ın varlığını iki dakika da kanıtlamış. Çocuk Allah'a inanmakla kalmayıp İmam Hatip'e geçmişti Geçenlerde çocukla faceden konuştukta namazında Kur'an ında yaşıyormuş."

"Vay be!"dedim. Yavaşça gözlerimi Visal'e doğru çevirdim.
Ona baktığımı hissetmiş olacakki o da omzu başından bana baktı. Sonra önüne dönüp kitap okumaya devam etti.

Ben de Aslan'a dönüp"bu arada 'kızı fazla tanımıyorum'dedin yarım saattir kızı bana anlatıyorsun."

Gülümsedi. "Ben bile bu kadar anlatacağımı tahmin etmemiştim ki."

"Bir de yarım saat oldu. Hoca hala yok. Acaba gelmeyecek mi?"

"Valla onu ben de bilmiyorum. Neyse on dakika sonra tenefüs var. Belki diğer derse gelir."

Tenefüste Aslan"gel sana okulu gezdireyim biraz. Sonra bir şey olursa sıkıntı çıkmasın."dedi.

Bütün tenefüs boyunca bana bütün okulu gezdirip her şeyi A'dan Z'ye her şeyi tanıttı.

Sınıfa girdiğimizde gözlerim Visal'i aradı. Ama yoktu. Acaba gitmişmiydi? Çantası yerindeydi demek ki gitmemiş.

Hoca geldi. Ama Visal hala ortalıkta yoktu.

"Sınıfa yeni biri mi gelmiş?"dedi hoca gözleriyle beni işaret ederek.
"Tanışalım bakalım delikanlı!"dedi.

"Merhaba hocam. Ben Yusuf Çınar."

"Hoşgeldin ben de tarih öğretmeni Salih ay. Nerden geldin?"

"İstanbul'dan hocam. Orhan Bey Meslek Lisesi'nden."

"Bi meslek lisesinden çıkıp böyle bir liseye gelmek zor olmaz mı?"

"Bilmiyorum hocam. Alışacağım artık yapacak bir şey yok."

Elinde bir top kağıtla Visal içeri girdi.

"Arkadaşlarına dağıtabilirsin Visal."dedi hoca. Demek Visal o yüzden ortalıkta yokmuş. Hızla dağıtmaya devam etti. Yüzüne baktım göz teması kurmadan masaya altı tane kağıdı koyup hızla uzaklaştı. Elleri bakımsız olmasına rağmen o kadara güzeldi ki. Bakım yapılsa eminim dünyanın en güzel ellerine sahip olabilirdi. Namaz kıldığı içindir ki oje yoktu tırnaklarında.

"Geçen senelerden neler biliyorsunuz. Test edelim bakalım."dedi hoca.

Hiç bir şey,hiç bir şey bilmiyordum maalesef. Daha önce hiç dersi dinlemezdim ki. Ya dışarıyı izlerdim ya da sınıf hocayı lafa tutardı ders anlatmasına engel olurduk.

Sonunda okul bitmişti. Önce Aslan'a "görüşürüz."dedim.

Daha sonra Visal'e baktım. O da bana baktı.
Emin oldum. Kesin bu kızın gizli güçleri falan vardı. İkidir gözgöze geliyorum. Ben bakar bakmaz o da bana bakıyo.

"İyi günler."dedim.
"Bu neydi be hocanla mı konuşuyorsun?"dedi iç sesim.

"Görüşürüz."dedi Visal.

Sadece bu kadar. Evet evet sadece bu kadar. Daha tanışmamıştık bile. "Tanışmanın tam sırası o zaman."dedi iç sesim.

O önden çıktı ben arkasından.
"Şey,selam. Sanırım tanışmadık. Ben Yusuf."deyip elimi uzattım.

"Ben de Visal. Memnun oldum."dedi.

Elini falan da uzatmadan yürüdü. Hızla peşine düştüm.
"Şey. Iıı. Burda taksi durağı var mı?"

"Az ilerde. Sağda."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."dedi hafiften gülümseyerek.

"Belki de bugünlük bu kadarı yeter Yusuf. Daha fazla zorlama bence."dedi yine iç sesim.

Allah Allah ilk kez iç sesimi duyuyor ve dinliyorum. İlk kez bir kıza daha fazla yaklaşamamıştım.
Bendeki bu değişikliğin sebebi neydi? Önceden olsa bir kız dikkatimi çekmezdi. Çekeni de gider tavlardım. Hatta akşama buluşup sinemaya bile giderdik belki.
Amaaaan belkide babamın sabahki konuşmasından etkilenmişimdir.

Akşam yemeğinde bile Visal aklımdan çıkmamıştı. Yemek yedim mi, yemedim mi? Onun bile farkına varamadım.

"Nasıl,beğendin mi yeni okulunu?"dedi babam.

"Beğendim. Arkadaşlar falan sıcaktılar."

Aramızda kalsın ben bu yeni okulu bir sevdim nedense.

Şükür ki nihayet odama, yatağıma, pijamalarıma kavuşmuştum. Onlara iyice sarıldım. Ne de olsa özlüyor insan vatanını:)))

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin