YUSUF

135 22 13
                                    

Hemen Samet, İkra, Aslan ve benim olduğum 'seviyor mu?' grubuna girdim.

Samet: Ne dedi?

İkra: Ne dedi?

Aslan: Ne dedi?

Visal'le konuşmamızdan haberdar oluyorlardı.

Ben: Yarın görüşürüz. İyi uykular. Dedi.

Aslan:yani seni sevmiyorum demek mi bu?

Hayır hayır. Lütfen öyle olmasın Allah'ım, lütfen.

Samet: Bence düşünmek istemiştir.

İkra: Hayır. Siz heralde Visal'i tanıyamadınız. O kesinlikle, şaşırdığı için bir şey söylemek istememiştir. Sonuçta böyle bi şeyi beklemiyordu. Bence o da seni seviyo. Ama biraz zaman ver ona. Baksana terslememiş. İyi uykular, demiş.

Sanırım şu ana kadar en mantıklısı buydu. Doğru! Kız böyle bi şey beklemiyodu. Hem terslemedi de. Evet evet! Kesin, o da beni seviyo.

○○○

Tektaşların üzerinde parmaklarımı gezdiriyordum. En sade olanında durduk.

"Bence de bu olmalı"dedi İkra. O da benim gibi en sade olanını düşünüyordu.

"O çok sade değil mi ya?"dedi Aslan.

"Ama Visal sade şeylerden hoşlanır zaten."dedi İkra.

"Visal sade şeylerden hoşlanabilir ama bu yüzük çok küçük. Kusura bakma Yusuf ama bu yüzük seni cimri gösterir. Ayrıca küçücük yüzük alan adama ben kız mız vermem abicim."dedi Samet ciddiyetle karışık şakayla.

Haklıydı. Çok sade bi yüzüktü. Bu beni itinayla cimri göstermeye yeterdi.
"İyi de, diğerleri de çok büyük. Visal bunları hayatta beğenmez."dedim.

Kuyumcu gözlüğünün üzerinden baktı. Gülümsedi.
"Aslında tam size göre bi modelim var."dedi.
Tezgahın altına doğru eğildi ve bi kutu çıkardı. Kutuyu açtı. İçinde su damlasından oluşan taşları beyaz pırlanta bi yüzük çıkardı. Görür görmez insanı mest etmeye yeterdi bu yüzük. Gayet sade ve şıktı.

"Bu olsun"dedik hep birlikte.

"Hemen hazırlıyorum."dedi.

Bir kaç dakika sonra elinde küçük siyah bir kutuyu uzattı. Ödemek için kartımı çıkardım. Tam tamına 7 bin lira ödemiştim bu yüzüğe. Ama olsun. Visal için değerdi. O daha fazlasını hak ediyordu. Yüzüğü ödedikten sonra dışarı çıktık.

"Nereye?"dedi Samet.

"VAllaha ben işe gidiyorum. Saat dokuz oldu hâlâ burdayım."dedim.

Aslan:"Ben de işe gidiyorum. 11 de dersim var."dedi.
Evet! Aslan burda bi dershane de işe başlamıştı. 

Samet:"Ben de salona gidiyorum."

Aslan İkra'ya "Canım sen nereye?"dedi.

"Eve gidicem ya."diye yanıtladı.

"Tamam."dedi Aslan. Tam İkra'ya sarılacakken Samet öksürerek araya girdi.

Aslan:"Abi n'oluyo ya?"dedi.

Samet:"Ayıp oluyo ama."

Aslan:"abi Allah aşkına nesi ayıp? Efendi gibi karıma sarılmak istiyorum şurda."

Samet:"Düğüne kadar böyle. Düğündem sonra ne haliniz varsa görün."

Ben gülerek Aslan'ı kolundan çekiştirmeye başladım. O ise hâlâ İkra'ya el sallıyordu.

○○○

Hastaneye girdim. Visal yine kağıtlara kapanmış bi şeyler yazıp çiziyordu. Ona doğru yaklaştım. Beni farkettiğinde gülümsedi.
Offf... Allah'ım, bir insan bu kadar güzel gülebilir mi ya?

"Çıkışta işin var mı?"diye sordum.

"Hayır."

"Tamam saat beşte sahilde ××× orda buluşalım. Olur mu?"

"Olur işten çıkar çıkmaz gelirim. "

"Tamam. Görüşürüz. Benim gitmem lazım."deyip ambulansın olduğu çıkışa doğru ilerledim.

○○○

Deniz kokusunu içime çektim. Uzun zamandır ilk kez bu kadar mutluydum. Cebimdeki yüzüğü çıkardım.
Acaba teklifimi kabul eder miydi?
Ederdi ya.
Neden etmesin.? Sol tarafıma doğru baktığımda Visal bana doğru yaklaşıyordu. Onu görünce ayağa kalktım.

Ama-ama bi dakika; yüzü gülmüyor.
Neden yüzü gülmüyor?

"Hoşgeldin"dedim gülümseyerek.

Ama o hâlâ gülmüyordu. Gözleri, gözleri güzel bakmıyordu. Tıpkı Furkan'a baktığı gibi bakıyordu.
Ama neden?
Neden bu kadar gözlerin buğulu ve gizemli Visal?
Ne var o gözlerinin ardında?
Neden bu kadar soğuk bakıyorsun?

Kafasını hafif hareketlerle aşağı yukarı salladı.
Dudaklarını kemiriyordu.
Konuşmuyordu da.

Heyecanlı olduğu için mi böyle davranıyordu?

Kendimi düşüncelerden çıkarıp derin nefes aldım. Cebimdeki kutuyu çıkartıp kapağını açtım. Yüzüğe bakmadı bile.

Her şeye rağmen "Visal sana bi şey söylemem gerek"dedim.

"Seni dinliyorum."dedi buzzz gibi sesiyle.

"Benimle evlenir misin?"

Hayır deme Visal!
Lütfen hayır deme!

Baktı.
Baktı.
Baktı.

"Hayır"dedi.

"Ha-hayır mı?"dedim titrek sesimle.

Arkasını dönüp gitti.

Hayır mı demişti o?

"Seni seviyorum."diye mırıldandım duymayacağını bile bile.

Kalp atışlarımı kontrol edemiyordum. Ayaklarımın titremesini durduramıyordum. Kutu elimden düştü ama umursamadım. 
Gözlerimdeki o yaş gözlerimden inerek kalbimdeki o yangını benzin misali alevlendirmeye yetmişti.

Sahi, ne yapmıştım ben? Ne?
Sadece çok sevmiştim. Her şeyden, herkesten fazla sevmiştim.
Onun için tüm benliğimi feda etmiştim.
Aslı sorunda buydu!
Ben onu yaratandan çok, onu sevmiştim.
Belki de yıllarca kaderimde, nasibimde olmayan birini beklemiştim.
Onu yaratanı unutup yıllarca ona kavuşabilmek için dua etmiştim. Allah rızası için yapılan ibadette bile   -Allah'ım sen benden razı ol- yerine      -Allah'ım Visal'i bana nasip et" dua'm olmuştu.

Affet Allah'ım! Affet, uçuruma düşmekte olan yüreğimi, aklımı, zihnimi, benliğimi sana değilde senin kuluna götürdüğüm için!

Affet yaptığım tüm yanlışlarımı!

Gelirken yanımda getirmediğim, giderken de beraberimde götüreöeyeceğim yarattığın varlığa ömrümü adadığım için, affet!

Ezan sesiyle birlikte geldiğimden beri yattığım yatağımdan doğruldum.

Aziz Allah Celle celalühü

Dolabıma doğru gidip seccademi çıkardım. Zaten abdestli olduğum için kıbleye doğru serip TEKBİR getirdim.

Önceden, Visal'in yokluğunda, Allah'a sabır vermesi için; Visal'in varlığında onu bana nasip etmesi için kıldığım namaza, şimdi Allah'ın beni affetmesi için gittim.

Tüm kalbimi ve bedenimi senden başka bir Aşk için çarpan ve bunun için senin kapına gelipte kıldığım her namazıma mukabil, AFFET ALLAH'IM!

YAZAR'DAN

Nasıldı bölüm?

En beğendiğiniz bölüm?

Hoşça kal💕💕

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin