3 YIL SONRA

185 25 7
                                    

YUSUF

Uzun uğraşlar sonucu ambulans doktoru olmayı başarabilmiştim. Okulumu birincilikle bitirip özel bi hastanede hemen işe başlamıştım.
Kim derdi ki 4 yıl önce; "Yusuf  liseyi bitirecek de üniversiteye gidecek de paramedik olacak"?

Başımı kaldırdığımda arabanın tekerine sıkışmış pinokyoyu gördüm. Şimdi ne mi yapıyorum?: Bir enkazın içinde 5 dakikadır arafta kalmış 15-16 yaşlarındaki bir kızı hayatına döndürebilmek için kalp masajı yapıyorum.
Ama yok!
Geri gelmiyor.
Allah'ım daha yaşı çok genç.
Kim bilir ne hayalleri vardır?
Yanımdaki teknisyene pinokyoyu bana getirmesini söyledim. Getirdi. Hemen kızın eline sıkıştırdım. Belki bir işe yarardı. Yüzüne dönüp bakmamla beyaz tenine yakışan hafif bronzluk bana Visal'i anımsattı. Aslında çok benziyorlardı. Gözlerim dolmaya başladı.

"Ölemezsin!"diye fısıldayıp kalp masajı yapmaya devam ettim. Göğsünün üzerine bastırırken Visal'in o muhteşem gülüşü aklıma geldi. O ölmemişti ama ölebilirdi. Neden hayata döndürmeye çalıştığım kız bana Visal'i hatırlatıyordu?
"Visal kendine gel!"diye mırıldandım.
Bunu bi pinokyo ya da o kızın Visal'e benzerliği yapıyor olamazdı. Bu duyguyu biliyorum. Bu: büsbütün kaybetme korkusuydu.

"Geldi. Yaşıyor."
Cümlesi bana şu an verilen en güzel haberdi.
Sabahtan veri tuttuğum nefesimi bir 'HUH!'ile havaya bıraktım.
Allah'ım sen nelere kâdirsin!
Bu aslında bir soru değildi. Allah'a şükranlarımı dile getirmemin ifadesiydi.
Gözlerini aralayan kıza
"İyileşeceksin!"dedim gülümseyerek.
Uzun süredir göz pınarlarımda bekleyen yaşlar yanaklarıma doğru indi.

○○○

Yoğun bakımdan çıkan hemşireye elşmde tuttuğum pinokyoyu ona uzattım.

"Bunu ona verir misiniz?"dedim.

"Şey, aslında siz verirseniz daha iyi olur. Kendine geldiğinde sizi görmek istedi."

"Beni mi görmek istedi?"

"Evet gözlerini açtığında birisi ona 'Visal'diye sesleniyormuş. Ben onu buraya getiren ambulansta sizin olduğunuzu söyledim."

"Anladım. Peki ne zaman görebilirim onu?"

"Aslında şu an kendinde. Yani doktor görüşebileceğinizi söyledi. İsterseniz hemen hazırşanıp girebilirsiniz."

"Tamam. Girmek istiyorum."

Yanına doğru yanaştım. Gözleri açıktı. Gülümsedi. Yatağın kenarına oturdum. Visal'e o kadar çok benziyordu ki, Visal'in yüzünü hafızama kazımasam onu Visal ya da Visal'in kardeşi olduğunu düşünürdüm. Elimdeki sabahtan düşürmediğim pinokyoyu eline sıkıştırdım. Ağladı sessizce.

"Adımı nerden biliyosun?"dedi.

"Adını mı?"

"Evet. Adım Visal. 'Visal kendine gel.'diyodun."

O anı tekrar hatırladım. Sadece Visal'e çok benzediği için ona Visal demiştim. "Adını bilmiyordum. Sadece..."

"Sadece...?"

"Sevdiğim kıza çok benziyordun."dedim. Tekrar gözlerimden yaşlar döküldü.

"O öldü mü?"dedi. Ağlıyordu. Allah'ım bu kadar benzerlik olamazdı.
Olumsuz anlamda kafamı salladım.

"Peki neden ağlıyosun.?"

"Çünkü ben onu bıraktım."

"Keşke bırakmasaydın. Şanslı kızmış. Baksana onu çok seven birisi var."

Ağlamaya devam ettim.

"Onu neden bıraktın?"dedi bu sefer.

Sahi ben onu neden bırakmıştım? Aslında bunun bir açıklaması yoktu. Onun beni sevmeyeceğinden korkup kaçmıştım. Bir de ona sarılışı tuz biber olmuştu.

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin