VİSAL

135 21 25
                                    

      ●●●
Saat on buçuğa geliyordu.
Adımlarım beni yine o soğuk betonlu evime getirdi. Yaşadığım evde uzaktan bakıldığında tıpkı o mezarlık gibiydi. Ürkütücü ve buzz gibi.

Yavaşça kapının kilidini açıp içeri girdim. Işıklar sönüktü. Ve hiç ses yoktu.
Bizimkiler yatmışmıydı acaba?
Olabilir.
Ya da bu sessizlik her zamanki gelecek olan fırtınanın habercisi miydi? -ki ikinci aklıma daha çok yatmıştı.
Yavaş adımlarla ilerledim.

"Nerdeydin?"dedi tok ses. Bu sesi tanıyordum. Sesin sahibi babamdı. Mutfak tarafına doğru yönümü döndüm. Ayağa kalkıp bana doğru geldi.

"Sana nerdeydin dedim."diye gürledi.

Yerimden dahi kıpırdamadım. Cevap bile vermedim.

Ellerini havaya kaldırıp irice elleriyle tokatı bastı. Dudağımın kenarından hissedebiliyordum. Bakışlarımı ona diktim. Cebimdeki katlanmış kağıdı çıkardım. Ona uzattım. Alıp okudu. Yüzüme boş boş baktı.

●●●

5 saat önce

Kapıyı tıklattım. İçeriden onay sesi gelince  girdim. Doktor masasının önündeki deri sandalyeye oturdum. Elindeki dosyalardan gözünü kaldırdı. Değişk bi şekilde bana bakıyordu.

"Sizi dinliyorum Ayşe hanım."dedim hastanenin genel cerrahisine.

"Visal, seni daha önce dahiliyeye yönlendirmişlerdi. Sonrasında da bana..."

"Evet."

"Yaklaşık bir aydır grip olduğundan şikayetçiydin..."

Lafı uzatmasana be kadın. Söyle hadi ne söyleyeceksen.
Pür dikkat onu dinliyordum.

"Meme kanserisin Visal"

Kaşlarımı çattım. Ne demek oluyordu bu? İçimde duran kasvetli nefesimi dışarı bıraktım.
Doktorun söyledikleri hâlâ kulağımda yankılanıyordu.

Meme kanserisin Visal

Meme kanserisin Visal

Meme kanserisin Visal

Kendimi toparladığımda "Ne?"demeyi başarabilmiştim.

"Seninle açık konuşcam Visal! Hastalığının metastoz evresindesin ve..."

"Yani?"dedim sabırsızlıkla.

"Yani kist tüm vûcuduna yayılmış. Organlarının bir çoğu ölmek üzere. Metastoz evresinden bi üst seviye olsaydı kesinlikle o evrede olurdun."

Neler söylüyordu bu doktor? Aptal bi grip yüzünden gelmiştim ben ama bu duyduklarım...

"Ya-yani göğüslerim..."dedim. Ama kelimeler dilime varamadan boğazımda düğüm düğüm olmuştu.

"Keşke, keşke sadece göğüslerini alabilseydim. Bu hastalık senin canını alacak. Yani üç aylık..."

Ömrüm var evet. Anladım.

"Kurtulma ihtimalim."dedim.

"Çok düşük. Belki yüzde on belki de daha az..."

Kamburumu çıkartıp sırtımı yasladım. Kaşlarımı çattım. Ağlamak için direniyordum ama nafile.

"Aslında erken tanı konulsaydı hiç bir sıkıntı olmazdı. Şuan tek yapabileceğimiz şey..."

"Ölümü beklemek"diye fısıldadım. 

"Tedavi olup bu tarihi uzatabilmek."

Ölüm geliyordu işte üç ay beş ay ne farkederdi ki. Kanser olan insanın saçları dökülmezmiydi? Ben öyle biliyordum kitaplardan, filmlerden falan.

VisYu [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin