4 Ocak salı.
Annemsiz bi doğum günü daha. Yaşasaydı eğer kendi çapında doğum günümü kutlar, küçücük kalbiyle kocaman sevgisiyle sarılırdı. Ruhumun annemsiz geçen senelerini kim karşılayacaktı?"Canıııım, ablammmm, doğum günün kutlu olsun."
İşte bu!
Gül Melek arkamdan sarılıp kokumu içine çekiyordu. Dışarıyı izlemeyi bırakıp ben de ona sarıldım.
Gülümsedim.
"Sen de bi tanem sen de iyiki doğmuşun.!"Gözümden yaşlar süzüldü. Keşke annem de bizimle olsaydı da ona da sarılabilseydim.
"Neden ağlıyosun?"dedi.
Gülümsedim.
"Bugün ilk kutlayan sen oldun."Ama, ama İkra...
Gece on iki olur olmaz
"iyi ki doğdun kömür gözlüm."diye mesaj atardı.
Acaba atmıştı da ben mi görmemiştim?Masada duran telefonuma baktım, iyice baktım. Ama yoktu. Tamam hadi İkra'yı geçtim. Samet de mesaj atmamış.
Yok artık!
Kıyamet kopmuş olabilir.
Acaba bi şey mi olmuştu?○○○
Sınıfa hızla girdim.
"Günaydın."dedim.Gidip sırama oturdum. Hala ses yoktu. İkra biraz yorgun görünüyordu. Başını sıraya koyup uyumaya çalıştı. Samet de test çözüyordu. Hiç "iyi ki doğdun" falan da dememişlerdi. Neyse. Bi şey demedim. Sonuçta hayatlarında bi tek ben yoktum. Unutmuş olabilirlerdi.
○○○
Soruya öyle bi dalmışım ki Yusuf'un ne dediğini anlamadım.
"Efendim?"dedim.
"Iıı şey. Ateist bi çocuk gelmiş okula bi zamanlar. Aslan anlattı. Çocuk dindar olmuş falan."
"Ha... eeee"
"Çocuğu nasıl dindar ettin?
Gülümsedim. Ah Aslan ah.
"Neden soruyosun?""Hiiiç merak ettim. Yani genelde ateistlerle konuşan ateistleri yola getirmekten çok kendileri şüpheye düşüyor."
Aslında doğru söylüyordu. Ama ben de farklıydı.
"Sokrates metotuyla"dedim."Ha?"
"Ya aslında ben ateistlerle çok fazla konuşmam. Gördüklerini, duyduklarını dile getiriyorlar. Yorumlamayı bırakmışlar bir çoğu. E bu çocukta 'beni kimse dindar edemez. Beni dindar edecek insan daha doğmadı.' Deyince ben de dayanamayıp 'ya doğduysa' dedim. 'Doğduysa tam bi müslüman gibi yaşayacağım.'dedi. Ben de tabi konuşmaya başladım falan. Öyle..."
"Peki sokrates metodu?"
"Sokrates metodu; benim yıllardır kullandığım, insanları ikna etme yolu."
"Yani?"
"Yani; insanların sorularını cevaplamak yerine soruya soru yoluyla düşüncesini çürütmek ya da kafasındaki bilgiyi ortaya çıkarmak gibi."
"Nasıl yani?"
"Bana dedi ki mesela: 'evren tesadüfen yaratılmış olamaz mı?'dedi. Ben de 'üç tane 1 tl yi üst üste koy. Çok yükseğe kaldırmadan yere bırak. Hiç hile yapmadan dümdüz bi şekilde üst üstte gelme olasılığı kaçtır?'dedim. O da 'milyonda bir falan herhalde.'dedi. 'O zaman tesadüfe göre güneşin tam vaktinde doğup tam vaktinde batması da milyonda bir ihtimal gibi bir şey. Ama biz bunu her gün tam vaktinde yaşıyoruz. Her gün vaktini geçirmeden güneş doğuyo. Vaktini geçirmeden de batıyo. Tesadüfen oluşmuyosa nasıl oluşuyo bu döngü?' dedim. Sonra da böyle devam ettirdim. Derken en sonunda pes etti."
Elimde olmadan bu konuyu anlatırken keyifleniyordum.
"Vaaaay"dedi, gülümsedi.
○○○
"Nasılsın annecim? Özledin mi beni? Bugünü hatırlıyor musun anne?"dedim.
Hafiften gözlerimden yaşlar süzüldü. Mezardaki topraktan bir avuç alıp burnuma doğru götürdüm. Derince kokladım. Bir insanın mezardaki toprağı bile güzel kokar mı? Toprağı bile güzel kokuyordu.
Gülümsedim.
"Teşekkür ederim anne. Teşekkür ederim bana bu güzel hayatı hediye ettiğin için. Teşekkür ederim seni tanımama vesile olduğun için."Mezarlıktan çıkarken biri bana gülümsüyordu. Onu tanımıyordum. Galiba beni birine benzetmişti.
"Merhaba "dedi gülümseyerek.
"Buyrun?"dedim.
"Beni hatırlamadın sanırım. Hani geçenlerde gelmiştin. Gece..."
"Ha evet. Hatırladım. Eee"
"Ben o sarhoşlardan birisiyim. Tabi o zamanlar saçım sakalım uzundu."
"Aaaaa evet"
Onu böyle görmeye sevinmiştim. Sonuçta yanlış yoldaydı. Daha güzel gözüküyordu. Baya da temizlenmişti.
"Nasılsın?"dedi.
"İyiyim. Sen?"
"İyiyim"dedi ve devam etti.
"O gün seni gördüğümde bayağı kötüydün. Merak etmiştim aslında seni. Belki de bi umut seni burada görebilmek için gelmiştim."Bi bilse o geceyi hergün yaşıyorum.
"Anladım."dedim. Gitmek için yeltendiğimde"Nereye gidiyosun?"dedi.
Haydaaaa niye merak etmişti bu şimdi?"Yanlış anlama! Gideceğimiz yer yakınsa birlikte yürüyelim diyecektim."
"Anladım. Burdan dümdüz gideceğim."dedim.
"İyi madem ben de o taraftan gidiyorum. Mahsuru yoksa birlikte gidelim mi?"
"Olur."dedim.
Çünkü yol aslında tek başına hiç çekilmiyordu. Devam ettik."Bu arada ben Furkan."
"Ben de Visal"
"Anlamı ne?"
"Kavuşmak. Sevgiliye kavuşmak gibi anlamları var."
"Güzelmiş." Gülümsedi.
Gülümsedim.
"Nereye gidiyosun?""Bi kuaförde çalışıyorum. Oraya gidiyorum. Öyle. Sen?"
"Ben bi hastaneye başvuruda bulundum. Çağırdılar. Oraya gidiyorum."
"Hastane mi?"
Hastanede ne iş yapacaktı?"Hıhı. Biyokimya teknikeriyim ben. Labaratuvara alım varmış. Başvuru yaptım. Özel hastane olduğu için yüzyüze görüşmeye gidiyorum."
"Anladım."
Şaşırmıştım.
Bi sarhoşun tekniker olduğunu beklemezdim doğrusu."Sen? Yani kaç yaşındasın? Anladığım kadarıyla lise öğrencisisin."dedi üzerimdeki formayı göstererek.
"Bugün on sekiz oldu"
"Aaa öyle mi? Doğum günün kutlu olsun."
"Sağol."dedim burukça gülümseyerek.
"Peki liseden sonra ne yapmayı düşünüyorsun? Üniversite falan..."
Ne üniversitesi? O kadar çok isterdimki üniversiteye gidip hayal ettiğim öğretmen olabilmeyi.
"Üniversite düşünmüyorum. Bi iş bulabilirsem çalışırım. Olmazsa kuaförlüğe devam."
"Anladım."
Biraz ilerledikten sonra yollarımızı ayırdık. Ben dükkana doğru yol aldım. Kapıyı itip içeri girdim.
"Pat!"diye bi ses duydum.
Yan tarafıma çevirdim başımı.
Ama, ama bu...Yazım hataları varsa özür dilerim.
Yorum yazmayı unutmayın.
Hoşça kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VisYu [TAMAMLANDI]
General FictionBir kişinin dilinden HAYAT Bir kişinin dilinden SEVGİ Beş kişinin dilinden ÖLÜM ... İlk yayımlanma tarihi:16.02.2018 Son yayımlanma tarihi: 26.04.2018 ... Kitap kapağı @kumsalesmira ---- Telif hakkı yazara aittir!© (Ç)alıntı yapılamaz! ... Wattpadd...