Kedi

11K 954 144
                                    

Güneş çoktan güne veda etmeye başlamıştı. Hava kararıyor idi. Eylül ayında olduğumuz için hava biraz serindi. Biz öylece oturmuş boş boş etrafı seyrediyorduk. İlk defa canımız sıkılıyordu.

" Ya bir şeyler yapalım, konuşalım. Sıkıntıdan patlıyorum!" diye söylendi Defne. Elimde ki çubuğu kenara atıp " Al benden de o kadar." diyerek ona katıldığımı belli ettim.

" Peki ne yapacağız?" deyip derin bir nefes aldı Alya. Çağlayan bize bakıp gülümseyerek " Eskilerden bahsedelim mi?" diye sordu.

" Güzel fikir! O zaman sen başla bakalım." diyen Alya'ya hak vererek onu dinlemeye koyulduk.

" Yani biliyorsunuz ama, yine de maksat vakit geçirmek. Hani basketbol takımında bir çocuk vardı. Kağan..."Evet hatırladık diyerek başımızı salladık.

" Dersimiz boştu o gün. Ben de spor salonuna gitmiştim. Biraz top falan oynarım diye planlıyordum. İçeri girdiğimde onunla karşı karşıya gelmiştik. O esnada korkmuştum da benden özür dilemişti. Korkuttuğu için... Ne kadar kibar diye düşünmüştüm. Tek başına basketbol oynuyordu. Başka kimse yoktu. Bana doğru dönüp ' Benimle oynamak ister misin?' demişti! O an şaşıp kalmıştım. ' Şey... şey, yani, olur." diyerek saçmalamıştım da bana gülmüştü. Utanıp kızarmıştım. Oynamaya başlamıştık. Tabii ben de basketbolu iyi oynadığımdan bir ara öne geçmiştim. Bunun sevinciyle değişik değişik gülerek ' Yeniliyorsun bakıyorum da. Hiç okulun takımında olan sana, elimdeki topu alamamak yakışıyor mu?'dedim. Ben hala gülmeye devam ediyordum ki ' Sadece sana zarar vermekten korkuyorum.' dedi! Tabi ben öylece kalakaldım sahanın ortasında. Bu esnada top bir yere doğru fırladı o da peşinden... Ben ne yapacağımı şaşırmış halde öylece duruyordum ki yüzüme basket topunun isabet etmesine kadar... Önce top düştü ardından hızla ben. Yüzüstü kapaklandım tabii. Canım acımıştı gerçekten. O ise birine bağırıyordu. Anlamıştım ki topu başka biri atmıştı. O olaydan sonra bir kaç kez bankta otururken yanıma oturmuştu. Ben galiba yavaş yavaş gönlümü kaptırmaya başlamıştım. Ne bileyim böyle farklıydı bana... Zaman geçti. Artık neredeyse aptal aşık kıvamına gelmiştim. Günlerden Cuma idi. Hiç unutmam. Bizim okulun turnuvası vardı. Ancak bildiğiniz üzere turnuvalar bizim spor salonunda yapılmıştı. Bu da ekmeğime yağ sürmüştü. Yani başka bir yerde yapılacak olsa idi gidemeyebilirdim. Neyse... En önlerden yer tuttum. Sonra zaten basket maçı başladı. Hiç kimseye değil sadece ona bakıyordum ama o farkında bile değildi. Yani maç esnasında bakmasını beklemiyordum ama arada sırada göz ucuyla bakabilirdi. Maç bitti ve bizim okul kazanmıştı. Beni cesaretlendirmiştiniz git tebrik et diye... Ben de yanına gidiyordum ki benden önce koşa koşa bir kız gitti, sarıldı boynuna... Ben öylece kalakaldım yine basketbol sahasının ortasında... Kız ona sarılınca o da belinden sıkıca kavradı. Kızın ayakları yerden kesilince daireler çize çize dönmeye başladılar. Gözlerimin önünde!.. O kadar mutluydular ki... Kendimi koca bir aptal gibi hissettim. Saniyeler içerisinde gözlerim doldu. Sanki... Sanki onlar gülerken böyle içimde bir şeylerin yıkıldığını hissettim, daha sonra da parça parça bir şeylerin kopup gittiğini..."

" Ay yeter be! İçim karardı! Eğlenelim dedik açtığınız muhabbete bak! Kapat kapat konuyu!" diyerek ortaya atıldı Defne, daha sözlerini sürdürdü.

" Ya kızım boş verin ya! Sen sanki bunları anlatırken o da duyup da senin gibi üzülüyor(!) Bırak ya artık! Zor farkındayım ama abartmayın bu kadar be! Geçen zamanlarda çok benzerlerini biz de yaşadık, sonra salya mukus sıvısı ağladık. Halk arasında farklı bir adı var da kullanmak istemedim. Neyse konumuz bu değil. Evet... nerede kalmıştım ben yahu?" lafını unutan Defne gülmeye başladı ve sanki bulaşıcı bir şeymiş gibi bizde gülmeye başladık. Çağlayan da...

Grup Adı: 4×4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin