HOŞ GELDİN KUZUMMMMMMMMMMMM😙😙❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Bir saat sonra Bora ağabey tekrardan görününce yanına koşturduk. Gülerek bize baktı.
" Ailelerinizden zor da olsa izin aldım! Şimdi bu yayına çıkmaya hazırsınız!"
***
Deyip gülümseyince şok içinde birbirimize baktık. Bir: Bora ağabey bu işi nasıl halletmişti?İki: Biz bu canlı yayına nasıl çıkacaktık?
Çorapla ıslak zemine basmış birisinin hissettikleri vardı şuan içimde. O derece tuhaf o derece anlatılamaz...
Ya da o çorap başımıza örülmüştü de haberimiz olmamıştı şimdi ise tek tek atılan düğümleri çözmeye çalışıyor gibiydik. Yüzümün donuk donuk olduğunu hissedebiliyordum. Biz ki kendi telefonunun kamerasının karşısına bile çıkmaya cesareti olmayan, hayatta tek düşündüğü pislik olan, yuvarlanan kaya iken bir anda çakıl taşına dönüşen dört liseli ergen... Biz kim televizyona çıkmak kim?
Bir kere benim 'şey' fobim vardı. Aşırı heyecanlanıp konuşmam gerektiğinde 'şey' kelimesi dışında başka bir kelime kullanamıyordum. Alya, yani doğuştan sakar olan canım kardeşim ise aşırı heyecan yüklü durumlarda sakarlıkta master yapıyordu. Defne'm nam-ı diğer Delikanlı'm... Onun ise bu durumlarda kelle durumu ortaya çıkıyordu. Sahte bir sırıtış, kısılan gözler, erimiş dondurma gibi duran yüz kasları, dümdüz bir surat, sonuç olarak ifadesiz ve aşırı komik bir bütün... Çağlayan ise keskin bakışlar, donuk bir surat, telaşlı hal ile öne çıkıyordu.
Büyük lavaboyu yapmış mıydık?
Sanırım evet, o yayına çıkınca sıvama aşaması başlayacaktı. Çıksak ayrı çıkmasak ayrı dert! Cidden gökyüzünden herkese çilek düşerken neden bizim kafamıza Diyarbakır karpuzlarından düşüyordu? Bu komik bir durum olmalıydı dışarıdan bakıldığında.
Tekrardan o tuhaf adamın yanımıza gelmesi üzerine bakışlarımız o adamı buldu ve üzerinde durdu. Bora ağabey gülümseyerek " Canlı yayın teklifinizi kabul ediyoruz beyefendi." dedi ve bizim yerimize cevap vermiş bulundu. Adam aldığı soluğu verirken sakince gülümsedi ve dudaklarını araladı.
" Bu teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum hanımefendiler." He anası kurban, zaten biz kabul etmiştik teklifini(!) Bir kere olsun soran olmamıştı bize fikrimizi.
" Ufak bir şartım olacak..." deyince o tuhaf adam Bora ağabey eliyle müsaade verdi. " Bu canlı yayına bankada üzerinizde bulunan kıyafetlerle gelmenizi rica ediyoruz."
" Amaç?"
" Yani programın akışı için. Bu canlı yayın için hazırlanan düzenin bozulmaması için falan filan..." Bora ağabey bize doğru baktı. " Peki, kabul." dedi. Bu adam iyi hoştu da keşke bize de sorsaydı ya! Araya girecek olduk ki eliyle bize susmamızı işaret etti. Bundan daha mükemmel bir şey olamazdı(!)
...
Hazırlıklar başlamıştı ve şimdiden bizim ellerimiz ayaklarımıza karışmıştı. Annemin en sevdiği bardak takımından birini kırıp takımı bozduğumda bile bu kadar korkup ne yapacağımı şaşırmamıştım.
Şimdi biz... Biz... Bir canlı yayına çıkacaktık öyle mi?! Tüm Türkiye'nin karşısına! " Oğlum ben çıkmıyorum yayına mayına!"
" Kanka mayına zaten çıkmıyoruz."
" ALYAĞ!" dedim hırlayarak. " Hayır canım Dürdane diyeceksin!"
" Lan saçmalamayın! Benim büyük küçük lavabo, artık içimde ne varsa paçamdan akacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...