HOŞ GELDİN KUZUMMMMM♥♥♥
SANA KOCAMAN BİR BARDAK KAHVE YAPTIM KIZLARLA TEKRARDAN BULUŞURKEN BİRLİKTE İÇİN DİYE♥
" Ne yapacağız o zaman."
" Parkta kalırız."
" Valla bana her yer uyar!" Dedi Atakan pozisyonunu sürdürürken. Çağlayan " Yürüyün kızlar, biz de eve gidelim."
" OLMAZ! O EV ÇOK YAKIN O EVE." diye hemen atladım.
" Ne yapacağız Alya biz de mi parkta yatacağız?!" Dedi Defne.
" Kendi evimize ve Başaklara gidemeyeceğimize göre..."
" SAÇMALAMAYIN!"
***
BAŞAK'tan
Hala üzerimdeki korkuyu atamamıştım. Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Sakin kalmayı becerebilmiştim ama o anlar aklıma geldikçe tuhaf oluyordum. Kalbim çarpıyor, nefes alışverişlerim hızlanıyor..." Atom Karınca iyi misin?" diye sordu Sırık.
" Bunu öylesine mi soruyorsun yoksa ger-" sözümü böldü.
" Gerçekten merak ettiğim için soruyorum." durdum ve derin bir nefes aldım. " Hala korkuyorum..." dedim fısıltıyla. Bunu neden ona söylüyordum ki? Ne alaka idi yani şimdi? Beni cesur görmesi lazımdı insanların. Ya da bunu önemsememeliyim.
" Araştırmalar, sevdiği bir insana sarılınca korkunun azaldığını söylüyor. Buradaki sevdiğin bir kişiye sarılırsan bence bu korkunu yok edebilirsin." bizim kızlardan birine sarılmam gerekiyordu öyleyse. Başımı onlara çevirdiğim de konuşuyor olduklarını gördüm.
Defne elini kolunu sallayarak " O eve çok yakınız ve saat üçü gösteriyor. Sabahın olmasına ne kaldı ki?" dedi. Çağlayan düşünürcesine gözlerini kıstı. Alya hızla bağırarak öne atıldı. " Ben ölsem de gecenin bu yarısı Başaklara gitmem. Bu saatte herhangi başka bir yere de gidemeyeceğimize göre bence burada kalalım."
Çağlayan çenesini ovuşturmayı bırakarak başını kaldırdı. " Yani durum ölçüp tartılırsa, eve gitme mantıklı değil. Başka birimizin evine gitmemiz... O asla olmaz. Yani en doğrusu burada kalmak..."
...
Neredeyse bir saat geçmişti. Hepsi uyuyordu. Bizimkiler dip dibe bir ağacın kenarına, diğerleri de dip dibe bir ağacın kenarına yatmışlardı.O esnada küçük bir " miyav." sesi duyunca yaslandığım ağaçtan doğruldum. Minicik bir kedi yavrusunu karşımda görünce yanına doğru hafifçe yaklaştım. " Ay sen ne tatlı bir şeysin öyle, oy oy ben seni yerim." dedim fısıltıyla.
Kedi benim ona yaklaştığımı görünce hafifçe koşmaya başladı. Sebepsizce takip ettim. " Şşşt gel bakalım buraya..." peşinden ne kadar gittiğimi bilmiyorum ama başımı kaldırdığım da uzaklaştığımı fark ettim. Bir dakika burası... Burası tepe idi. Sırık'ın beni getirdiği tepe. O esnada aslında çok da uzaklaşmadığımı gördüm. Çünkü biraz parmaklarımın ucunda yükselince ileride ki parkı görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...