♦♥HOŞ GELDİN KUZUM ♥♦
O yerine oturunca diğer kızlar ona dönüp " Hoş geldin Sarp..." diyorlardı süzüle süzüle. Gülmeden edemedim. Sarp " Hoş buldum." diyordu düz bir sesle. Yine güldüm. O esnada bana döndü.
" Anonim?"
" Defne?"
" Adımı nereden biliyorsun?"
" Az önce müdür yardımcısı söyledi ya." güldüm, evet o söylemişti.
" E bir hoş geldin demek yok mu?"
***
" Hoş geldin." dedim gülümseyerek. " Ee nasılsın görüşmeyeli?"
" İyi, sen?"
" Benimki de iyi ne olsun?" O esnada Başak araya girdi." Siz tanışıyor musunuz?"
" Başak bu: Anonim..." dedim onu göstererek. " Aaa o sen miydin!?" diyerek araya girdi Alya.Sarp güldü hafifçe. O esnada zil çalınca " Dışarı çıkalım kızlar." diye bir öneride bulundu Alya. Başak yerinden kalkarak Çağlayan'ın yanına doğru gitti. O esnada tüm sınıf Sarp'ın başına üşüşmüştü. Güldüm ve ayağa kalktım. " Defne nereye?" dedi telaşla.
" Ben aşağıya ineceğim."
" Bende gelebilir miyim lütfen?" o esnada bizim sınıftan biri " Siz tanışıyor musunuz?" diye sorunca hemen atıldım. " Hayır, tanışmıyoruz. Daha şimdi tanıştık!"
O esnada bana nasıl baktıklarını önemsemeden Çağlayan'ın yanına doğru gittim. Sarp da arkamdan gelmişti. Alya ve Başak Çağlayan'ın kollarına yapışarak aşağıya ineceğiz diyor ve çekiştiriyorlardı. Çağlayan'ın inmek istemediği her halinden belliydi. O esnada başını kaldırıp Sarp'ı görünce kükredi. " KİM BU?"
" ÇÜŞ! ÇAĞLAYAN!" dedi aniden Başak ve Alya bize döndü.
" Şey kendisinin şu an psikolojisinin psikolojisi bozuk da." deyince Çağlayan ensesine yapıştırdı bizimkinin. Sarp hafifçe eğilerek " Arkadaşların ne kadar iyi kızlarmış. Çok doğallar." dedi. Gözlerimi kısarak ona bakıp yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini fark edince " Oğlum sen gidip erkeklerle falan takılsana ya!"
" Ama senin yanındayken erkek arkadaşa gerek yok ki!" dedi ve ayaklarımı işaret etti. Yürüyüşümden bahsediyordu. " Hem seni tanıyorum, ne olacak ki gelsem?" deyip dudaklarını büktü ve kedi gibi bakmaya başladı.
" Gel sen gel, nasıl olsa Çağlayan geldiğin gibi gönderir seni de haberin yok." dedim bir mırıltıyla.
" Anlamadım?" dedi hemen.
" Hiç, şu camiyi görüyor musun?" deyip elimle minaresi görünen camiyi işaret ettim.
" Görüyorum da, ne oldu ki?"
" Çağlayan'ın leşlerinin cenaze namazı hep orada kılınır."
" Yani? Çağlayan şu bağırıp çağıran sinirli tip demi?"
" Evet, ama sen çok safsın be."
" Nasıl?"
" Boş ver yaşın küçük." deyip yürümeye başladım. " Şöyle yürümesene, ciddi olamıyorum."
" Oğlum bak kural bir: Çok çene yapma. Kural iki: Defne ağanın hiçbir şeyine karışma." çocuğa nasıl baktıysam teslim olur gibi ellerini kaldırdı. Daha sonra cebinden bir tespih çıkarıp bana uzattı.
" Buyur Ağam, tam sana layık bir tespih." gülmemek için dudaklarımı ısırarak elindeki tespihi aldım ve sallamaya başladım. Daha sonra onu geride bırakarak bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladım. Çağlayan yine esip gürlüyordu. Hemen banka kurularak, müthiş oturuşumu yaptım her zamankinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...