Hoşgeldin kuzum
" Atom Karınca..." kahkahaları engel oldu konuşmasına. " Eğer bir ruh olsaydım ilk sana musallat olurdum Atom Karınca."
" Sırık!"
" Gençler bir sessiz olun!" diyerek araya Çağrı girdi.
" Peki bana bak her şeyi bilen Çağrı, şimdi ne yapacağız onu söyle bize!" dedim.
" RUH ÇAĞIRMAMIZ GEREK!" dedi pat diye. Anında herkesten " NEYYYY!" sesleri yükselince Çağrı açıklamada bulundu.
" Bir ruhtan kurtulmak için başka bir ruha ihtiyacınız vardır. O sebeple eğer kurtulmak istiyorsak bize yardım edecek bir ruh çağırmalıyız."
***
BAŞAK'tan
Ruh çağırmak mı? Ben... Ben korkarım öyle işlerden... Bu sebeple bağırdım.
" OLMAZ! HAYATTA OLMAZ! BEN KORKARIM RUHTAN MUHTAN!" Beni takmadıklarını ve kendi aralarında konuşmaya başladıklarını fark edince kollarımı birbirine bağladım.
" Pişt..." sesin geldiği yöne döndüm. Hemen dibimde bir adet Sırık... " Atom Karınca istersen sarılabilirsin. Hani korkunca öyle yeteneklerin ortaya çıkıyor ya." dedi fısıltıyla. Hızla ondan uzaklaştım. " Sırık valla zaten korkuyorum, çarparım sana!"
" Sen de ruh olsan ilk bana çarpardın demi!?"durdu ve ekledi.
"Ruh oldun hala elinin ayarı yok." diyerek güldü.
O esnada Çağrı seslendi. " Arkadaşlar şimdi az sonra getireceğim fincanın üzerine parmaklarımızı koyuyoruz ve aynı anda ' Ey Ruh' diyoruz. Ancak çok ciddi olmalısınız. Gülerseniz hepimiz çarpılırız vallahi!"Derince yutkundum. Çağrı ayağa kalkarak bir kaç adım attı ardından bir fincan ile geri döndü. Fincanı ortaya koyunca millet oraya doğru yaklaştı.
Benim gitmeye hiç ama hiç niyetim yoktu. O sebeple geri geri gidiyordum ki aniden birinin omuzlarımdan tutmasına kadar... Büyükçe yutkunarak çığlığı bastım. " İMDAĞTTT KARABASAN!"
" KIZ ATOM KARINCA SUS! BİR KERE BEN KARA DEĞİLİM, İKİNCİSİ OMUZLARINA BASTIRMADIM."
Hızla arkama dönerek kahkaha atan Sırık'ın ayağına tekmeyi geçirdim. " Ya of manyak mısın sen ya! Beni niye korkutuyorsun!?"Sırık kaşı gözüyle arkamdakileri işaret edince hızla oraya döndüm, hepsi gülerek bize bakıyorlardı. Çağlayan bile... "YAMUK!" diyerek ona ikinci tekmeyi attıktan sonra bir hışım yerime oturdum. O da geçip tam karşıma oturdu.
Sinirle dişlerimi sıkarak parmağımı oraya koydum. Gülüşmeler kesilince herkes de oraya parmağını uzattı. Çağrı " EY RU-" bile diyememişti ki... " HAPŞUĞĞĞĞ!" diye yüksek sesle hapşıran Atakan suratını yan tarafa çevirmemişti. Parmaklar... Gitmişti...O esnada Barış Atakan'ın kafasına sertçe geçirdi.
" LAN ALLAH BELANI VERMESİN!"
" MUKUS SIVIN ŞUAN PARMAĞIMIN ÜZERİNDE!" parmağıma şoklar içinde bakıyordum. Bizim Alya bile bunu yapmamıştı...Hızla elimi Sırık'ın kazağına sürdüm. " AAAAAA!" diyerek geri çekilince Defne 'ye çarptı ve ikisi birden yere düştü. Defne'nin ayakları Sırık'ın altında kalınca Defne bağırdı. " Lan Ege! Öküz müsün sen?!"
Sırık hızla ayağa kalkacaktı ki aniden kucağına Atakan düştü. Defne çığlık attı. Ayağının üstünde iki tane ayıcık vardı ne de olsa. Sırık ve Atakan kalkmak yerine kulaklarını tıkayınca Barış bağırarak yanlarına geldi ve Atakan'ı çekti. Çağrı da Sırık'ı çektikten sonra Barış tekrardan yetişti yanına. Elini uzatıp kalkmasına yardımcı olmak istemişti. Defne sert sert bakarak önüne döndü ve kendi kalkmaya çalıştı. Ancak ayağı üzerine pek basamıyordu. Birdenbire Barış kolundan tutarak hızla çekti onu yukarı doğru. Defne bir anlık bir şok yaşasa da hızla kollarını çekerek bağırdı. " Ayı mısın oğlum sen? Nasıl çekiyorsun öyle!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...