Herkes kendi yakınındakilerle konuşmaya başlamıştı. Tabii bizde.
" Bir düşünsenize biz, doğa, orman, ağaçlar..." diyen Alya gözlerini tavana dikti gülümseyerek. Daha sonra hızla bize döndü. " Bu cuma efsane olacak!"
Ellerini birbirine çarpan hocamız sessizliği sağlayıp tüm dikkatleri üzerine toplamayı başardı. " Evet arkadaşlar, cuma günü okul yok. Saat akşam altıda herkes burada olacak ve bu kamp için ayarladığımız araçlara binip yola çıkacağız. " sınıftan alkış sesleri yükseldi. Ardından teneffüs zilinin sesi...
Bahçeye inmeye karar verip merdivenlere doğru ilerledik. O ana kadar sakin geçen dakikalarımız tükenmişti. Defne ile önde yürürken Alya'nın ufak bir sakarlığından ötürü Çağlayan ile birlikte üstümüze düştüler. Son anda ayakta durmayı başarıp düşmekten kıl payı kurtulduk. Ancak onlar bizim dayağımızdan kurtulamadılar ve kovalamaca başladı. Bahçeye ulaşmıştık ve hala birbirimizi kovalıyorduk. Bahçenin sonunda aldık soluğu. Genelde buraya çiftler gelirdi. Yani okulun en tenha yeriydi. Tam köşeye sıkıştırmış üzerlerine doğru ilerlerken arkadan bir ses geldi.
" Kızlar... Ne bu ama? Çocuk musunuz siz?" arkamızı döndük ve o ana kadar her şey oldukça güzel iken berbat olmuştu. O beş arkadaş ile karşılaşmak ve sürekli onların bizimle uğraşması falan, her şey artık saçma gelmeye başlamıştı.
" Oğlum bakın, gidin. Uğraşmayın artık bizimle. Biz arkadaşınızı yaraladık siz de kavga çıkardınız. Ödeştik. Hadi lütfen gidin buradan!" dedim. Tek kaşını kaldıran sırık şaşırmış bir vaziyette bana baktı.
" Sizle keşke daha önce kavga etseymişiz. Baksana, nasıl konuşman gerektiğini öğrendin, Atom karınca." yüzümü buruşturdum.
" Sana küfretsem de anlamazsın ama ben kendime olan saygımı kaybederim." Ağzını 'o' şekline sokup ardından alt dudağını sarkıttı.
" Ağzın iyi laf yapıyor Atom Karınca, doğrusu etkilendim."
" Sırık seni bir etkilerim üç ay kendine gelemezsin!" gülerek karşılık verdi bana. Alya araya girerek " Boş ver kardeşim, şuna bir kelime bile söylemene değmez. Uğraşma gel gidelim." deyince kaslı olan arkadaş hızla " Siz kardeş misiniz?" deyiverdi.
" Seni ilgilendirmez. Basın gidin!" diyerek karşılık verdi Çağlayan. Defne Çağlayan'ı durdurmak için hızla önüne geçti.
" Bakın Başak'ın dediği gibi: Biz arkadaşınızı yaraladık, sizde kavga çıkardı-"
" Demek adın Başak Atom Karınca." diyerek Defne'nin sözünü böldü sırık. ' İyi halt ettin kardeşim' diyen gözlerle Defne'ye baktım. Defne hızla öne çıkıp konuşmaya başladı.
" Senin kardeşimin adını kullanmaya ciğerin yetmez! Onun adını bir daha ağzına alırsan senin anlayacağın dilden konuşurum!" Sarı saçlı çocuk öne çıkarak " Canım yalnız orada bir dur istersen." dedi ve anında Çağlayan bağırdı.
" Senin canını çıkarırım lan! " Sırık sarı saçlı arkadaşını eliyle geriye itti.
" Bu cuma çok eğleneceğiz kızlar, çok!" dediler aynı anda ve kahkaha atarak yanımızdan ayrıldılar. Arkasından gidip tekme atacak iken Defne hızla çekti ve havada olan ayağım hızla yere düştü. Çağlayan sinirlenerek yumruk yaptığı elini duvara vurdu.
CUMA GÜNÜ
Gerekli kıyafetlerimi valize doldurdum. Ardından olmazsa olmazım olan çilekli parfümümü ve böğürtlenli kremimi de çantama koydum. Bunlar da benim iki parçalık bakım eşyalarımdı. Bizim kızlarda öyleydi, bu iki parçayı eksik etmezlerdi. Yani her zaman yanımızda parfüm ve küçük bir kutu krem bulunurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...