Kız gözlüklerini burnunun üstünden hafifçe yukarı ittirdi. Bilgiç bir tavırla hafifçe saçlarını düzeltti.
" Öncelikle benim adım Ecrin. Şimdi size planı anlatacağım, yaklaşın."
---------------------
Görevini anlayan biz haince sırıtarak saatin gece on ikiyi vurmasını bekliyorduk. Gereken her şeyi halletmiş ve yakılan ateşin başında oturarak şimdiden keyifle izleyeceğim o surat ifadelerini zihnimde canlandırıyordum. Çok eğleneceğimiz kesindi. Saatler ilerledikçe diğer öğrencilerde birer birer çadırlarına giriyorlardı. Bu durum iyiydi, böylece zorlanmayacaktık. Bizim tabirimizle 'sığırlar' çadırlarının önünde oturup bize gıcıklık yapmayı ihmal etmiyorlardı. Onları görmezden gelmeyi her zaman doğru tercih olarak kabul eden biz, bu defa öyle davranmıyor ve onların sinir bozucu hareketlerine aynı şekilde cevap veriyorduk. Sırık ve Çağrı akşam yemeğinde olan iğrenç bir olay sebebiyle Çağlayana'a öldürücü bakışlarını fırlatıyorlardı. Aynı zamanda Barış Defne'ye bakıp suratını şekilden şekle sokuyordu. Defne de elini havada çevirerek ' mal mısın kardeş?' diyordu. Ancak Barış aynı değişik hareketlere devam ederek ' evet malım.' diyordu. Defne ise arada sırada dayanamayıp gülüyordu ve o zaman Barış da gülüyordu.
Atakan hala Alya'nın yaptıklarını unutamamış gibiydi. Yani normaldi tabii ki. Bu sebepten ötürü başını hafif öne eğerek keskin bakışlarını Alya'nın üzerine dikmişti. Sanki vurabileceği en hassas noktayı arıyordu. Alya onun bu keskin bakışlarına maruz kalınca bana kalkan görevi yükleyerek arkama saklanıyordu.
" Başak kız, cidden bu psikopat ruh hastası benden intikam alır mı?" diyerek iyice arkama geçti.
" Kanka valla çocuk çok pis bakıyor. Ne yapabileceğini kestiremiyorum."
" Temiz baksa idi anlardık." diyerek güldü Çağlayan. Bir süre gözümüzü ayırmadan ona baktıktan sonra Alya ile aynı anda başını okşadık acıyarak.
" Aboo kız uçmuş bu uçmuş! Ne içtin kurban olduğum?" diyen Alya'nın omuzuna elimi koydum. " Kanka onun bir şey içmesine gerek yok, doğası bu!"
" Kızlar saat on iki olmak üzere-" aniden ufak bir mesaj sesi ile Defne'nin sözü bölündü. Hızla telefonuna uzanıp mesajı okumaya başlayan Defne'nin yüzü güldü ve sırıtarak başını telefondan kaldırıp bize baktı.
" Oyun başlasın!..."
----------------------------
Komut yani mesaj Ecrin komutandan gelmişti. Zamanın geldiğini söyleyen mesaj bizi ayaklandırdı.Ecrin'i sevmiştim. Sanırım ortak yönümüzün fazlalığından dolayı idi. İyi bir insana benziyordu ve bizi doğru dürüst tanımadan böyle bir plan yapışı kafalarımızın aynı çalıştığına verilebilecek en güzel örnekti.
Alya, Çağlayan ve Ecrin görev yerlerine gittiler. Bize en büyük görev düşüyordu. Sığırları korkunç hikayenin sahibi olan o eve sokmak...
- İki saat önce -
" Kızlar planı anladınız. Ancak bir eksik var... O da... Kapalı bir alan." dedi Ecrin. Defne hemencecik atıldı öne.
" Ben biliyorum! Hem de süper uygun bir yer!"
" Sen nereden biliyorsun kız?" dedi Çağlayan haklı olarak.
" Hani şu meşhur hikayeli olan ev... Hani bir gece kalmıştık..." Alya ile birbirimize korkuyla bakıp aynı anda " Ne!?" diye bağırdık.
" Ya sen ne diyorsun? Öldürseniz beni yine de oraya girmem!"
" Girmeyiz!" diye katıldığımı belli ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...