HOŞ GELDİN KUZUM♥
Bizimkileri oyun bahanesiyle bir temiz dövdükten sonra buraya getirdiğim birkaç parça eşya ile üzerimi değiştirdim. Bizimkiler annelerine Ege'de kalacağız diye söylemişlerdi. Benim annem ile babam zaten yurt dışında bir seyahatte idiler. Evde kimse yoktu bir haftadır. Daha önce de çok kez böyle bir durumla karşı karşıya geldiğimiz için giderken söyleme gereği bile duymuyorlardı. Bir not veya bir mesajla hallediyorlardı.
Bizim hıyarlar çoktan uyumuştu zaten. Ben de o sebeple yanlarına kıvrılıp yattım.
Yarın için değişik planlarım vardı. Biliyorum Atom Karınca beni yine dövecekti ama... Yine de bu planı yarın uygulamaya koyacaktım. Ne yapayım benim olayım buydu. Gıcık etmek... Ancak sadece birini...
***
EGE'den
Sabah gözümü açtığımda uyku sersemliğinden dolayı açabildiğimden pek de emin olamadım. Aklıma sadece iki kelimelik bir isim gelince gülümsemeden edemedim. Çok az kalmıştı. Ona bendeki emaneti verip tüm sırları açıklayacaktım. Ancak öncelikle biraz daha gıcık etmek istiyordum. Bizimkileri hala yatarken görünce Atakan'a tekme attım. Çağrı'nın kafasına vurdum. Barış'ı ise sertçe dürttüm.
Anında gözlerini açarak kalmaya başladılar teker teker. " Ne oluyor ya sabah sabah!?"
" Bir insan böyle mi kaldırılır?"
" Öpsün mü istiyorsun Atakan'cığım?" dedi Barış Atakan'a dönerek. " Lan zevzekliği bırakın da kalkın hıyar herifler! Ortalığı da çöplüğe çevirmişsiniz zaten!" dedim bağırarak. O esnada Çağrı gözleri yarı kapalıyken " ANNE? sen mi geldin?" dedi. Omuzlarından sarsarak " Oğluşum oğluşum uyansana!" dedim. Çağrı'nın annesi Zehra teyze hep böyle seslenirdi oğluna. Çağrı bana sövmeye başlayacaktı ki Atakan yarı uykulu bir halde ona çarptı. Daha sonra ikisi birden yere düştüler.
Barış ile kahkaha atarak onları seyrediyorduk. Atakan Çağrı'nın üzerinde mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu ki Çağrı'nın balyoz büyüklüğündeki yumruklarını bizimkinin kafasına indirmesine kadar...
" NE OLDU DEPREM Mİ OLDU? AHH KAFAM..." diyerek yattığı yerden yani Çağrı'nın üzerinden hızla kalktı. Atakan ne olduğunu üçüncü saniyede anlayabilince Çağrı ile kavga etme girişiminde bulundu. Ancak ensesinden onu ben yakaladım. Barış da Çağrı'nın koluna yapıştı.
ALYA'dan
Çoktan uyanmış ve kahvaltımızı yapmıştık. Etrafı da hemencecik toplayarak Başak'ın odasına çıkmıştık. Başak'ın ayağı düne göre fena değildi. Şimdi ise Defne'nin laptop'undan film izliyorduk. Korku filmi idi. Çok cesurmuşuz gibi de açmıştık.
Odada yalnız başına oturan bir kız vardı. Küçük bir kızdı.Korkuyordu. Onu takip eden bir şeyler vardı bunun farkındaydı. Garip garip sesler duyuyordu. Sonra yerinden kalkarak sesin geldiği yöne gidiyordu.
" LAN GERİ ZEKALI ORADA SES VARSA NE DİYE GİDİYORSUN!" diye aniden bağırdı Başak. O böyle aniden bağırınca üçümüz aynı anda kafasına geçirdik. Başak'ın kafası yere çarptı. Geri kalkmasını beklerken başını kaldırmayınca gülerek Defne onu dürttü. Ancak tepki vermedi. " Başak?" diye seslendi Çağlayan.
" Lan numara yapıyor bu!" diyerek sarstım onu ama tepki vermedi. Yüzüne gelen saçını çekerek yüzünü tokatladık ama uyanmadı." BAŞAK!" diye bağırdı Çağlayan ve uzandığı yerden doğruldu.
" Başak kuzum açsana gözlerini!" dedi Defne telaşlı ve titrek sesiyle.
" Ne oldu lan buna! Öldü mü yoksa!?" deyince Çağlayan dişlerini sıkarak bana döndü. " Saçma sapan konuşma Alya git kolonya getir!" dedi. Hemen ayağa kalkarak mutfağa adeta ışınlandım. Dolabı açarak kolonya şişesini getirmiştim. Çağlayan hemen alarak Başak'ın eline yüzüne sürmeye, koklatmaya başladı. Ancak Başak tepki vermiyordu. " ONA NE OLDU!?" diye bağırdım ve aniden göz yaşlarım yanaklarıma indi. Hıçkırıklarım da araya karıştığında Defne de anıra anıra ağlamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup Adı: 4×4
Humor- Toplasak bir adam etmezdik o yüzden biz de çarptık. Kemerlerinizi sıkı bağlayın, gülmekten yere düşebilirsiniz... - 4 uzaylı... Bu hikayede üzüntü de var elbet, ama üzüntüye karşı yapılan panzehire sahibiz... Tebessüm ve sıkıca bir dostluk... Her...