Hafif yağmurlu ve buğulu bir pencereden bakıyorum hayata şu aralar. Artık hayatımda neyin eksik olduğunu düşünmüyorum.Çünkü biliyorum şu hayatta tek eksin olan "ben"im. Yürüyorum ayaklarım benim değil, aklım hep başka yerlerde. Yalnız desen değilim. İnsan içindekilerle nasıl yalnız olabilir ki? Ve her hikaye beni anlatıyor. Hepsi eksik ama olsun... Kim anladı ki zaten beni.
Tükeniyorum sonra... Birkaç saniye. Geçiyor. Etrafımda insanlar ve sözleri çoğalıyor. Sonra sonra farkediyorum. Ne kadar kalabalık olursam o kadar yalnızlaşıyorum.
Dengesizliğimin içinde saklıyım aslında. Haksız da değilim aslında. İnsanlar söyledikleri sözün arkasında durmazken benim dengede olmamı nasıl beklerler ki.
Her otobüs yolculuğu beni bir yerlere götürmüyor zaten. Kendimden uzaklaştırıyor o kadar. İçimden hüzünlenmek bile gelmiyor. Yahu nasıl bir histir bu:
İnsan ya mutludur ya mutsuz. İkisini de olamayan insana ne denir ki?
-- Fatih Alıç
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ İNSANLAR
Short StoryEvren dengesizlikler üzerine kuruluyken biz insanoğlundan dengeli olmamız beklenemezdi. Çünkü "umut" denen şey her zaman dengemizi bozmaya yetti. Bizi hayal kırıklıklarına ve boş ümitlerin içine itti. Neden sonra konuşmasını öğrendiği gibi...