"Yoruldum ,şöyle bir ömür dinleneyim diyorum başım omuzunda..."
Okan'dan Devam ;
Her şey güzel olacak ama iş işten geçince.
Kırık bir kalbe girmeye çalışırken yara alacağını bilmeliydin.
Maçka parkına girmiştik, yemyeşil ve uzunluğu nişantaşından başlayıp yeni adıyla Vodafone Arena'ya kadar giden bir parktı.
Burada insanlar altıya ayrılır .
Sevgilisi ile gelenler .
Ailesi ile gelenler .
Köpeklerini gezdirmeye gelenler .
Ayyaş olmaya gelenler .
Kankalarıyla gelenler .
Kafa dağıtmaya gelenler.
Şimdi biz hangi gruba dahildik onu düşünüyordum.Beni bu kıza doğru şiddetle iten bir şey vardı, şuan adını koyamıyordum ama herşeyin rayına oturacağı bir zaman var diye düşünüyordum.
Nefret etmiyordum ama sevmiyordum da.
Aramızda tuhaf bir elektrik söz konusuydu, aynı enerjiyi onunda aldığına emindim .
Yoksa neden canını yakan ve onunla uğraşan biriyle kafa dağıtmaya gelsin ki ?
Sonuçta güvenmemesi gerekirdi, her ne söylersem söyleyeyim ikna etmek adına.Ona karşı yumuşamamı sağlayan bir etken vardı gerçi, saçından tokasını çekip aldığım gün burnuma gelen o tuhaf hoş koku...
Parkın aşağısına doğru ufak adımlarla yürürken deli kız ansızın koluma vurarak konuşmaya başlayınca afalladım.
Öylece baka kaldım, neden böyle bir haraket yapma ihtiyacı duymuştu ki, en sevmediğim şeydi el kol hareketi ve ansızın gelen darbeler!"Neden benimle uğraşıyorsun ?"
Sözünü bitirdiğinde bende onun omzuna vurdum.
"Çünkü canım öyle istiyor."
"Ayyy " diyerek sendeledi, düşmesin diyerek kolundan tutup dengesini sağlamasına yardımcı oldum.
Kaşlarını çatıp şaşırmış bir ses tonuyla "Ne yapıyorsun ya ?"diyerek sordu.
"Senin yaptığını, durup dururken el kol hareketi yapma. En nefret ettiğim şey !"
Hafifçe gülüp hemen ardından dudaklarını büzerek konuştu.
"Senin nefret ettiğin benim sevdiğim olur canısı."
Bu hareketi hoşuma gitmişti nedensizce yüzümde tebessüm oluştu.Orhan ondan hoşlandığını söylerken, uğraşmasın peşini bıraksın diye gömmüştüm biraz.
Söylediklerimin aksini yansıtıyordu, bu her halinden belli.
Orhan, zoru sever elde edince terk ederdi biliyorum huyunu! Hem deli kıza artık nuz değil sun demiştim ! Yani bizim tayfa ona bulaşamaz, bulaşırsa beni bulurlar karşılarında demekti bu.
Tabi deli kız istemedikçe..."Canısı, iyimiş." dedim hafif gülümseyerek saçlarını karıştırdım.
Elime vurdu ansızın, gözlerini belertti.
"Saçlarımla uğraşma en nefret ettiğim şey!"Gülümsedim, zaafını söylemişti.
Bugün barış imzaladım ancak okula gittiğimizde uğraşırdım.Ellerimi pantolunumun ceplerine sokup yürümeye devam ettim.
"Uğraşmıyorum tamam ."
"Biz buraya niye geldik?"
"Kafa dinlemeye ."
"Okuldan uzaklaştırma aldım eve gidince annem dinlendirir kafamı."
"Bende senin yüzünden aldım, sıkıntı yok söylemezsin olur biter ."
"Sen öyle mi yapıyorsun , yalan mı konuşuyorsun ?"
"Bana günün nasıl geçti diye soran olmadığı için yalan konuşmama gerek kalmıyor ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Dolu
Teen Fiction"Okumadan evvel, karakterlerin liseli olduğunu ve yaşanacak tüm deliliklerin onlar için sıradan olduğunu unutmayın." Bir kız dert oldu ve bir çocuk pert oldu. Piç oldu, Yok oldu, hiç oldu... Bu hikâyede yaşanılan ve hissedilenlerin yüzde elli gerç...