"Eğer senden nefret edersem, dünyada seveceğim kimse kalmaz ."
Efes'in Dilinden ;
Yaptıkları yetmemiş, haklıymış gibi benimle uğraşmaya devam ediyordu.
Duvara asmıştı beni, çivi ağırlığıma dayanamayıp yerinden sökülünce yere yapıştım. Sınıf birbirine girmişti, koridordakiler dışında beni gören yoktu. Yardım etmek bir yana dursun, sinirimi bozmak istercesine sırıtıyorlardı.Sinirle kendi kendime söylenerek yerden kalktım ve koşmaya başladım. Merdivenleri hızla indim. Göz hızama Okan girince ellerimi yumruk yaptım ve "Yiiiiiaaaaahhhh " diye bağırarak üzerine doğru koştum.
O sırada sesimi duyup benden tarafa dönmüştü, hızlı bir şekilde ona çarptım.Ellerini belime koydu, peşinden gelip saldıracağımı düşünmemiş olacak ki, yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Sırt üstü yere çakılınca haliyle bende üstüne düşmüş oldum.
Burun buruna geldik koskoca koridorun orta yerinde .
Çatık kaşlarım düz bir hal alırken gözlerim onun kara gözlerine yoğunlaştı. Yüzünde hiç bir duygu kırıntısı yoktu. Anlamsızca birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
Videoyu hatırladım aniden, yutkunamadım .
Üstünden kalkmak istiyordum, beynime emirler yağdırıyordum fakat kalbim ağır basıyordu.
Kısa süreli felç geçirmiş gibiydim.Sanki o bir denizdi ve ben onun en derinlerine inmiştim. Boğuluyordum, çırpınıyordum fakat yüzmeyi bilmediğim için dahada derinlerine çekiyordu. Kızgınlık, öfke, kin, nefret hepsi yok oldu sanki.
Tamda şuan özür dileseydi affederdim, çünkü hafızam silinmiş gibiydi .
Gülmeseydi eğer yinede hatırlamazdım yaşanılanları. Hatırlatmak istercesine güldü ve "Çok seviyorsun kucağıma düşmeyi, hazır bu pozisyona gelmişken öpeyim gitsin."dedi. Gözleri dudaklarıma kaydığında teker teker aklıma geldi yaşanılanlar. Uğultu sesleri kesilirken her şey net bir hâle büründü yeniden.Dudaklarımızın birleşmesine ramak kala geçiçi felç geçiren vücudumu hareket ettirebilmiştim. Ellerimi omuzlarına koyup kollarının arasından yılan gibi süzüldüm ve saçlarının arasına parmaklarımı geçirip sıkıca kavradım.
"Al sana öpücük köpeks !"Saçlarını bırakmadan doğrulup kafasını zemine vurmaya başladım.
"Aaahhh bırak!"
Ellerini ellerimin üstüne koyup saçlarından uzaklaştırmaya çalıştı.
Ben ne yaptım peki ?
Eğilip önce elini sonra parmaklarını ısırdım. Ayaklarıyla yerde tepiniyor "Ahhhhh kızım seni var ya mahvedeceğim! Bırak lan!"diyerek bağırıyordu.İnlemelerini umursamadan ısırmaya devam ettim. Koparana kadar ısırabilirdim ama o ses beni benden aldı. Korkuyu karaciğerimde hissettim . Böyle birşey mümkün mü?
Artık mümkün."Bu ne rezalet böyle, ahlaksızlar ? Ayrılın çabuk, ayrılın, kızım kalk hemen !"diyerek bağırmıştı okul müdürü Avni bey .
Başımı usulca kaldırırken sahteden sırıtış ekledim yüzüme."Ayrıl kızım bakma aval aval yüzüme!"diyerek bağırınca ellerimi o yumuşacık saçlarından çektim.
Ağır çekimde ayağa kalkarken Okan'ın benden önce ayağa kalktığını farkettim. Ellerini ovalıyordu, çok üzülüyorum bu çocuğa kime bulaştığını bilmemesi tam bir dram."Arkamdan gelin !"diyerek emir verdi Avni bey ve odasına doğru ilerledi. Zaten olay tamda onun kapısının önünde gelişmişti ne şans ama !
Müdürün odasına girerken o arkamdan geliyordu, ansızın sırtıma vurdu."Ay ne vuruyorsun be?"
Okan'a dönüp karnına yumruk geçirdim, yüzünü buruştururken benim gibi inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Dolu
Teen Fiction"Okumadan evvel, karakterlerin liseli olduğunu ve yaşanacak tüm deliliklerin onlar için sıradan olduğunu unutmayın." Bir kız dert oldu ve bir çocuk pert oldu. Piç oldu, Yok oldu, hiç oldu... Bu hikâyede yaşanılan ve hissedilenlerin yüzde elli gerç...