Yirmibeşinci Bölüm;

3.2K 228 64
                                    

Bölüm şarkısı;
Çağın Bodur- EvelAllah

"Tükendik, dinazorlar gibi ."

Efes'in Dilinden ;

"Çok güzel kararlar aldım. Muhtemelen hiçbirini uygulamam."

Bir yerde okumuştum, beni en iyi anlatan söz olarak tarihe geçmesini istiyorum .

Tiyatro salonlarını gezmek için okulun önünde toplanmış, sonra bir arabaya doluşup yola çıkmıştık. Okan'da vardı bulunduğum ortamda ama ben dönüp bir kez olsun yüzüne bakmamıştım .
Hiç yanıma gelmeye çalışmadığına göre kızgın olmalıydı. Kafasında rakı şişesi kırmıştım. Fazla ileri gitmiş olabilirdim ama o kafasına bir şeyler yemeye alışkın !
Yine de yaptığı şeyler yüreğimde kor oluşturmuşken, hiç birşey olmamış gibi davranamazdım.

Gezide ve sonrasında hiç birşey olmamıştı. Pazar gününü uyuyarak geçirmiştim. Uyandığımda canımın yanacağını onu düşüneceğimi biliyordum. Onu düşünmek istemiyordum.
İstediğin olmaz, istemediğin burnunun dibinde biter ya hah işte buda böyle birşeydi.
Ondan kaçıyor, anılarımıza yakalanıyordum!

Aksiyonsuz bir hafta sonunun ardından pazartesi sabahına uyandım. Fazla uyumaktan başım ağrıyordu. Gözlerim zaten büyüktü, şimdi iki kat daha fazla büyümüştü . Ağlamaktan şişmiş gibi görünüyordu. Yavaş bir şekilde hazırlanarak evden çıktım .

Rüzgar esiyordu, ellerimi hırkamın ceplerine soktum ve başım yere eğik bir şekilde yürümeye başladım.
Mutsuzdum.
Mutsuz .
M u t s u z !
Altı harf iki hece.

Okulun önüne geldim, kapıdan içeri girdim ve toplulukla karşılaştım. Hepsi bir yere bakıyor kahkaha atarak gülüyorlardı. Bende neye baktıklarını merak edip ayak parmak uçlarımda durmaya çalıştım. Göremiyordum fakat kalabalık beni görünce ikiye ayrıldı .
O sırada Okan'ı gördüm. Elleri pantolonunun cebindeydi. Sırtında siyah sırt çantası, kalabalığı inceliyordu. Kalabalık ikiye ayrılınca ikimizde aynı anda hareket edip yürümeye başladık. Güldükleri şeye doğru ağır çekimde yürürken aklıma afişler geldi. Nasıl unuttum ben onları ?

Yüzümü buruşturup u dönüşü aldım . Hızla okula yöneldim.
Merdivenleri çıkıp kapıdan girecekken Okan "Efesssssss...!"diyerek bağırdı .

Yüzümü buruşturdum, arkama bile bakmadan koşmaya başladım . Ateş kes imzalamış, onu görmemezlikten gelmeye karar vermiştim. Fakat yine mümkün olmadı. Kendi kazdığım kuyuya düştüm. Soluğu müdürün odasının kapısında aldım.
Çok geçmeden Okan'da geldi.
Omuzumdan itikleyip elindeki afişi yüzüme fırlattı.

"Ne lan bu ?"

Afişi ellerimin arasında buruşturup, bende onun yüzüne fırlattım.

"Neden bahsediyorsun ?"dedim başımı dikleştirerek .
Saçlarımı tutup aşağıya doğru çekti.
"Ayyy bıraksana ya !"diyerek ciyakladım.

"Sahibinden satılık köpek öyle mi ?"diyerek bağırdı. Saçımı koparacaktı sanki .

"Komikti ama kabul et !"

Dizime tekme attı.
Bende onun dizine attım.

"Ayy hayvan !"
Seviyor mu bu çocuk beni, bu ne biçim sevgi lan ?

"Saçımı bırak kötü olacak bak !"dedim saçımı kurtarmaya çalışırken.

"Belden aşağıya vuruyorsun sürekli ! Ben belden aşağıya vurursam kendine gelemezsin Efes !"diyerek itti beni .
Hemen saç diplerimi okşadım. Kısa olunca daha rahat çekiyor köpek herif !

Deli DoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin