Bu bölüme 150 yorum gelmedikçe yeni bölüm gelmeyecektir.
Bana kızmak yerine azıcık beni anlamayı deneyin lütfen, yorum isteme sebebim sadece mutlu olmak için, başka hiç bir çıkarım yok.
"Büyümek, hiç iyileşmeyecek yaralarının olması demekmiş."
Efes'ten Devam ;
Mutluluk gökyüzünde süzülen uçak gibi, hüzün yere iniş yapmakta olan helikopter, nasıl anlarsan öyle işte. Nasılsa herkesin mutluluk hakkında söyleyeceği bir şeyi var.
Ama bana kalırsa mutluluk, bana kalmasın ya mutluluk...Yeni güne herkesten önce uyanıp neşeyle kahvaltı sofrasını kurdum. Okula giderken pantolon giyiyordum, piçislerden Ahmet ayağıma çelme takıp beni düşürdükten sonra bir daha etek giymeye cesaret edemedim. Fakat bugün bir değişiklik yapıp pileli okul eteğimi giydim.
Ulus'un mesajını çok düşündüm ve giyim tarzımda biraz değişikliğe gitmeye karar verdim. Fakat Okan veya bir başkası için değil kendim için karar verdim değişmeye.
Yersen tabi!
Erkeklik erkeklere mahsus kalmalı, biraz kız gibi giyinsem ne zararı olur ki ? Ulus, kendi tarzını yap dediği için okul eteğimin uç kısımlarını üçgen şekilde keserek desen verdim. Başka türlü kendi tarzımı nasıl ortaya sunabilirdim ki zaten?Okulun süslü kızları gömleğin üstüne kazak giyiyordu benim neyim eksik dedim ve uzun yeşil bir kazak giydim. Onun üzerine hiç eksik etmediğim hırkamı giyinip aynada kendime baktım, kollarım biraz şişik duruyordu ama olsun neticede bu benim tarzım.
Başıma lacivert bir şapka taktım, havalar soğuktu ve hastalanmak istemiyordum. Gizli bir ajan gibi sessiz olmaya özen göstererek yukarı çıkmış annemin çantasından makyaj malmezelerini çalmıştım. Aşagıya inip tekrar aynanın karşısına geçtim ve kusursuz bir sanat eseri oluşturmaya başladım.
Kırmızı ruj sürdüm dudaklarıma, biraz abarttım ama olsun okula gidene kadar emerim o yüzden pek sorun olarak görmedim. Şaclarımı her zamanki at kuyruğu yerine saldım, yeter onlarda hünerlerini ortaya sunmalı artık. Gömleğin altına hangi renk eşya giyersem çorabımda o renk olmalıydı, vazgeçemediğim saçma sapan huylarımdan biri işte. Yaz kış çorap giymekten vazğeçemiyorum, kışın kalın yazın ince olmak üzere tabi, ayaklarımı düşünmem gerek, on sekiz yıldır üstünde duruyorum yani.
Kazağın rengine uygun yeşil renkli diz altı çorap giydim, artık hazırdım. Okul çantamı hazırlayıp ayakkabılarımı giymek için harekete geçtim. Kimse uyanmadan evden çıkmam gerekiyordu. Spor ayakkabılarımı giyecekken değişiklik olsun diyerek annemin incecik topuklu siyah ayakkabılarını giyinip evden hızla çıktım. Evden hızla çıktım ama hızla yürüdüğüm söylenemez, yürümeye çalışan penguen gibiydim.
Bu topuklularla nasıl yürüyorlar valla helal olsun kadınlara, düşmemek için duvardan destek alıyordum. Biri görse şu halimi geceden kalma yolun yolcusu derdi bana net ama o an kafa durmuş işte, sadece Okan'ı etkilemeye odaklanmışım. Erkeğini etkilemeye çalışan arizona kertenkelesi gibiydim!
Topuklular ayağımı sıkıyordu, çoraplardan olsa gerek ama buraya yazıyorum, bir daha asla giymem!Müdür beni böyle görünce kalp krizi geçirip ölmezse ceza alacağım kesin, belki kapıdan geri yollarlar ama diğer süslü kızlar hergün azarlanmalarına rağmen aynı geliyorlardı, biraz yüzsüz olmaktan ne zarar gelir yani bende alışırım...
Evden çıkmış zar zor sokağın başına anca gelebilmiştim, başımı ağır çekimde çevirip yukarıya baktım. Yokuşu nasıl çıkacaktım ben şimdi? En iyisi eve dönüp sporları giymek diye düşünürken Hasret'in beni rezil ettiği çocuk Ersan, yanımda beliri verdi.
Bir kaç dakika öylece durup baktı, baştan aşağıya beni süzüp gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Dolu
Teen Fiction"Okumadan evvel, karakterlerin liseli olduğunu ve yaşanacak tüm deliliklerin onlar için sıradan olduğunu unutmayın." Bir kız dert oldu ve bir çocuk pert oldu. Piç oldu, Yok oldu, hiç oldu... Bu hikâyede yaşanılan ve hissedilenlerin yüzde elli gerç...