Elliüçünçü Bölüm;

419 22 5
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfenimsi deli dolularım😎

Bölüm Şarkıları;

Ahmet Hatipoğlu- Kendi Düşen Ağlamaz

Gülşen- Bir Taraf Seç

Nigar Muharrem- Fincan

Zakkum- Seni Rastgele Sevmedim

Efes'in Dilinden;

Sevdiğim adamla evlenince her şeyin bambaşka olacağını düşünüyordum. Onun gözlerinin içine bakarak bir ömür yaşarım diyordum ama öyle bir an geliyor ki düşlerim ellerimden kayıp gidiyor geriye keşkeler bırakarak.
Bunun için mi herkesi karşıma aldım, bunun için mi savaştım derken buluyordum kendimi.
Yine de değerdi diyebilmektir önemli olan, onca hırpalanmaya, hengameye değerdi diyebiliyordum. Ama bazen yutkunma hissiyatı oluşturuyordu işte.

Deliye dönmüş bir halde saydırarak Maviş ablanın mekanından çıkmak üzereyken son gücümle "Saçmalıyorsun şuan!"diyerek bağırdım. Umurunda olmadı, sigarasını yakıp kapıdan çıktığı gibi evimize doğru yöneldi.
Yine istemsizce sinirden kendimi tutamayarak bağırdım.

"Maviş ablaya ayıp oldu!"

Sıkıntıyla nefesimi dışarı saldığımda Maviş ablayla göz göze geldim.
"Sorun ne güzelim?"

Omuzlarım çöktü.
"Kıskançlık..."
Bir çırpıda anlattım olanları, Maviş abla omzumu sıkıp "Böyle böyle tanıyacaksınız birbirinizi yavrum, daha bilmediğin ne huyları çıkacak kim bilir. Ona sormadan bir şey yapmana kızıyorsa bundan sonra ona soracağını söyle kapansın konu."dediğinde oturduğum yerden kalktım.
"Hep ben mi alttan alacağım Maviş abla, bu kervan böyle yürümez."

"İkiniz de birbirinize diklenirseniz evet yürümez gibi duruyor. Acele mi ettin acaba? Evlenmeden önce biraz daha düşün..."
Elimi kaldırdım susması için, kendimce gerekli sebeplerim vardı, tartışmaya fazlasıyla kapalı bir konuydu bu.

"Şartlar bunu gerektirdi, kızgınım şuan ama seviyorum ben onu!"

"Kendi düşen ağlamaz derler bizim orada."

Sinirle karışık gülümsedim.
"Ağlamıyorum ki zaten, neyse Maviş abla gideyim de bakayım şuna."

"Tamam yavrum, iyi geceler."

Yanağından öpüp "İyi geceler."diyerek ayrıldım mekandan. Eve gidene kadar düşünme fırsatım oldu, haklılık payı yoktu. Bana bu şekilde davranamaz, beni piç gibi mekanda bırakıp gidemezdi! Her ne olursa olsun, yanımda olmalıydı, olmayacaksa niye evlendik?
Kendimi şişirip şişirip eve girdim, kapıyı sertçe kapattım ki sinirli olduğumu anlasın!
Ayakkabılarımı gelişi güzel çıkarıp birini sağa birini sola fırlatıp zemine sertçe basarak ilerleyip merdiven basamaklarını çıktım, biraz daha sert basarsam basamaklar kırılabilirdi.

"İnsan yaşıyor bu evde! İnsan gibi gel!"

Sesini duyduğum an tüylerim diken diken olurken dediği şeyle daha da hızlandım. Salona geldiğimde beyefendi televizyonun karşısına geçip oturmuştu.
Arkasından ilerleyip boğazına yapıştım.

"Sen beni orada bırakıp eve televizyon izlemek için mi geldin?"

Ensemden tutup beni çekerek önüne düşmemi sağladığında çığlık atıyordum, sırtım sehpaya çarpacakken ani bir hamleyle koltuğa çekti beni.
"Elin ayağın rahat dursun bak!"

Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp bu kez önden boğazına yapıştım.
"Durmuyor lan, elim ayağım rahat durmuyor!"

Sinirle karışık gülümsediğinde "Ne bu tavırların böyle, ergen misin?"dediğimde aniden ciddileşti.

Deli DoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin