Otuzaltıncı Bölüm;

1.9K 135 81
                                    

Bölüm şarkısı;
Tuğçe Kandemir- Kurban olduğum

"Güçlü durmaya çalışıyorum ama bi dağ değilim."

Efes'in Dilinden Devam;

Sen bana bu mevsimin hediyesisin.
En güzel mevsimim sensin.

Elleri cebinde, yüzünde hafif bir gülümseme eşliğinde göz kırptı Şenol.
"Ne haber güzelim?"dediğinde "Az önce ne dedin sen ?"diyerek sordum.

"Birşey demedim, ne haber dedim ?"

Yanlış duymuş olamazdım.
"Bende bu sokakta aşık oldum dedin!"dediğimde Okan kolunu omuzuma atıp beni kendine doğru çekti.

"Barda bahsettiğim kıza bu sokakta aşık oldum, seninle bir ilgisi yok güzelim."
Göz kırptığında başımı olumlu yönde sallayarak "Anladım abi ."dedim.

"İyi gördüm seni genç."
Okan'a söylemişti bunu, başımı hafifçe kaldırıp Okan'a baktım.
"Efes'e bir daha güzelim dersen dilini keserim !"

"Bana artislenmeyi kesmeni öneriyorum, özelikle onun yanında. Eğer bir derdin varsa adresimi biliyorsun Okan!"
Göz kırpıp arkasını döndü, hiç birşey olmamış gibi yürüyüp evinin kapısını açıp içeri girdi. Girerken ikimize ufak bir bakış attı, ufaktı ama anlamı büyüktü.

Geç gelen bir karşılık olmuştu. Vakti zamanında onun için atan minnoş kalbim şimdi pişmanlık yaşıyordu. Sevgimi değmeyecek insanlar için heba etmişim.

"Muhatap olma şu herifle !"

Kolunun altından uzaklaşıp karşısına geçerek ellerimi uzattım. Ellerimi tuttuğunda ayak parmak uçlarıma yükselip gözlerinin üstüne derin bir öpücük kondurdum.

"Sen nasıl istersen."
Gülümsedim.
Gergin yüz ifadesi silindi dudakları hafifçe iki yana kıvrılırken. Elimin birini bırakıp bel boşluğuma koydu ve kendine çekip burnumun üstüne öpücük kondurdu.

Tuttuğu elimi havaya kaldırıp beni kolunun altında çevirmeye başladı. Sokağın ortasında dans ederek ilerliyorduk .
Etrafta bize ayıplayarak bakan insanlar umurumuzda değildi. Onlar bir iki saat konuşacaktı, bizimse bir sürü anımız olacak.

Okulun etrafından uzaklaşınca beni sırtına aldı. Yorulmamı istemiyormuş. Sokak aralarına girdik, uzun bir yokuşa gelince beni indirdi .
Kar yağdığı için yama buz tutmuştu. Çocuklar boş su bidonlarını büzüp üstüne oturup kayıyorlardı.

Okan bir tanesinin elinden alıp beni oturttu . Ne kadar istemiyorum desemde dinlemedi ve itikledi. Ellerim havada çığlık ata ata kayarken gözlerim yanımdan geçip giden Okan'a kayınca çığlık atmayı bıraktım. Ayağının biriyle sabit durmaya çalışıyordu, diğerini uzatmış bildiğin yamada paten yapıyordu.

Bilardo Cafe yazan bir mekanın önüne gelince durdu. Ben kaymaya devam ediyordum . Onun yanından geçerken kolumdan tutup hızla çekti beni . Biraz ağır olduğumdan cafenin kapısına yapıştık. Gülüyordu bu halime .

"Ya gülme!"diyordum ama bende gülüyordum. Elimden tutup cafenin kapısını açtı ve içeri girdik.

İçerde çoğunluk erkek olsada bir kaç tane kızda vardı.
Bizimkilerde buradaydı, masada oturuyorlardı . Okey oynuyorlardı Gülsüm'le Bade sadece izliyordu .
Onlara selam verip hızla yanlarından geçtik.

Bilardo masasına gelince durdu, "Ben bilmiyorum ki ."dedim kaşlarımı kaldırıp.

"Şart değil zaten ."
Eline ıstakayı aldı.
"Bu ıstaka oluyor, bu masanın üzerindekilerde top. "

Deli DoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin