Bölüm 12:

746 12 27
                                    

"Siz neredesiniz?" Dedi Meriçciğim.
"Hiiç öyle takıldım."
"Ayrıydınız yani?"
"Evet."
"Hadi inandım." Dedi yağmur. -arkadaşlar yağmur u değiştiriyorum bu👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇-

 -arkadaşlar yağmur u değiştiriyorum bu👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İnanmazsan inanma."
"Ay iyi neyse sıkıldım." Dedi Tuğba. İlyas'la Yağmur aynı anda,
"Gidelim mi?" Dedi. İçimden onlara gülüyordum. Çünkü çok yakışıyorlardı. Artık kendi meselelerimi bir kenara itip onların arasını yapmam lazımdı bence. Neyse. Arabaya binip eve geri geldik ve herkes uyudu. Sabah uyandım. Ama çalan telefonumla. Şirin arıyordu. Bürodan. Bir kavga çıkmış. Sanki kavga ayırıcısıyım ben. Neyse. Kahvaltı etmeden herkesi kaldırdım ve arabaya bindik. Daha doğrusu ben tam arka kapıyı açıyordum ki,

"Canım benim sen öne geç birtanem ben arkaya otururum." Dedi Yağmur.
"Tamam." Dedim ve öne geçtim. Sonra sürücü koltuğuna bilin bakalım kim geçti. Aynen doğru bildiniz baş harfi Alper. Yağmura dönüp kızgınca baktım. O da iki elini yana açıp bilmiyordum haraketi yaptı ama yemezler. Neyse. Geldiğimizde hâlâ kavga ediyorlardı. Konu ne biliyor musunuz? Çaydanlık şakası. İkisini de odama çağırdım ve,
"Oğlum siz iyi misiniz? Asker arkadaşın mı o senin? Tamam biz dedik işyerinde samimi olucaz diye ama çaydanlık şakası nedir ya?"
"Çok özür dilerim efendim haklısınız."
"...."
"......" böyle konuştuk ve arabaya bindik.
"Dışarıda kahvaltı yapalım mı?" Dedi Eli.
"Bana uyar."
"Bence de."
"Bana da uyar."
"O zaman sizi efsane bir yere götürücem."
ALPERİN AĞZINDAN:
Mert iti habire mesaj atıyordu. Gerizekalı olmayan aklıyla bizi takip ediyordu herhalde. Nasıl atlatacaktım ben Mert'i? Kumsal'a söylesem mi diye düşünüyordum arada. Yine mesaj atmıştı.
'Nereye gidiyorsanız Kumsal'a çok yakın olma.'

'Buradasın değil mi?'

'Hem de her an.'

'Bak sana son uyarım kumsaldan uzak dur. Yoksa herşeyi anlatırım.'

'Sıkıyorsa anlat Alper Erozer.'

"Alper hadi sürsene arabayı."
Eee tamam. Nereye gidiyoruz?"
Eli yolu tarif etti ve geldik.
1 HAFTA SONRA:
YUSUFUN AĞZINDAN:
Birşeyler yapmam lazımdı. Abimle kankamın barışması için. Sonra top oynayan çocukları gördüm. Futbol oynamayı hiç sevmezdim. Aklıma gelen fikirle çocukların yanına gittim.
"Çocuklar bana da atın bakayım topu."
Yere düşmeye çalışıyordum. Şu futbolcu var ya Zidan. Onun hareketini yapmaya çalışıyordum. Düşmek için. Topu çevirirken üstünde dönüyordu. Tabiki de yapamadım ve düştüm. Ama kolum acayip acıyordu. Ben bu kadar düşünmemiştim ya. Neyse şu an ambulanstayım galiba. Işık'lar yanıp sönüyor habire.
KUMSALIN AĞZINDAN:
Birden Alperin telefonu çaldı.
"Hangi hastane?"
"......."
"Peki sağolun."
Noldu der gibi baktığımızda,
"Bizim salağa birşey olmuş yürüyün."
"Ya Yusuf'a mı? Canım ya bak onun canı tatlıdır ha acıyordur şimdi canı hadi çabuk gidelim."
"Kıskanıcam ha." Dedi İlyas. Ve güldük.
Neyse hastaneye gittik. Kankamın kolu kırılmış.
"Aaa Yusuf! Canım iyi misin?"
".............................."
"Ne?" Yusuf'un dediği şeyle şok olmuştuk çünkü...

Arkadaşlar yorum yapar mısınız???? Sizi seviyorum 😘

Alper'le hayal et Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin