Iris

356 58 11
                                    

Canterbury 'nin en sevdiğim yanı şüphesiz sayısız kitap kafelere ve Westgate 'e sahip olmasıydı. (Bazılarına sorsanız buradaki em etkileyici şeyin Canterbury katedrali olduğunu söylerdi ancak bu kısım benim pek işimi görmüyordu.)
Westgate bahçelerinin yakınından geçerken birkaç çiçek dükkanının önünden geçtiğimde aniden durdum ve Harry'i düşündüm. Sonra altın rengindeki kapıyı ittirerek küçük çanı çaldım. Lavanta kokusu yüzüme çarptı.

"Merhaba" dedi neşeyle kısa boylu , zayıf bir kadın bana doğru gelirken.

"Merhaba..ben şey alacaktım , şey.."

Kaşlarını gülerek kaldırdı.

"Çiçek ?"

"Evet "

"Aklında bir şeyler var mı ?"

"Ben.."

Boğazımı temizledim. Kadın merakla gözlerimin içine bakıyordu.

"Kırmızı lale istiyorum ve.. beyaz irisler . Evet çokça iris istiyorum. "

Kırmızı laler ona olan aşkımı , irislerse gökkuşağını temsil edecekti. Tanrıça Iris'in onun büyüsü karşısında şaşıracağını düşünüyordum.

Kadın şaşırdı ve dudakları aralandı.

"Ah , bu garip bir istek. İrisleri pek fazla getirmeyiz ama senin için güzel bir demet yapmaya çalışacağım. Birkaç dakika bekle de Arthur'dan getirmesini isteyeyim."

Kadın kısa bir telefon görüşmesinden sonra konuşmaya başladı.

"Sevgilin çok şanslı olmalı bayım . Gözleriniz çok güzel. Biliyor musunuz irisler gökkuşağı anlamını taşır . Bunlar sevgilinizin en sevdiği çiçekler mi ? "

"Hayır" dedim.

"Aslında..en sevdiği çiçeği bilmiyorum ama iris ona yakışacak. Hem gay bir çifti gökkuşağından daha iyi ne simgeleyebilir ?"

"Oh."

Ve işte . Ingiltere de bu bir sorun muydu ?

"O çok şanslı bir adam. "

Gülümsedi . Evet , sorun değilmiş.

"Sanırım onunlayken ben daha şanslıyım."

Küçük çan çaldığında kapıya döndüm ve o çocuğu gördüm. Şu ..çocuk ; Arthur.

"Arthur Dansel."

Fısıltım küçük dükkanda yankılandı.

"Hey" dedi çocukbana doğru yürürken. Elinde ki iris demetini bana uzattı.

"Demek Hazza'n ile sorunu çözdün ."

"Ne ? -Ah şey..evet . "

"Siz tanışıyor musunuz ?"

"Evet"

Arthur kadına döndü ve gülümsedi.

"Yıkadığın çamurlu pantolon bu arkadaşa aitti."

Utançla kafamı diğer tarafa çevirdim.

"Vay canına , ne rastlantı ama. Her neyse yine de Arthur o pantolonu geri vermek için ayırmamı söylemişti."

Arthur Dansel telefonunu suratıma doğru uzattı.

"Numaranı ver de sana iade edeyim. "

"Aslında çöpe atabilirsin , bir gereği yok ."

Gözlerimi kısıp tebessüm etmeye çalıştım.

" Lütfen "

Tebessüm ettiğinde numaramı telefonuna yazarak ona uzattım.

"Pekala.." dedim sessizce.

"Bir kahve sayesinde alabilirim."

"Harika"

Ardından telefonum çaldı ve ekranda Hazza yazısını gördüm.

"Dejavu" dedi Arthur ve arkasını döndü.

"Geliyorum" dedim Harry'e ve ücreti ödeyip veda ederek hızla dükkandan çıktım ancak vitrinde ki o elbiseyi görünce dayanamayarak onu da aldım. Harry bu elbiseye bayılmıştı.
Uyuşuk uyuşuk eve yürüdüm.
Arada içten içe çiçeklere bakıp kıkırdıyordum . 

Ne tepki verecekti ?

Muhtemelen beni ne kadar değiştirdiğini ciddi anlamda fark edecekti. Eve girdiğimde Harry ortalıkta yoktu. Ona seslenecektim ki salonda ki kitaplığı fark ettim. O drli kadının kırdığı annemin özel parçalarını  yerini kübik bir kitaplık almıştı ve kalın kitapların önünde değişik kesme aksesuarlar ve şişeler duruyordu. Bu neydi Tanrı aşkına ?

Tamam . Liam gittikten sonra etrafında ki şeyleri değiştirmek gibi bir şeye girişmişti ama bunun nedeni neydi ?

Sıkılmış mıydı benden ?

Ya da Liam denen o herifi gördükten sonra.. Fransa'da ki hayatını mı özlemişti ? Harry 'i tanıdığımı sanıyordum ama hayır ,  tanımıyordum.

Merdiven korkuluklarına tutunarak yukarı kata çıktım . Elimde çiçeklerle garip bir korkuyla onu arıyordum. Zihnimde 'sıkıldı mı' sorusu dönüp duruyordu ve ah ; Fransa , Fransa , Fransa.

Yatak odamıza girdiğimde onu bulamadım fakat hemen sonra banyonun açık kapısını görerek oraya ilerledim.

Aman Tanrım.

O kırmızı lanet şifon gömlek , dar pantolon , çamaşırı ve havlusu yerde bibirlerini kucaklıyorlardı.
Harry küvetin kenarlarına kollarını yaslamış , o hırçın buklelerini serbest bırakarak havluya başını dayamış ; uyukluyordu. Göğsü o kadar yavaş inip kalkıyordu ki ürkmüştüm.

Dövmeleri ..

Dudaklarının o kıvrımı ve  saçlarında ki dalgalar .

Güzeller güzeli Harmonie , sende ki bu ezgi kulaklarımı çınlatıyor . Nefesin nefesimi kesiyor . Beni sevdiğine inandıktan sonra bile sana dokunmaya korkuyorum . Bir kez olsun bu olursa bir daha senden ayrı kalabilecek miyim ?

Ya şimdi ?

Hayır Harry , seni şimdi de bırakamam.

Aniden çiçeklerin elimde ezildiğini hissettim ve arkamı dönerek ellerimi gevşettim. Derin bir nefes aldım ve ardından küvetin yanına oturdum. Çiçekleri birer birer onun denizine bıraktım. Tıpkı benim gibi orada yüzüyorlardı. Vazoda ki su yerine burada hayata tutunmayı tercih edeceklerine emindim ; tıpkı benim gibi .

Ve yavaşça uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

× Şimdi bu Arthur Dansel nerden çıktı dediğinizi duyar gibiyim neyse sövün siz. Medya da gizli list ten bir parça xsxs ×

 Cigarette and Ring  | ls.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin