Prenses Harmonie

1.3K 154 109
                                    

Hava kararıyordu fakat iki yaşlı kadın ellerini çenesine yaslamış , ortalarına aldıkları varlığı dinliyorlardı.

"Fransa 'nın en sevdiğim yanı geceleri , gündüz olduğundan daha göz alıcı.Herkes kendi halinde caddelerde dolaşırken sürekli sokak sanatçılarına denk geliyorsun.Evet , kesinlikle en güzel yanı bu."

"Monica , tatlım..Bu Kanada'dan bile daha eğlenceli geliyor kulağa."

"Evet , sanırım."

Gözlerimi Harry'den ayıramıyordum.
Ellerini siyah pantolonun yırtık kısımlarına yaslamış gülümseyerek gözlerimin içerisine bakıyordu.Her şeyin bir anda böyle değiştiğine o kadar şaşkınım ki.
Harry sağ gözünü kırptı ve kapıyı işaret etti.
Kolumda ki saate bakıp tekrar ona döndüm.

"Bayanlar bizim artık gitmemiz gerekiyor."

"Ama .." dedi Monica beni şaşırtarak.Onun itiraz edebileceğini hiç düşünmemiştim.

"Henüz Prenses Harmonie masalını anlatmadın bile ve Harry çayını bitirmedi."

İki kadın ve Harry beklentiyle yüzüme baktı.
Ah , hayır. Lanet olsun.

"Ben sanırım unuttum."

Harry gülümsedi ve başını anlatmam için tevşik edercesine salladı.
Sorun gitme zamanımızın gelmiş olması değil zaten.
Sorun Prenses Harmonie'nin , Harry olması ve onun gökkuşağının renklerini geri getirmek için savaşmasıydı.
"Hadi Louis .." dedi Mona Lisa yine titremeye başlayan parmaklarını fincanın etrafına dolayarak.

"Mona ilaç saatin geldi , hadi artık . Lütfen."

Ayağa kalkıp bir şey söylemelerine izin vermeden Hemşire Gabby 'i çağırdım.
Gabby masadaki fincanları toplarken Harry , Mona ve Monica'yı öpüyordu.
Kapının kenarında durup onları izlediğimde gülümsemeden edemedim ve fark ettim ki bu işi sevmeye başlamıştım.
Daha sonradan fark ettiğim şeyse Harold'ın hayatımda olmasını seviyor olduğumdu.Onun mutlu görünmesini , ışıldamasını ve onun yanında karanlığa gömülmeyi.Hepsini.
O dolunaydı ve ben de onun yanında sönük kalan küçük bir yıldız.
Bende onlarla vedalaştım ve koridorda Harry önümden yürürken Stan ile karşılaştık.
"Gidiyor musunuz ?" dedi . Bakım Evi'in amblemini taşıyan tişörtünü çıkartmış , kendi kıyafetlerini giymişti.O da gitmeye hazırlanıyordu belli ki.
Eğer Harry ile olmasaydım , onunla durağa yürür ve biraz sohbet ederdik.Eğlenceli biriydi.
"Evet" dedim.
"Yarın görüşürüz."
"Ama yarın öğlen beni ekmek yok."
Gülümsediğimde Harry bana döndü ve tebessümle omzumu tuttu.

"Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın ?"

Ah , neden bu kadar güzel görünüyor ? Yüce Meryem Ana , sen de mi böyle bir çocuk doğurdun ?

"Şey , evet .Bu Stan , iş arkadaşım ve aynı zamanda burada olmamı o sağladı sayılır . Öyle değil mi ?"

Stan gülümsedi.
"Evet , sanırım öyle. "
Ve elini Harry 'e uzattı.
"Bu da Harold ."
"Harry Styles" diyerek havalı bir şekilde beni düzeltti. Açıkçası Stan bile onun ne kadar göz alıcı olduğunu fark etmişti.İkimizde onun yanında kayboluyorduk.Tanrım , sinir bozucu olması gerekirken neden sadece bu beni neşelendiriyor ?
Dans etmek istedim çünkü o benim yanımdaydı.Aramız düzelmişti.

"Louis'nin ev arkadaşıyım" diyerek devam etti.

"Tanıştığımıza memnun oldum Harry ve umarım Mona Lisa seni sıkmamıştır. "

Stan ellerini iki yana açarak alayla kaşlarını kaldırdı.

"Louis geldiğinde beni sattı ve sen geldiğine göre şimdi de Louis 'yi satacak. "

 Cigarette and Ring  | ls.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin