Beş Çayı

1.4K 156 54
                                    

Çarşaf bacaklarıma dolanıyor , oradan uzanarak Harry'nin ince belini sarıyordu .
Tıpkı parmaklarımın uzun , ince sigaramı sarışı gibi.
Ara ara kirpikleri titreşir gibi oluyor ve yumruk yaptığı ellerini bana doğru uzatarak eski ve yumuşak yatağıma bastırıyor , biliyorum ki beni hala bu yatakta , bu odada tutan böylesine masum duruyor olması.
Üşütmesin diye pencereyi de açmıyorum , rahatsız olmaması için tüm dumanı içimde tutup kesik kesik bırakıyordum bir süredir ama sigaram tükenmek bilmiyor.
İşte bu yüzden severdim uzun sigaraları. Beni yarıda bıraktıkları hiç olmamıştı .
Uyanır da yine kahvaltıdan önce sigara içtiğimi görür ve biz yine kontrolü kaybeder ve sudan sebepler yüzünden kavga ederiz diye sigaramı yarısında su dolu bardağın içine attım.
Onun için sigarama kıydım.
Geriye dönüp ona baktığımda kendimle bir savaş veriyordum. Sabahın köründe onu izliyor olmam beni hasta eder mi ? Fakat yapabileceğim daha iyi bir şeylerim olsa yaparım , bakabileceğim daha güzel bir şey olsa bakarım ancak yok ve cılız ışığı , karanlıkta yanan bir mum gibi gözlerimi alıyor. O yatağa tekrar girip girmemek arasında gidip geliyorum.
Tekrar ona sarılmayı , yastığıma dökülen saçlarında parmaklarımı gezdirmeyi , kirpiklerini minik burun deliklerini izlemeyi neye tercih edebilirim bilmiyorum .
Bu gerçeği neden saklamaya çalışmadığımı da .
Anladım ki sevginin olduğu yerde mantık olmazmış.
Alnında ki saçları parmağımın ucuyla iterek yüzünden çektim . İçimi şefkat sarıyor. Haykırışlar ve güzelliğe sarf edilen göz yaşlarıyla .
Onun güzelliği o kadar bencil ki minik serçelerin tatlı ezgileri bile kulağıma basit geliyor. Kutsal şaraptan sadece bir yudum aldığımı var sayarsak o ya köpek öldüren cinsten ya da tanrısal bir değer taşıyor.
Şikayet edemem çünkü biliyorum ki yine olsa yine içerim.
Uyandığında bana ne olduğunu soracak ve çekingen bir şekilde yataktan kalkarak birbirimizden kaçtığımız o döngüye döneceğiz diye korkuyorum . Bana yine o gün ki gibi sözler söyleyebilecek olması da buna dahil .
Uyanacak ve güçlü görünmeye çalışacak.Boyuna güvenecek , yanında minik duruşuma , kendimi sigaraya verişlerime , alkole sarınışıma . Gülümserken bile güçlüymüş gibi görünmeye çalışacak.
Yalnızca uyandığında yapacak bunu ve uyurken , onu ne halde gördüğümden habersizce.
Çünkü küçük bir çocuk gibi savunmasız. Köpek seslerinden korkarak uyuyan , minik bir çocuk gibi. Gece lambasını açık bırakmam için bana masum gözlerle bakacak türden biri o .
Uyanacak ve beni yine yok sayacak.Neler gördüğümden bihaber , neler hissettiğimden de öyle.
Harry kıpırdandı. Yatakta ona sırtımı dönerek olayı daha az dramatik bir hale getirmeye çalıştım.
Mırıldandı. Kıpırdandı ve bacaklarımı yarı yarıya örten çarşaf onun tarafına çekildi.
Bir kez olsun şu sikik görünmezliğimden soyunup ona dönmeyi düşündüm .Yanıma gelip , onu korumamı bekleyen oydu. Şimdi güçlü gibi davranarak , bana oynamasına göz yumamazdım.
Ona doğru dönerek , sabahın üzerine vurduğu parlak tenine baktım.
Kıpırdandığım için kirpiklerini kırpıştırdı ve yeşilin en saf halini almış gözlerini yüzüme dikti.
Yanında olduğumu yeni fark ediyordu.Ona bu kadar yakından baktığımı.
Unutmuştu.Unutmuş gibi yapmayacak.
Geçen tüm bir haftadan sonra yanımda olması garip hissettiriyordu.Onu beklemiştim.Barışmayı , benimle konuşmasını , bana yumurtalı tost yapmasını.
Ama ne kadar salağım ? Bana aslında hiç var olmamam gerektiğini söyleyen oydu fakat yine bana sığınanda.
Keşke hiç uyanmasaydı ve yan yana öylece uyusaydık .
"Şey.."
Sesi çatallı ve boğuktu.Umursamadım.Ona sessizce bakmayı ve sözlerine devam etmesi için beklemeyi sürdürdüm.
Durgun ve şişmiş göz kapaklarının arasında ki bakışları yorgundu.
"Galiba dün biraz fazla kaçırdım.Üzgünüm , burada yatmaya alışmış olmalıyım."
Ah , ona her zaman burada yatabileceğini neden söylemek istiyorum ki ? Neden bana söylediği o şeye kızamıyorum ? Bu kadar mı aşağı çekildim ? Yalnız kalmaktan korktuğum için mi yoksa sadece Harry'e özel mi ?
Lanet olsun.
Ona sırtımı dönerek doğruldum ve yataktan kalktım.
Bir şey söylemeliydim.Siktir olup gitmek değildi yapmam gereken ama ne diyebilirim ki ?
"Sorun değil."
Duymuş muydu ? Hiçbir şeyi hatırlamıyor olması beni neden hayal kırıklığına uğratıyor ?
Tişörtümü çıkartıp hiçbir şey olmamış gibi davrandım.
İşte ömrü bir gün olan o küçük kelebek , onun buklelerinin arasında can vermişti.
Kendimi atarcasına banyoya girdim ve sıcak suyu açıp altına gömüldüm.
Ağlamadım.Ağlamazdım.
Çünkü bedenim ağlamayı bırakmıştı ve onun için sadece ruhum ağlıyor.
Fakat düşünüyorum da neden ağladığını , bu büyük bir muamma. Bulmacalarda hep çok kötüydüm zaten.En çokta sudokuda .
Ne kadar zaman geçirdim suyun altında bilmiyorum ama sırf oyalanmak adına çaba harcamıştım .
Ve evet , Harry ortalıkta görünmüyordu.
Büyük ihtimalle uyanır uyanmaz giyinmiş , saçlarını yapmış ve o güçlü görüntüsünü takınarak sevgili arkadaşlarının yanına gitmişti.
Üzerime siyah bir tişört giydim .Saçlarımı hafif nemli kalana kadar kuruttum.Tembelliğim had safhadaydı .Yapmak istediğim tek şey evde oturup bira devirmek ve film izlemekken bakım evine gidecek ve kör insanlara bıraktığım yerden kitap okumaya devam edecektim.Belki onlara gündemden bahsederdim , gazete okurdum ve komik şeyler okuyabilirdim.
Seçenek çok fazlaydı ama istedikleri şey hep aynıydı. Eski bedenlerine dönmek.Dinç olmak.Dışarı çıkmak ve alışveriş yapmak.
Saatimi takarken gözüm akrebe takıldı.Hayatımı boş ve yalnız geçirmiştim.Kelimeleri kullanmayı bile beceremezdim.Beni anlamadılar ve bende anlamaları için hiç çaba sarfetmedim.
Suçlu muyum ?
Bu suç mu ?
Omuz silkerek odadan çıktım.Sahtekarları istemiyorum.Sadece istemiyorum diye düşünüyordum ki merdivenlerin çıktığı koridorun sonunda , giriş kapısın yanında duran uçuk kırmızı bavul gözlerime takıldı.
Kaskatı kesildim.
Sahtekarları unuttum.Yalanları , insanları.Harry güzellikleri sildiği gibi kötü şeyleride siliyordu , yerine , daha belirgin izler çizerek .
Çıldırdığımı sandım.Deli gibi korktum.
Neden yaptım bilmiyorum fakat bir anda bağırmaya başladım.
Çıldırdığımı anlamıştım.
Kapıları kolayca açan kilitleri ; sözcükleri kullanacağımı anladım.
"Demek sonunda karar verdin !"
Koridorda ki küçük beyaz sehpaya tutundum.
Harry mutfak kapısından başını uzatarak şaşkınca bana bakıyordu. Devam ettim.
"Söylesene sana bunu düşündüren ne ?"
Anlamıyordu.Üzerine doğru yürüdüm. Şaşkındı , çok şaşkındı ama birgün patlayacağımı biliyordum.
Ona yaklaşıp ışıl ışıl parlayan gözlerine baktım.
"Sence Tanrı beni var ederken bana sordu mu dersin ? Ama bu gerçekten, bu şekilde kaçıyor olman gerçekten tebrik edilesi Harold."
Kafayı yiyorsun.
"Senin benden kaçabiliyor olman fakat benim bunu yapamamam ne büyük şanssızlık."
Kaşları çatıldı , dudaklarını birbirine bastırdı ve bakışlarını kaçırarak bavula kitledi.
"Louis.." dedi titreyen boğuk sesiyle. Onu durdurdum.
"Sana hiçbir şey yapmadım.Sana istediğin her şeyi verebilirdim.Seni koruyabilirdim . Dostun olabilirdim.Lanet olsun .. Sana hiçbir şey yapmadım !"
Yüksek ihtimal , bu söylediklerime , içimi böylesine döktüğüme pişman olacaktım.
Çünkü duygularımı anlatmayı beceremem . Yapmam bunu , yapamam. Çünkü eğer yaparsam ona kalması için yalvarırdım.
Gardım düşüyor , belkide çoktan düştü .
Yüzü değişti. Sanırım sözlerimle onu aşağılamıştım.İncinmiş gibiydi.
Yaptığı tek şey büyük ellerini kollarıma dolamak ve beni koltuğa çekmek oldu.
Durdum.Titreyerek kendime geldim.Utanmasam ağlayacak olduğumu farkettim .
Kendime acıdım.
Kirli sakallarını kesmiş olsaydın en azından seni yetişkin.
Yapmaya çalıştığı şeye baktım.Koltukta yanıma oturdu.Uzun bacakları dizlerime değiyordu.Büyük elleriyle dirseklerimi sıkıyordu.
"Louis"
İsmim dudaklarından kararlılıkla döküldü.Ciddiydi , çok ciddiydi.
"Hiçbir yere gittiğim yok.Sadece Fransa 'da kalan diğer eşyalarımı istettim."
Duyduklarım üzerimden büyük bir yükün kalkmasını sağlarken pişmanlığa neden oldu.
Harry hiçbir yere gitmiyor.
Fakat daha ne kadar gururumu ayaklar altına alacaktım ?
"Louis.."
Sağ eli sol kolumdan yukarıya çıktı ve omzumu sıktı.Az önceki halimden eser yoktu ve şimdide uslu bir kediye mi dönmüştüm ?
"Sana öyle söylemek istememiştim.İpin ucunu kaçırdığımda geri dönüşü olmayan şeylere neden oluyorum."
Sesi incelmiş adeta yalvarır gibi fısıldıyordu.
Dondum , ne diyeceğimi bilemedim.
Bir özür için tek beklediği şey dudaklarımı aralamam ve asıl ipin ucunu kaçırmam mıydı ?
Bunu söylemek için delirmemi mi bekliyordu ?
Dün gece öptüğüm saçlarını arkaya atarak bir tepki vermemi bekliyordu.
"Benden kaçman da bu söylediklerine dahil miydi ?" dedim.
Halbuki susmam gerekirdi.Genel olarak bunu yapıyordum çünkü.Sorunları görmezden gelirdim
Şimdi değişen ne ?
"Louis , bunu bilmiyorum.Sanırım bu ev bazen beni boğuyor."
"Neden Harold ?" dedim adeta yalvararak.
Bunu kabul edemiyorum çünkü ben bu konuda ondan daha zavallıydım.
Bulmacaları severdim ama gazetinin diğer sayısını alıp cevapları elimde tuttuğum zamanlardaydı bu .
Harry öylece uzağa baktı.Diyeceği birşey yoktu ve ben bunu anlayamıyordum.
"Bu.."
Zorlandığını , çok zorladığını anladım.
"Bu .. Onunla ilgili.Annemle.Belkide bu yüzden senden kaçtım.Üzgünüm Lou ."
Elini tekrar dirseğime yasladı.
"Seni kırmak ve öyle söylemek istememiştim ama bir çocuk bazı zamanlar annesinin hata yaptığını kabullenmek yerine başka insanları suçlar . Beni anlayacağını..-"
"Harry."
Sözünü kestim.
"Anlamadığın şey şu ; bu evden kaçan tek sen değilsin."
Birşey söyleyecek oldu fakat dudakları kenetlendi.
Üstelemedim.
Zaten duymak istediklerimin çoğunu duymuştum.
Gitmiyordu ve söylediğinden pişmandı.
"Özür dilerim" dedim.Her halükarda onu sinirlendiren bendim.
Anne konusu onun için çok hassastı.
"Louis.." dedi tekrar aksanını ismim üzerinde konuşturarak.Kırmızı biçimli dudaklarına gitti gözlerim.
"Durması gereken bendim."
Büyük eli gevşedi ve yavaşça geri çekildi.
"Ben özür dilerim. Sana karışmaya hakkım yoktu.Sana emir veremem .Bu evde payı daha fazla olan sensin."
Onu durdurdum.
"Evde ki payın hiçbir önemi yok Harry. "
Sessizlik etrafımızı kuşattı.Söylemek istediğim , söylemek istediği şeyler var gibi fakat dudaklarımızı bile aralayacak cesaretimiz yok.
Yavaşça ayağa kalktığımda eğdiği başını hızla kaldırdı ve parlak gözleriyle gözlerime baktı.
Sabahkinden farklı olduğunu düşündüm , düşünmek istedim.
İyiydi , iyiydim.
"Lou .."
Yanakları iki küçük yuvarlak haline geldi ve dudağını dişledi.
Ah , işte bundan söz ediyorum.Işıldıyor ve o ışıldadıkça karanlığa gömülüyorum.
"Az önce söylediklerinde ciddi miydin ?"
"Ne dedim ki ?"
Kaşları çatıldı ve mızıkçı bir çocuğun yüz ifadesini takındı. Dudaklarımda minik bir tebessüme neden oldu.

 Cigarette and Ring  | ls.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin