30. Bölüm: Çukur

41 10 0
                                    

"1'den 8'e kadar bir sayı seçsen hangisini seçerdin?"

"Ne?"

"Hangisini seçerdin?"

"6."

"Radyo mu, müzik listesi mi?"

"Radyo da neden böyle sorular soruyorsun?"

"Sıcaklık birimi olarak en çok hangisini seviyorsun? Ben şahsen Fahrenheit'ı severim. Peki ya sen? Kelvin mi, fahrenheit mi ya da bir başkası mı?"

"Fahrenheit diyebilirim, söylemesi daha havalı."

"Üzdü bu cevap. Ben adına yazılmış bir kitap olduğu için fahrenheitı severdim. Neyse makul bir cevap yine de. Belki de yazar da senin gibi düşündüğünden fahrenheit diye kitap yazmıştır. Kim bilebilir? Aslında şimdi hatırladım. Bir itfaiyeciyi arayıp kitap kağıdının yanma sıcaklığını sormuştu sanırım. Uzun süre önce okumuştum. Emin değilim."

"Tanrı aşkına Esila. Konuşmanın saçmalığının farkında olmanı umuyorum. Konumuz Özgürken böyle sorular sormanın mantığını öğrenebilir miyim? Zira deli olduğunu düşünmeye başlayacağım da." Ateş dehşet emareleri taşıyan yüzünü Esila'ya sorarcasına çevirerek aklına takılanları sıralamıştı.

"Üçüncüsü bu aralar zihnimi meşgul eden bir soruydu. Önüme her gelene sorasım var. Kafamı dağıtmak için sormuş da olabilirim. Ayrıntılara takılmayalım." 'Belki de dünkü beklenmedik yakınlaşmamızı unutturmak için soruyorsundur?' diye düşünmeye engel olamamıştı Ateş. Yine de bunu Esila'ya sorarak onu bozmadı. Sorduğu soru ise daha zararsız bir soruydu.

"Peki. Üçüncüden daha saçma olan ilk iki sorun? Umarım daha mantıklı bir açıklaman vardır onlar için."

"Belki. Sana göre mantıklı mı bilmem, mantığa dayandırsam da içgüdülerime dayanarak sordum da." Esila halının desenlerine bakıyor, arada kafasını kadırarak Ateş'in harelerine daldırıyordu gözlerini. Ve daldırdığı o kısa sürelerde Ateş'in sorularına anlam veremediğini anlamıştı. Zaten anlamamak için zihinsel bir engelinin bulunması gerekirdi.

"Lütfen, madam aydınlatır mısınız beni? Sayenizde aklımı kaçırmak üzereyim de."

"Peki. Mantıklı geleceğinin garantisini veremem ama. "

"Hadi ama Esila. Bugün her zamankinden çok ve her zaman olduğuna kıyasla boş konuştuğunun farkında mısın?" Ateş dayanamamış isyan bayraklarını indirmişti. Sitem etmeden duramıyordu artık.

"Evet," Ateş çığrından çıkarak uyarır tonda "Esila!" demiş Esila da yelkenleri indirerek konuşmasına açıklayıcı bir tonda devam etmeye başlamıştı. "bana göre müzik konsantrasyonu arttırıyor. Yani sözlere odaklanmadığım sürece müzik dinlersem dikkatim başka şeylere dağılmaz, konsantre olurum. Müziğin sözlerine bile odaklanmayacağım kadar hem de. Öte yandan çok derin konularda düşünüyorsam- ki gözlerimiz önünde ölen birinin aslında ölmemiş olabileceği bu tanıma gayet uyuyor- müzik başımı ağrıtır ve duygusalsa karamsarlığa itip olumsuz etkileyebilir. Ben de böyle zamanlarda radyoyu tercih ederim. Çekmeyen, cızırtılı bir kanal açarım. Odaklanırsam düşüncelerime normalde sinir bozucu olan o ses sinirimi bozmaz. Sayı sormam kanal sırası için ya da müzik listemi karıştırırsam tekrara alacağım şarkı sırası içindi. Dediğim gibi saçma gelebilir ama totemim denilebilir buna. Totemler çoğunlukla saçma olur zaten."

"Neden 1'den 8'e kadar sayılardan seçmemi istedin peki?"
Ateş soruların böyle bir şeye bağlanmasını saçma bulmamış doğal bulmuştu. Konuyla alakasız sorular sorup onu çıldırtması daha saçmaydı. En azından böyle az da olsa mantıklı bir yanı olduğunu görmüş, Esila'nın deli olmadığını anladığı için sevinmişti.

"Çünkü 9'a kadar listede ilerleyecek bir sabra sahip değilim." dedi önemsiz bir şeyden bahseder bir havayla.
"Şimdi izin verirsen düşünmek istiyorum."
Ateş'in vereceği cevabı beklemeden bilgisayar kulaklığını telefonuna bağlayıp başından geçirip takmıştı. Radyodan söylediği gibi çekmeyen bir kanal açtı, gözlerini kapatarak düşüncelerin zihnini işgal etmesine izin verdi.

Beyninin içinde bir arı kovanı varmış gibi hissediyordu. Arıların vızıldaması gibi gelen ses telefondan gelen cızırtı sesi olsa da düşüncelerinin zihninde bir o yana bir bu yana uçuşurken çıkardığı ses olma düşüncesi onu daha çok düşünmeye teşvik ediyordu.

'En başından düşünecek olursam... Katil tüm öğretmenlere mesaj atmıyor, bunu başından beri merak ediyordum. Mesaj attığı ve hatta öldürdüğü öğretmenler/öğretmen yıllardır burada çalışan kısım. Keza mesaj almayanlar da aksine okulda öğretmenlik yapma süreleri daha kısa olan kısım. Yani bu eski yıllarda okulda meydana gelen bir olay olmalı savımı destekler. Her ne olduysa katil bundan etkilenmiş ve birini kaybetmiş olmalı. Kaybettikten sonra da psikoloğa gitmiş olması gerekir ve bunu muhtemel olarak sıcağı sıcağına yapmıştır. Sonra filmi izlemesiyle delirdi ve ilk cinayetini o zamanlar işledi. Tüm bu bulgular onu tehlikeli ve akli dengesi bozuk bir seri katil yapmaya yetiyor.'

'Peki, arkasında iz bırakmaması neden? Cinayet dosyalarına bakarsam aralarında benzerlik bulabilirim ve olayda görevli polis listelerine de bakabilirim. Cinayetlerdeki delilleri örtbas edebilecek polisleri. Eğer katil işlerini genellikle yandaşlarına yaptıran bir katilse ki bunu cinayetlerdeki farklılıklara bakarak anlayabilirim, cinayetlerden sonra polis merkezinde olan olaylarla yakınen ilgilenmiyordur. Eğer polis yandaşlarından haber alıyorsa da bizim psikolog olayını araştırdığımız halde hala kimliğimizi bilmediğini göz önünde bulundurursak şu yorumu yapabilirim. Polis yandaşları o vakada görev almayan biri. Çünkü vakada adımızın geçmiş olması gerek. En azından sonradan çıkartılsa da o yandaş kimse psikolog öldürüldükten bir hafta falan sonra oyuna dahil olmuş olmalı. Yoksa öncesinde bulunsaydı çoktan bizi deşifre ederdi. Bunun araştırılması gerek.'

'Kurbanlarını neye dayanarak seçtiği merak konusu. İlaveten ilk mesajında tayfayı açıkça tehdit etmesinin altında yatan neden ne olabilir? Okula olan düşmanlığına ek tayfaya ayrı bireysel bir düşmanlık beslediği gün gibi ortada. Yani geçen yıllarda her ne olduysa tayfadan biri biliyor olmalı.

Asıl meseleye gelecek olursak, uçurumdan atlayan kadın Serap Toprak, okulun çatısından atlayan Aslı ve odasının penceresinden atlayan Özgür. İyi de ilk ikisi gerçekten atlayıp ölürken Ateş'in teorisine göre Özgür yaşıyor. Bu Özgür'ü yandaşlar arasında özel yapıyor olabilir mi? En azından ilk iki yandaşa göre özel yapıyor. Katil Özgür'ün ölmesine neden izin vermedi? Bir de siyah gül ve not meselesi var tabi. Özgür'ün başından beri söylediği her şey yalansa Gökçe'yi sevmesinin de yalan olması olasılık dahilinde. Hatta kanıtları hesaba katarsak büyük bir olasılık bu. O zaman siyah gülü sevdiğini söylediği, asi diye tanımladığı kişi kim? Katil'in yandaşlarından biri olabilir mi?

Bir de Özgür'ün hiç boynundan çıkarmadığı söylenilen kuş kolyesi var tabi. Kolyenin olayı ne? Hiç çıkarmadığına göre manevi bir değeri olmalı. Tabi Şinigamiyle alakası olup olmadığını sabahtan sıraladığım soruların cevabı gibi bilemeyiz.

Katil'in maktüllerle nasıl buluştuğu da merak konusu. Sayısız soru, sayısız olasılık var ve bulgular yetersiz. Katil'in kim olduğunu bulacak olursam bile mantıklı bir sebebe dayandırmam gerek tutuklama kararı için. İş karmakarışık ve zor. Hoş bunun için bize verildi ya. Ne zaman yeni bir şey bulsam olay kazılıp duran bir çukur gibi daha da derinleşiyor. Daha karmaşık hale geliyor. Sonra benim çukura girip gizemleri araştırmam toprağı daha çok eşelememe sebep oluyor. Ben çukurun içindeyken o çukurun içi suyla doluyor sonra. Boğulacağımı iliklerime kadar hissediyorum ardından.

Su diz kapaklarıma kadar yükseldi bile. Boyumu aşması sonum olacak...'

Şinigami : Ölüm TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin