"Güneş'ti." dedi Ateş Esila'ya bakarak. Ve görüntü değişti birkez daha. Bu kez duvardaki yansımada Güneş vardı. Güneş'i görür görmez ağlamaya başladı Bulut. Sessizdi.
"Merhaba abi. Özledin değil mi beni? Özür dilerim beni özlemene sebep olduğum için. "
Güneş kameraya gülümsedi burukça.
"Bu gecenin sabahı olmayacak abi. Ya da bu sabah gördüğüm son sabah olacak. Güneş'in bugün gerçekten sönecek."Duraksadı kız. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi bir anda konuşmaya devam etti. " Bu kayıtta sana yüz yüze söyleyemeyeceğim şeyleri anlatacağım. Çünkü anlatmak zorundayım. Çünkü ben ölürsem bunları asla öğrenemeyeceksin."
"Bir gün sen okuldan döndüğünde annemiz beni dövüyordu. Hatırladın mı? Gerçi hep dövüyordu, nasıl hatırlayacaksın. Ama o gün farklıydı. O gün annemize ilk defa el kaldırmıştın. Bana böyle söylemiştin. Beni korumak için yapmıştın bunu. "
Bulut hatırlamıştı. Fakat o gün ne olmuştu. Güneş neden o günü anlatmaya karar vermişti öldüğü gün?
"Annemizin o gün beni 'uğursuz karanlığını götürdün oraya. Kendinle uğursuzluğunu götürdün.' dediğini duymuştun. Bana annemizin nereden bahsettiğini sormuştun. Ben de bilmediğimi söylemiştim. Biliyordum abi. Senin bilmediğin başka şeyler de biliyordum. Bu videoyu izlediğinde öğreneceğin bir şeyleri ben yıllar önce o gün öğrenmiştim. Sana bir sır vereyim mi abi? Ben seninle o gün tanıştım."
Bulut'un şaşkınlıktan gözleri açıldı yine. O gün yaşandığında Güneş yaklaşık 10 yaşında olmalıydı. Nasıl olur da o gün tanışmış olurlardı?
"Seni tanır tanımaz sevdim. Kafanı iyice karıştırdım değil mi? Biliyorsun abi. Ben yazmakta iyiyim. Anlatmakta değil. Özür dilerim bu yüzden de. O gün annem beni bir eve götürdü. Bir kadınla konuşacaktı. Kadının iki kızı vardı. Benim de kadının kızı olmamı istedi, beni satmaya çalıştı annemiz. Ama kadın kabul etmedi. Annemiz ısrar etti, kadın kabul etmedi. Sonra beni yolladı iki kızın yanına onlarla oyun oynadım. Biri beni biraz kıskandı ama küsüp odasına gitti. Keman çalmaya başladı. Ben de onu kıskandım abi. Çok güzel keman çalıyordu. Kızlardan biri beni çok sevdi ama diğeri beni pek sevmemiş gibiydi. Üzüldüm, abi. Çok üzüldüm. Sevilmemeye alışıktım ama o kızın beni sevmesini çok istemiştim. Abi. Sana bir sır daha vereyim mi? Bahsettiğim bu kız ben değildim. Bunları yaşayan o kız ben değildim. 10 yaşına kadar abilik yaptığın o kız ben değildim. Bulut'un Güneş'i ben değildim. "
Bulut şaşkınca ekrana baktı. Esila ve Ecrin de öyle. Güneş Güneş olmadığını söylüyordu.
"Ben o evdeki iki kızdan biriydim. Bir gün evimize bir kadın geldi. Yanında bana benzeyen bir kız çocuğu vardı. Annem kadınla tartıştı. Kadın annemi ikna etmeye çalıştı. O kızın kardeşimiz olmasını istiyordu. Sonra biz o kızla oynamaya başladık bahçede çünkü bizi odadan kovmuştu annem. Kız bana ikiz kardeşimden daha çok benziyordu. O yüzden onu çok sevdim ve ikiz kardeşimle olmadığım kadar yakın hissettim onu kendime. İkizim de hissetti bunu, kıskandı beni ve yanımızdan ayrıldı. Sonra ben o kızla oynamaya başladım. Oynadık ve konuştuk da. Hayatlarımızı birbirimize anlattık. Kızın adı Güneş'ti abi. Kardeşin Güneş."
Bulut, Esila'ya baktı. İkisi de ağladı çünkü anladılar.
"Bana her gün dayak yediğini anlattı. Evdeki gürültüyü, kavgaları. Bana seni anlattı, abi. Evde yaşadıklarını. Delirmiş annesini. Korktuğunu. Ben ona ismime rağmen karanlıktan korktuğumu söyledim. O da bana ismine rağmen ışıklardan korktuğunu. Işık'lardan korkuyordu o karanlıktan değil. Çünkü o evde ne oluyorsa ışıklar açıkken oluyordu. Böyle söylemişti. Abimi seviyorum ama keşke benim hayatım seninki gibi olsaydı dedi. Seninki gibi bir kardeşim olsaydı. Aslında senin gibi. Ben de ona keşke benim kardeşim olsaydın o hayatı yaşamak zorunda kalmazdın dedim. Bana bizim aslında üçüz olduğumuzu söyledi. Annesinin ona bizim doğumda öldüğümüzü söylediğini. Ama o gün öğrenmiştik. Annesi yani annemiz bizi satmıştı. Üçüz kardeşten ikisini. Çocuğu olmayan bir aileye satmıştı, şimdi üçüncüsünü de satmak istiyordu. Neden şimdi diye sordum kıza? Neden önceden seni de satmadı diye sordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şinigami : Ölüm Tanrısı
Mystère / Thriller' Herkes, herkese ihanet edebilir. ' Ölümün kucakladığı çocuklar büyüttüm avuç içlerimde. Hepsi kanımdı, hepsi bendi. Kızıldandı bedenleri, siyahın karasına bulanmışlardı. Ölü doğan çocuklardı onlar. İçime gömdüm fakat ben öldüm. Ölümüm gebe bırak...