24. Bölüm: Siyah Kelebek

46 11 0
                                    

Bana siyah kelebek diyorsun ya sen, bu siyah kelebek sonunu kanatlarının kanıyla yazacak!

"Bana ne yaptın?" Sesini kendisi bile zor duyuyordu. Kimsenin duymasını da beklemiyordu zaten. Esila ve Ecrin alışıktı gazlara maruz kalmaya ancak diğerlerinin alışık olduğunu sanmıyordu. Başının zonklamasıyla yüzünü buruşturdu. Ankara ayazında bir gece dışarda kalmış gibiydi. Her yeri uyuşmuş, ağrıyordu. O alışık olduğu halde bu hale düşmüşse kim bilir diğerleri ne haldeydi.

Ayağa kalktığında dengesini sağlayamayıp tekrar düştü. Bir kaç kez kalktığında yine düşmüş ancak vazgeçmemiş tekrar tekrar kalkmaya çalışmıştı.
"Burada her adımda düşen fakat inatla yürüyen sakat bir köpek gibi hayatıma devam ediyor oluşumun altını çiz. Kanatları birbirine yapışmış bir kelebek gibi yalpaladığımın da. Çünkü sözlerim asılı kalmasın havada. Ben de senin üstünü çizeceğim, Şinigami bozuntusu!"
Ancak bu kez fısıltıyla söylediklerini katil bile duymamıştı. Tekrar tekrar düştüğü yerden kalkmayı denedi.

Başardığındaysa telefonu komodinin üzerinde titremiş, güçlükle oraya doğru yürüyerek telefonunu eline almıştı. Telefonu titreşimde olduğu için şükretmişti. Başı öyle ağrıyordu ki bildirim sesinin zihninde yankılanmasına katlanamazdı.

Şinigami: Beni araştırmaktan vazgeç, yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim.

"Seni bu kadar sinirlendirdiğime göre doğru yoldayım Şinigami bozuntusu!" diye bağırdı boşluğa doğru. Aldığı cevap ise hiç hoşuna gitmemişti. Tüm okulu kaplayan tiz bir sinyal sesi. Şinigami okulun ses sistemine bağlanmış olmalıydı. Teknolojiyi bu kadar iyi kullanması Esila'yı sinir ediyordu. Elleriyle kulaklarını kapatıp dizleri üzerine çöktü. Şinigami de kıza ve beraberinde tüm okula işkence çektirmeyi bırakmış bir diğer mesajını atmıştı.

Şinigami: Bu arada güzel çıktın fotoğrafta. Sen de bir bak istersen. Sonra aşağı iner görürsün ölü kelebekleri küçük kelebek.

Hangi fotoğraftan bahsettiğini anlamamış olası fotoğrafın ne olduğunu anladığında ise hemen telefonun galerisine girmişti. Fotoğraf uyur gibi göründüğü bir fotoğraftı. Altında dün gecenin tarihi vardı. Diğer fotoğrafa baktığında ise sinirle telefonu yatağa fırlattı. Ecrin'in de uyurken çekilmiş fotoğrafı vardı. Sinirle soludu ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ona bir şey yaptıysa katili bir gün bile yaşatmazdı. Ancak sesli bir şekilde dile getirmedi bunu. Katil'e zaafını göstermeye hiç niyeti yoktu.

Soğuk kanlılıkla konuştu yine. "Şinigami iyi dinle beni. Kelebek etkisini duydun, değil mi? Bir kelebek doğru yerde, doğru zamanda kanatlarını çırparsa... Binlerce kilometre ötede bir kasırgaya neden olabilir. Bize kelebek diyorsun ya sen? Bir kelebek bir kasırgaya neden oluyorsa yüzlercesi sana neler yapar düşünebiliyor musun? Diğerlerini boşver bana kelebek diyorsun ya sen. Kelebek diyip geçme. Bu Siyah Kelebek senin sonun olacak. Kendi kozasına tıkacak seni, karanlığım deme kendine, kendi karanlığında boğacak seni. Ölüm bellemişsin ya kendini. Unut bildiğin her şeyi, kendini ölümsüz bellediğini bile. Bir günlük ömrü olan bu kelebek, o bir günde ölmeden öldürecek seni. Bizim ömrümüz bir günlük, kaybedecek bir şeyimiz yok. Ama senin kaybedecek çok şeyin var Şinigami. Eğer seni bulursak ölümsüzlüğün gidecek en başta, tüm zamanların gidecek, tüm o saliselerin. Özgürlüğün alınacak elinden ve gökyüzü de. Dediğim gibi bizim kaybedecek bir şeyimiz yok, bir kanatlarımız var onu da çoktan kırdın zaten. Ama senin kaybedecek çok şeyin var. Hafife alma beni. Sonunu kanatlarımın kanıyla yazacağım. "

Şinigami: Avcumun içindesin siyah kelebek ve kanatlarını koparmadım hala. Islanmaktan korkmuyorsun belki ona tamam. Ancak zaten ölmüş gibi davranmayı kesmelisin, hayattasın hala. Ve bu çok uzun sürmeyecek böyle devam edersen. Dediğim gibi avcumdasın. Birazcık kapatırsam öleceksin, diğerleri gibi...

Şinigami : Ölüm TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin