Şiirlerim yetmedi. Ben de intihar mektupları yazdım...
"Karanlık. Kasvetli ve boğucu bir karanlık bu. Gece gibi sonsuz karanlık. Beni içine hapseden bir karanlık. Kurtulamıyorum, hoş kurtulmak istemiyorum da çoğu zaman.
Çünkü karanlık kapatır tüm kusurları. Çünkü karanlıktayken kimse görmez seni. Görmez kusurlarını. Ağlasan fark etmez kimse, görünmez gözyaşların. Yağmur yağarken ağlamaya eş değer bu. Karanlık gecedir ve gece, örter her şeyin üzerini.
Ben karanlıktan korkan bir kızdım. Geceye mahsur kaldım. Karanlığa mahkum bırakıldım. Görünmez olup çıktım bu yüzden de. Karanlık hapsetti beni içine. Kayboldum kendi içimde. Evet ben o güler yüzlü olarak bildiğiniz kişi. Yok oldum karanlıklar ardında. Kaybettim gün ışığını. Güneşime hasret kaldım. Yıldızları toplayamaz oldum, ayı kaybettim.
Herkese sağır kaldım ben. Bir onu duyardı bu iki kulağım. O da sustu, hiç konuşmadı bana. Hep sustu, hep sustum. Sessizlik sağır etti beni. Bir umut karanlıkta kaldım. Çünkü sessiz çığlıklarım, kulaklarımı sağır eden o sessiz çığlıklarım karanlıkta duyulur sandım. Kural değil miydi bu? Eğer gözlerin iyi görmüyorsa kulakların hep iyi duyardı. Öyle olması gerekirdi. Karanlığımda beni göremeyen sizler duymalıydınız yakarışlarımı, canımı yakan hıçkırıklarımı. Ancak duymadınız. Gönlünüz sağırdı.
Bu bir intihar mektubu değil belki. Beni sizler öldürdünüz. Sizler öldürdünüz. Katilsiniz. Evet sizler katilsiniz. Yine de üzmek istemem sizi. "İçim ölüydü zaten benim. Sadece gözlerimi kapatacağım." denilen yerdeyim şimdi. Seviyorum bazılarınızı hala ve her şeye rağmen. Unutulacağımı biliyorum. Zihinlerde yitik bir anı olarak bile kalmayacağımı da. Olsun buna da razıyım artık. Bu da kabulüm.
Hayattayken hep yalnız kaldım, hep karanlıkta bırakıldım. Kimse kucak açmadı bana. Tanrı'm sana geliyorum. Sen kucak açar mısın peki bana? Ben konuşurken dinlemezdi beni kimse. Sen dinler misin beni sonsuza dek?
Bakın tekrar ediyorum intihar değil bu. Bir gülüş tanıdım benim intiharım oydu. Şimdi sarılacak kimsem kalmadığından gidiyorum bu dünyadan. Tanrım kollarına geliyorum, biliyorsun sarılacak kimsem kalmadı.
Ölülere dirilerden daha çok sevgi gösterilirmiş, öyle duydum. Musalla taşımı benden daha çok sevmeyin siz olur mu? Ancak eğer vicdan azabı çekerseniz de mezarıma çiçekler bırakın. Yaşarken hiç çiçek almamıştım. Neyse. Ben sonsuz bir uykuya dalıyorum. Herkese iyi geceler, sana zaten demişlerdir. "
Şinigami, mektubu zarfına geri koydu usulca. Sonra da her zaman ki yerine tam kalbinin üzerindeki cebe yerleştirdi. Her kıyafetinde vardı bu cepten. Sırf mektup için hepsine diktirmişti. Yalnız hissetmemesi için terk etmemişti intihar mektubunu da. Zihninde yitik bir anı olarak kalmasına da izin vermemişti. O hiç unutmamış, bu yüzden hiç hatırlaması da gerekmemişti. Ancak unutan herkese birer birer hatırlatacaktı. Bir daha da asla unutturmayacaktı. Unutmayacaktı, unutturmayacaktı. İçi boş bir mezara sözü vardı.
Gözyaşlarını sildi. Gökyüzüne baktı. Ve belki milyonuncu kez and içti. İntikamını alacaktı. Mantığı kimse görmeden kalkmasını emretse de kalbi umursamamasını söyleyip duruyordu. Katiller de ağlardı. Belki de o bir istisnaydı. Bilmese de bunu aslında her nefeste can veren bir maktul olduğunun da farkındaydı. Katil olamazdı o. Ölülerden katil olmazdı. Yine geceye sığındı. Karanlığa hapsetti kendini, kendi karanlığına. Onun gibi. Mektubun sahibi gibi...
Çıkmaz bir sokağa girdiğini hiç bu kadar derinden hissetmemişti Esila. Katili bulması için daha kaç canın alınması gerekliydi?
Araştırmasına adam akıllı başlamalıydı artık. Başlamak zorundaydı. Bir okulun gözleri önünde öldürülmesine izin vermeyecekti. 423 kişi. Tamı tamına 423 kişi. Bu bir katliam olurdu. Ancak bu ölümler de bir katliamın habercisi değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şinigami : Ölüm Tanrısı
Mystery / Thriller' Herkes, herkese ihanet edebilir. ' Ölümün kucakladığı çocuklar büyüttüm avuç içlerimde. Hepsi kanımdı, hepsi bendi. Kızıldandı bedenleri, siyahın karasına bulanmışlardı. Ölü doğan çocuklardı onlar. İçime gömdüm fakat ben öldüm. Ölümüm gebe bırak...