İyi okumalar.✨
Medyada Emre🌸
Can'ın Ağzından
"Ne olmuş?"
"Bu çocuğun ne işi var burada?"
"İçmiş mi acaba?"
Kulağıma dolan yabancı seslerle zorlukla gözlerimi aralayıp etrafa baktım. Birkaç kişi başıma toplanmış bana bakıyordu. Gözlerimi açmamla geri çekildiler.
Yavaşça yerimden doğrulup etrafa daha dikkatli baktım. Dün yaşananlar bir bir aklıma gelince hızla yerimden kalktım.
"Ece? O nerede?"dedim karşımdaki insanlara bakarak.
"Ece kim evladım?"dedi yaşlı bir adam.
"Saat kaç?"dedim sorusunu es geçerek.
"Sekiz."dedi aynı adam.
Hızla cebimden telefonumu çıkartıp Ece'yi aradım. Ulaşılamıyordu. Allah kahretsin. Ya ona bir şey olmuşsa? Yiğit ona zarar verirse? Ona bir şey olma ihtimali nefesimi kesiyordu ve ben nefes almakta zorluk çekiyordum.
"Oğlum sen iyi misin?"dedi yaşlı bir kadın.
"B-ben iyi değilim."dedim kafamı iki yana sallayarak.
"O gitti."dedim fısıldayarak. Onlara aldırış etmeden koşmaya başladım. Arkamdan seslendiler ama ben koşmaya devam ettim. Onu bulmam lazım. Ona söz verdim ben. Seni koruyacağım ben dedim. Ara sokaktan çıkınca kendime küfür ettim. Ben sebep oldum her şeye. Ben bu lanet sokaktan gidelim dedim. O da bana güvenip beni dinledi. Emre, onu aramalıyım. Yerimde durup elimdeki telefondan Emr'nin numarasını buldum. Onu arayıp beklemeye başladım. Bekledikçe kalbim sıkışıyordu. Sanki görünmez bir el kalbimi sıkıyordu.
"Efendim?"diyerek telefonu açtı.
"Emre o gitti, götürdü onu."dedim.
"Kim gitti? Ne diyorsun lan sen?"
"Ece gitti. Allah kahretsin Yiğit götürdü onu."dedim bağırarak.
"Ne?"
"Emre ben Anıl'in evine gidiyorum. Oraya gelin."dedim ve telefonu kapattım.
Dolunay'ın Ağzından
"Dolunay?"diye seslendi Anıl. Ayakkabılarımı giyip kafamı kaldırdım. Anıl üstüne bir şey giymemiş bir şekilde merdivenlerden iniyordu. Sakin ol Dolunay, kaslarına bakma.
"Beyaz gömleğim nerede?"
Anıl'ın sesiyle kafamı iki yana sallayarak kendime geldim.
"Hangi beyaz gömleğin?"dedim anlamayarak.
"Geçenlerde aldık ya birlikte."dedi.
"Ha o mu? Şey ya hani sen dün bana bir kuzeninden bahsediyordun ya hani böyle çok seviyorsun çok sevimli diyordun. Ben de sana sinirlendim ve onu renklilerle makineye attım. Rengi biraz mor oldu. İstiyorsan getireyim giy."dedim gülerek.
"Dolunay kuzenim üç yaşında."dedi kaşlarını çatarak.
"Olsun sonuçta kız."dedim ben de kaşlarımı çatarak. Göz devirip arkasına döndü ve merdivenlerden çıkmaya başladı.
Acaba kötü mü ettim? Bence pembe kıyafetlerimle makineye atmalıydım, daha güzel olurdu. Arkasına dönmeden konuştu.
"Bana beyaz bir gömlek borçlusun."
Güldüm. Alırız canım.
Kapının alacaklı gibi çalmasıyla kaşlarımı çattım. Kim ki bu? Zaten kapının yanındaydım. Kapıyı açıp gelen kişiye baktım. Can'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)
Ficção AdolescenteAhenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşünse de bu düşüncesini, "İyi ki bu koleje düşmüşüm." diye değiştiren birileriyle tanışır. Yeni okuluna, yeni arkadaşlarına, yeni düzenine karşı...