Bölüm 43

17K 1.1K 103
                                    

*iyi okumalar


Fısıltılar,

Küçümseyen bakışlar,

Uzaklaşmalar...

Bunların hiç biri yoktu. Her şey normal gibi gözüküyordu. Herkes sadece eskiden olduğu kadar mesafeliydi. Kimseden de eşcinsel kelimesini duymamıştım. Demek ki Sima sürtüğü  daha elindeki kozu oynamamıştı.

Park alanına gidip Aksay'ın gelmesini bekledim. Eğer dedikodu yayılmışsa direk sınıfa giderim diye düşünmüştüm. Tabi şu an ki durumda sorun yok gibiydi. Aksay'a mesajla beklediğimi yazdım. 10 dakikaya kadar geleceğini söyleyince her zamanki park ettiği yere gidip telefonla oynamaya başladım.  Bir kaç dakika geçmişti ki, alanda yankılanan sesle başımı kaldırdım. Siyah bir araba okulda olması gereken hız sınırını aşmış ve tam önümde durmuştu. Gözüm içeriyi tararken arka kapıdan Aksay  inip, sarılarak "Günaydın." dedi.  Ona karşılık verirken aynı anda ön kapıya baktım.

Bu her zamanki araba değildi. Tahmin ettiğim gibi önden de Aysan abla inmişti. Ona da "Günaydın" dedim.

Sabah sabah bu kadının enerjisi hiç iyi gelmemişti. 

Baş selamıyla karşılık verirken "Dersiniz kaçta başlıyor?" deyip arabayı kilitledi.

"9"

Saatine bakıp kafasını salladı. Bakışlarını Aksay'a çevirip "Konuştuğumuz gibi, okulu ekmek ya da kavga yok." dedi.

Sonra otoriter bir şekilde "3 dakika kalmış hadi sınıfa." deyip kafasıyla önümüzü işaret etti.

Aksay ona el sallarken bende aynısını yapıp okula ilerledim. Yeterince uzaklaştıktan sonra "Annen niye geldi?" deyip çaktırmadan arkaya baktım.

Oda okula doğru geliyordu.

"Bilmiyorum." omuz silkince ona 'emin misin' bakışı attım.

"Gerçekten bilmiyorum. Bana söylemedi."

Merak duygusuna bizzat şahit olmasam hiç merak etmedin mi diye sorardım. Belli ki sormuş ama cevap alamamıştı. 

"Annen çok otoriter." dedim.

Ailesi hakkında henüz tam bir konuşma yapamamıştık. Okula girerken "öyle" dedi. Hangisi gerçek annesi merak etsemde bunu okulda sormamaya karar verdim. Malum her yerde dedikoducu akbabalar vardı. Olay kokusu alıp buraya damlasınlar istemezdim.

Sınıfa girdiğimizde bir kaç adım atmamızla herkes konuşmaya başlamıştı. Artan fısıltılar, küçümseyen  bakışlar beni yerime mıhlarken Aksay'da benimle birlikte durmuştu.

Sima dikleşirken "oooo sevgililer teşrif etmiş." dediğinde ise her şey yavaş yavaş anlam kazanmıştı.

Demek ki benim okula gelmemi beklemişti orosbu.

Sınıftakilerin iğrenen ve bazılarının çekinen bakışları ise bunu doğruluyordu. Aksay'ın gerilmesini izledim. Olayı bilmediği için bunun basit bir laf sokma olduğunu sanıyor olmalıydı.

"Ne o sesiniz çıkmıyor?" dediğinde Aksay "Seninle laf dalaşına girmeye gerek duymuyorum yer cücesi" deyip önden saçını geriye atarak sıraya ilerlemeye çalıştı. Tabi bu Sima tarafından engellenmişti.

"Sen kime yer cücesi diyorsun?" diyen kızla olaya müdahale etmem gerektiğini anladım. Aksay'ı tutan elini itip aralarına girdim.

Ona tepeden bakarken "Belli değil mi?" dedim.

Bakışları bana odaklanmıştı. Ortamdaki gerginliği hissedebiliyordum. Alaylı bir ifade alan suratı "hah" dedi. "Bakın sevgilisini nasılda koruyor"

Gerilen bedenim Aksay'ın "ne sevgilisi, kafanda bir şey mi var?" demesiyle iyice kasıldı.

Her şey buraya kadardı.

Sima "Sevgili değil misiniz?" dediğinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Ağzına sıçacaktım bu kızın. Bu sefer okuldan atılmak da sikimde değildi.

"Kes sesini." deyip tısladım.

Onun eğlenen ifadesini dağıtmak istiyordum.

"Tam birbirinizi bulmuşsunuz yalnız. Bir lezbiyen ve sürtük. Sevgilimden yüz alamadıktan sonra erkeklerden ümidini mi kestin Aksay?"

Gülmeye devam ederken daha fazla kendimi tutamadım.  Anneme verdiğim söz, kavga etmeyeceğime dair her bir lafı aklımdan çıkarırken karşımdaki kızın saçından tutup kafasını eğdim. Sınıftan bir kaç kişinin çığlığıyla birlikte bacağımı burnuna geçirdim. Biri beni çekme çalışırken onu da itip tekrar Sima'ya yöneldim. Acıyla burnunu tutarken bile bana laf atma devam etmesi iyice beni zorlamıştı.

"Bittin sen!" diye tehdit ederken önümüze geçen insanların arkasına saklanmaya çalışıyordu. Herkesten kurtulup tekrar saçını tuttuğumda çığlık atıp "Bırak!" diye bağırdı.

Onu geriye iterken suratına yumruğumu geçirdim. Arkasındaki sıranın üstüne düşmüştü. O anda sertçe geriye çekilmem ile derin bir nefes aldım. Sakinleşemiyordum. Üstüne eğilip ona vurmaya devam ederken tekmeleriyle bana karşılık vermeye çalışıyordu. Etrafımdak hareketliliği hissediyordum. Biri beni çektiğinde onu da ittim. Tekrar Sima'nin üzerine gidecekken duyduğum ağlama beni kendine getirdi.

Aksay "Dur lütfen" diye ağlayıp önüme geçmişti. 

Kızarmış gözleri beni haraketsiz bırakırken lanet ettim. Onu bu halde görmek istemiyordum. Hareketlerim onu korkutmuş olmalıydı. Sınıftaki diğer kızlarda bizden uzaklaşmış ve sadece bir kaç erkek olaya müdahale etmişti.

O ağlamaya devam ederken ne yapacağımı bilemedim. Elimi yüzüne uzattığımda bir adım geriye gitmesi ise beni bitirmişti.

Tahmin ettiğimden çok daha fazla korkmuştu. Onun ne kadar narin olduğunu unutmuştum. Sınıftan bazıları Sima'nın yanına gidip ona destek olurken bakışlarımı Aksay'dan çekemedim. Oda o tarafa dönmüş ve bir kez daha hıçkırmıştı.

Tekrar ve tekrar lanet olsun.

O an Sima'nın hala beni tehdit etmesi, sınıftakilerin bakışları, hepsi boştu. Beni en çok yıpratan şey önümdeki bedendi. Mahvolmuştu, mahvolmuştum.

Sesler yükselirken sanki girdiğim transtan uyandım. Etrafımdaki her şey daha da netlik kazanmıştı. Bana laf atanları iyice duymaya başlamıştım. Önümdeki beden kafasını iki yana sallayıp birden kapıya ilerlerken onu durdurmak istedim. Ama onun gittiği yeri görünce elimi indirmek zorunda kaldım.

Müdürün şok olmuş ifadesi, sınıfa giren bir kaç hoca. Çığlıklar ve kapıda duran Aksay'ın annesiyle olayın büyüklüğünü anlamıştım.

"Ne oldu burada?" diye soran Aysan abla'ya Aksay sarılırken müdür bir adım öne çıkıp adımı seslendi.

"Sınırı aştın sen! Hemen odama geliyorsun!"

Ve her şey bitmişti işte.


İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin