Bölüm 46

16.5K 1.1K 41
                                    

*bugünün son bölümünü de atalım. İyi okumalar :)

Gözlerimi telefon sesiyle açtığımda yanımdan gelen homurdanmayla sağa baktım. Burak telefonu açmış ve yatakta dikleşmişti.

Dün gece kafayı çekip, burda uyuya kalmış olmalıydım. Vücudumdaki aşırı terleme ve yorgunluk tripten çıkıp düşüşe geçtiğimi gösteriyordu.

Burak konuşmasını bitirdiğinde bana bakıp baş selamı verdi

"Günaydın."

Homurdanıp yerimden kalktım.

"Yatağını işgal ettim kusura bakma." sorun yok der gibi kafasını salladı.

"Terlemen bittiğinde duşa girersin ben dükkanı açıyorum."

Dükkan dediği şey arabanın önündeki küçük yerdi. "Tamam." dediğimde arabadan çıkmıştı. Bende kendimi yatağa attim. Telefonumu açmak istemiyordum. Annem okuldaki olayı öğrenip bir çok kez aramış olmalıydı. Tabi Yaren'de. Şu an bu iğrenç yatak benim olabileceğim en iyi yerdi.

Saatler boyunca o yataktan tuvalet dışında çıkmamıştım. Burak arada bir bana gelip bakmış ama sesini çıkarmamıştı. Ona olanları kafam buğuluyken anlattığıma emindim. O yüzden bana karışmadığını düşünüyordum. Acınası halde gibi gözüküyor olmalıydım.

Arabanın camından ona baktım. Hot dog isteyenlere hot dog, uyuşturucu isteyenlerede el altından mal veriyordu.

Polis burayı bilse bile uğramıyordu. Satıcılar, vergi gibi polise belli bir rüşvet öderdi. Bu işleri biliyordum, nede olsa daha önce satmıştım. Burak birine bağlı olmadan, kendi malını getirip satardı. Bu camiada belkide güvenebileceğim tek o vardı. O yüzden aklıma ilk burası gelmişti.

İşini bitirip içeri girdiğinde "Hala düşüşte misin, atamadın mı daha?" dedi.

Kullandıktan sonra bir gün boyunca hep bu halde oluyordun. 'düşüş' denilen bu sey tripten çıktıktan sonra vücudun aşırı yorgun olması, halsizlik, açlık ve dudak kuruluğu veriyordu. Madde kullanmanın en kötü yanı buydu. Alıştıkça da bunu daha fazla hissetmeye başlıyordun. Sonradan bu hissi yaşamamak için dozu arttırıp bağımlılık derecesine geliyordun.  Kendini bataklığa atarsan iyice dibe batardın.

"Attım sanırım." dediğimde dolaptan bir havlu çıkarıp bana verdi. "Duşa gir, benim kısa bir işim var. Malların yerlerini biliyorsun, müşteri gelirse ilgilenirsin." deyip göz kırptı.

"Görüşürüz"

Burak'ın bana tezgahını emanet edecek kadar güvenmesi her ne kadar saçma olsada kabul ettim. Aklıma verdiğim söz geldi. Yaren'e bir daha mal satmayacağımı söylemiştim. Tabi bu bir seferlik bir şeydi.

Hem ortada söz mü kalmıştı.

"Görüşürüz."

Burak gittikten sonra duşa girdim. Somsoğuk su vücuduma temas ederken bu beni rahatlatmıştı.

Çıktıktan sonra dükkanın önüne geçtim. Yapacak bir şeyim yoktu. Gelenlerin tipinden ne istediği belli olduğundan 'hot dog' ve 'hap' ayrımı yapabiliyordum. Kok ise pek tercih edilmiyordu.

Pahalı maldı sonuçta.

1 saat boyunca tezgahtan kalkmadım. Burak geldiğinde ise yavaşça yerimden doğruldum.

"Sorun oldu mu?"

"Hayır."

Ceketini arkaya gidip bıraktıktan sonra tekrar yanıma geldi.

"Ben gidiyorum. Paraları kutuya koydum."  dediğimde "Tamam, sağol." dedi.

Çantamı alırken o da kazancına bakıyordu. Tekrar bana dönünce "Sen almadın değil mi?" diye tek kaşını kaldırıp sordu. İma ettiği şey ondan çalıp çalmamam değildi tabi ki. Dün ona sadece bir kez kullanacağım dediğimi hayal meyal hatırlıyordum.

"Almadım."

"Güzel. Bu arada seninki geri dönmüş?"

Dertler, dertler ve dertler. Bitmek yerine çoğalıyorlardı.

"Sen nereden biliyorsun?"

"Eski müşterileri döndü hemen. Ben de müşteri kaybettim. Pazarda açık büyük." dediğinde kafamı salladım.

"Sana bulaştı mı?" diye sorunca omuz silktim.

Bir o kalmıştı. O da yakında gelip bulaşırdı. Alışıktım zaten bulaşılmaya.

"Şimdilik hayır. Yaren'de bir şeyler diyordu ilgilenmekle ilgili, bakalım." dediğimde 'tamam' anlamında kafasını salladı.

Giderken tekrar uğramamı söylemişti. İkimizde bunun olmayacağını biliyorduk. Burak'ı severdim ama gelip görecek kadar ya da özleyecek kadar değil. O da aynı şekildeydi.

Kafam biraz daha yerine gelirken dün söylediklerini hatırladım.

'Ona zarar veren sen değilmişsin, çevresiymiş. Seni günah keçisi yapmasınlar. Git konuş' diye bir tavsiye vermişti.

Her ne kadar gereksiz bir herif olsa da bu tavsiyesini dinleyecektim. Yoksa buraya bir kez daha gelmeme engel olamazdım.

Aksay'ı seviyordum, onunla yüzleşmem lazımdı.

Onsuz yapabileceğimi sanmıyordum.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin