"Bak Burçak, eğer bu lisede de sorun yaşarsan seni sanayiye veririm!" diye tehdit eden anneme baktım.
"Ama ben kızım." dediğimde bunu umursamamıştı.
Bende umursamadım. Sanayi benim için sorun olmazdı. Meslek lisesi geçmişim bile vardı. Belki de bunu bir ara düşünmeliydim.
Annem "Babanın arkadaşı yardımcı olmasa bu senen boşa gidiyordu. O yüzden bir okul değişikliği daha istemiyorum." dediğinde kafamı salladım.
Bu konuşmayı her gittiğim lisede yapıyorduk ve sonuç aynı oluyordu. Sorun bende değildi. İnsanlarla anlaşamamam, insanların sorunuydu.
Az önceki tehditlerini unutmuş gibi "Seni sevdiğimi biliyorsun." dediğinde göz devirdim.
Arabadan inerken "Atılmamaya çalışırım." diye homurdandım.
Annemin içeriden umursamazlığım yüzünden küfürleri dizdiğini bilsem bile geri bakmadım. Okula ilerlerken bir yandan da bahçeyi inceliyordum. Bahçede ki uyunacak alanlar önemliydi. Kendime bir kaç yer belirledikten sonra içeri girdim. Sınıfımı çoktan öğrenmiştim ve yapmam gereken tek şey 3.kata çıkıp derse girmekti. Diğer zili beklemeye karar verdim. Ne kadar geç o kadar iyiydi benim için.
Katları bitirdikten sonra 'E' yazan dersliğin kapısına yaslandım. İçerİden gelen gürültüler yüzünden yeni sınıfımı şimdiden sevmemiştim. Aslında bu okulu da sevmemiştim. Erkeklerle dolu bir meslek lisesinde okumuştum, berbattı. Denizcilik lisesinde saçma sapan bir yıl geçirmiştim, o da berbattı. En sonunda annemin 'bu son' diye götürdüğü kız lisesine kaydolmuştum, o en berbat olanıydı. Şimdi ise kolejli züppelerin olduğu bu yere gelmiştim ve bununda berbat olacağına emindim.
Babamın arkadaşının hatrı olduğu için bana tolerans gösterebilirlerdi belki, tabi bunun bile bir sınırı vardı. Benim de sınırlarım vardı. Kavga etmeden duramamak gibi. Küçük olaylara bile büyük tepkiler verebiliyordum. Bu elimde olmuyordu. En sonunda dayanamayıp birilerini patakladığımda ise her şey yeniden başlıyordu.
İlk lisem denizcilikti ve orada ki hocalardan nefret etmiştim. Öğrencilere asker muamelesi yapıyorlardı ve 14 yaşında olduğum için buna dayanamamıştım. Oradan kaydımı aldırıp başka bir meslek lisesine yazıldığımda ise erkeklerden soğumuştum. Çok fazla yılışık vardı ve her gün başka biriyle uğraşıyordum. En sonunda onlara da dayanamayıp birini patakladıktan sonra kız lisesine düşmüştüm. Orası ise en fenasıydı. Bir lezbiyenseniz ilk başta cennet gibi geliyordu. Sonradan ise işler sarpa sarıyordu. Üst sınıftan bir kızla işi pişirirken yakalanmıştım ve okuldan atmak istemişlerdi. Tabi sonra okulun neredeyse yarısının ismini verip onları da atın o zaman dediğimde sadece kayıt belgemi geri verdiler. Eğitim hayatından uzaklaştıramamışlardı anlayacağınız. Şimdi düşünüyordum da keşke uzaklaştırsalardı. Hem o zaman, bu saçma koleje gelmek zorunda kalmazdım.
Şöyle bir şey vardı ki okuldan nefret ettiğim kadar zengin ahmaklardan da nefret ediyordum.
Burada fazla barınamazdım bana kalırsa.
Sınıfın kapısının açılmasıyla içeriden çıkan minik kıza baktım. En azından sınıfımın kızları güzeldi. Gözleri beni bulunca bir kaç saniye oyalansa da sonra bir şey demeden geçip gitmişti. Zilin çalmasıyla arkasından çıkan tüm sınıfta 'hocam' diye peşine takılırken şaşırmıştım. O minik şey hoca mıydı yani? Bir kaç saniye arkasından bakıp sonra sınıfa girdim. Az önce yarısı boşaldığı için az kişi kalmıştı. Pek dikkat çekmemiştim, bu iyiydi.
İçeride göz gezdirirken sarışın bir çakmanın elindeki çantayla hava attığını görüp göz devirdim. İşte bundan hoşlanmıyordum. Bir avuç embesil ile aynı sınıftaydım. Beyinleri cüzdanlarıydı.
"Bu henüz piyasaya sürülmedi bile. Annem defile sonrası çıkan ilk satışlardan almış."
Duyma. Duyma. Duyma. Çanta olmayan herhangi bir yer ararken az önce gösterdiği çantayı yanına koyan kıza kaydı gözlerim. Teorik olarak çanta olsa da boştu sanırım.
"Hey" dedim dikkat çekmek için.
Yüzü makyajla kamufle olmuş kız bana döndüğünde "yanın boş mu?" deyip önünde dikildim.
Gözleriyle iyice beni süzerken bundan hoşlanmamıştım. Yüzünü buruştururken "Sana dolu." deyince de istemsizce tek kaşım kalktı.
Bakın daha ilk saniyeden kavga edebileceğim bir konu olmuştu bile. Harika.
Arkasını dönüp kızlarla kıkırdarken, kendi kendime '
şimdi olmaz' deyip sakinleşmeye çalıştım. Sonra ağzına ederdim. Tekrar etrafı tararken her sırada çanta olduğunu görüp oflayarak tekrar kıza döndüm.Yandan beni süzdüğünü görünce boğazımı temizledim. "Başka yer yok. Kay yana."
Kız bir kaç saniye yüzüme bakıp omuz silkince ikinci kez homurdandım.
"Kendine başka yer bul. Senin gibi bir varoşla oturmam."
Peki, okulun ilk günü eşortman ve basit bir tişört ile gelmiş olabilirdim ama bu onu ilgilendirmezdi. Dediği kelimeden de hoşlanmamıştım üstelik.
Ellerimi masaya koyup ona doğru eğildiğimde beklemediği için bir an şaşıran bedene baktım. Sabrım dolmak üzereydi.
"Ya yana kay yada o define sonrası satıştan aldığın çanta çöpü boylasın. Hangisi?"
Kız bir kaç saniye inanamayarak baksa da sonra çantasını kucağına çekip sarılırken yana kaydı. Bir yandan da bana sinirle bakıyordu. Umursamadım.
Kızlar olay sonrası etrafıma dolanırken uzattıkları ellerini umursamadan kulaklığımı taktım.
Bu Burçak dilinde 'siktirip gidin' demekti.
Mesajımı alıp herkes geri giderken kulaklıklara rağmen söylendiklerini duyuyordum. Bu umurumda değildi tabi, hiç olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)
RomansaTAMAMLANDI Erkeklerle dolu bir meslek lisesinde okumuştum, kızlarla dolu bir kız lisesinde de okumuştum. Hatta yüzme bilmeyenlerle dolu bir denizcilik lisesinde de okumuştum. O kadar lise gezdikten sonra da en sonunda bu koleje toslamıştım. "Ne yani...