Bölüm 45

16.7K 1K 190
                                    

*iyi okumalar

Şu an bana iyi gelebilecek tek şey vardı. Oda tüm olayları unutturacak kadar etkili bir uyuşturucu.

Kalbimdeki bu ağrıyı ancak kanımda gezen bir zehir alabilirdi.

Bu yüzden de uzun zaman sonra bu yere gelmiştim.

İzbe sokak, duvar kenarlarına çökmüş hareketsiz bedenler, sevişenler ve kendini kesenler dolu bu yere bir daha geleceğimi düşünmemiştim.

Sokağın köşesinde duran hot dog satıcısının yanına gittiğimde uzun zamandır görmediğim surat beni görünce aydınlandı.

"Oooo Burçak." deyip tezgahından ayrılırken bana kısa bir sarılma verdi.

"Selam Burak."

"Uzun zamandır yoktun." dediğinde onu onayladım.

"İşlerim vardı."

"Bir daha gelmezsin diye düşünmüştüm. Seninkide kaybolunca dedim silindiler piyasadan."

Burak bana ilgiyle bakarken omuz silktim. "Geldim işte." Sadece bu kadardı.

Sesindeki flörtöz tınıyla "Beni görmeye mi?" dediğinde göz devirdim.

Eğer şu an bitik bir halde olmasam görmek isteyeceğim insanlar listesinde kesinlikle yoktu.

Tüm vücudunu saran dövmeleri, kaşında ve dudağında ki piercingi, sallanan küpesiyle zaten hiç değişmediği belliydi. Görmesemde bir şey kaybetmezdim.

"Evet. Çok özlemişim." dedim yapmacık bir şekilde.

"Gel hadi."

Hafif kahkaha atarken arabasının arka kısmına birlikte geçip oturduk. Bu mekan bile hiç değişmemişti. Hala leş ve harabeydi.

"Eee seninki nerde?" dediğimde bana bir içecek ikram etti.

İçinde ne olduğunu sormadan içmeye başladım. Eski barista olduğu için karışımlardan iyi anlıyordu.

"Sen hangisinde kaldın?" dediğinde "Zeynep" dedim.

Bir sigara yakarken "çok geride kalmışsın." dedi.

"Sonra Eda oldu, Mine oldu, Lale oldu" diye sayıp güldü.

Her zamanki gibi çok sık gülüyordu

"Şu an yok mu biri?" dediğimde omuz silkip "karışık takiliyorum bu aralar" dedi.

"Sen de var mı birileri?"

Onu hiç sorma işte. Aklıma gelen suratla gelme nedenimi hatırladım. Sohbete gelmemiştim elbet.

"Karışık. Gelme nedenimi tahmin ediyorsundur." deyip bekledim.

"Beni özledin?" Aynen mk

"Seni bide malını." dediğimde suratı düştü.

"Sana mal satmam."

Al işte. Sokağın başından sonuna kadar yere serilmiş her beden bunun eseriyken bana gelince mal satmaycağı tutuyordu.

"İhtiyacım var."

"Yaren var." dediğinde tekrar göz devirdim.

Eskiden hayatım allak bullak olurken Yaren beni bu bataklıktan çekip almıştı. Burak'ı da o zamanlar tehdit etmiş olmalıydı.

"Şu an burda değil." Dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Unut bunu. Haberi illaki olur ve ben buna bulaşmak istemiyorum. Seni severim bilirsin ama olmaz."

Sinirle ofladım. Verdiği içecegi bırakırken ayağa kalktım.

"O zaman zamanımı boşa harcadın." Tam çıkacakken kolumdan tuttu.

"Yapma bunu Burçak. Nereye gidiyorsun?"

"Başka birine."

"Kimse sana mal satmaz. Adın çıktı bir kere." deyip tekrar sandalyeyi gösterdi.

"Otur. Bir şeyler ayarlayacağım."

Bu dediği beni sevindirirken tekrar yerime geçtim. O da arabanın arkasından bir kutu getirip içindeki poşetlerden birini bana uzattı.

"Sırf başkasına gitme diye veriyorum. Benden almadın, seni görmedim." dediginde hızlı bir şekilde alıp kafamı salladım.

Cebimdeki parayı uzattığımda alıp kutuyla birlikte yerine koydu.

"Şimdi bize bir şeyler hazırlayacağım ve sende bana ne olduğunu anlatacaksın." deyip mutfagına giderken görmese de kafamı salladım.

Elimdeki poşede ve içindeki küçük haplara bakıp yutkundum.

Buna ihtiyacım vardı.

Toparlanmam lazımdı.

Tek başıma yapamazdım.

İçinden bir hapı alıp dilimin üstüne koyduğumda da bunları düşünüp gözlerimi kapadım.

Aklıma Aksay'ın suratı geldi. Ağlayan ve korkan ifadesi... Hap boğazımdan kayıp giderken görüntüler yavaş yavaş silindi. Mavi ve kırmızı buhu gözümün önüne indiğinde gülümsedim.

Onunla bir daha eskisi gibi olmayacaktık.

Onunla olmayacaktık.

Onunla...

En azından haplarım vardı.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin