*iyi okumalar
Aksay'ın oturduğu site elitizm diye bağırıyordu resmen. Yan yana dizilmiş villalar, bahçeler ve bahçelerde çay saati yapan kadınlar.
Bunu normal bir yerde pek sık göremezdiniz.
Bakın gün değil, çay saati.
"Ailen evde mi?"
Diğerlerinden daha büyük olan bir villaya girdiğimizde sordum.
Aksay tahmin ettiğimden bile zengindi.
"Hayır. Gezideler" deyip anahtarla kapıyı açtığında "ne gezisi" dedim.
Nedense kapıyı açacak bir hizmetli beklemiştim. Tercihen uşak.
"Tropikal ormanları geziyorlar" vay be.
Eve girdiğimizde gördüğüm manzara beni antik çağa götürdü.
Bunun nedeni salonun etrafındaki sütunlar değildi. O da bir etkendi tabi ama her yer 'antikayım' diye bağıran eşyalarla doluydu.
"Ailem ne iş yapıyor demiştin"
"Bir şey dememiştim"
Evi incelemeye devam ederken "De öyleyse" dediğimde etrafı gösterdi.
"Belli değil mi, sanat eserleriyle ilgileniyorlar"
"Tarih eser kaçakçılığı yani"
Gülümseyerek baktığımda o da güldü.
"Yani"
"Bunlar çok değerli olmalı"
Biri hayatım değerinde falandı herhalde. Elimle bir tabağı gösterdiğimde "Mısır döneminden. Maddi olarak düşündüğün kadar değerli değil." dedi işaret ederek.
"2.yy'a ait cam bir tabak. Kalıp içi şekillendirme ile yapılmış."
O an aklıma derste okuduğu kitap geldi. Moda tarihi diye dalga geçiyordum ama kız gerçekten tarihçi çıkmıştı.
"Vay be. Etkiledin beni."
Gülmeye devam ederken "beğendiğin bir şey varsa senin olabilir" dedi.
Tabi bu garip gelmişti.
"Öylece vereceksin yani?"
Kafasını sallarken bir kaç gün önce sınıfta olan bir olayı hatırladım.
Bizimki yine çantasıyla hava atıyordu ve biri beğenince ona hediye etmişti.
"Fazla mı cömertsin?"
"Anlamadım"
O an dikkat etmiştim aslında ama kafa yormamıştım. Biri bir şeylerini beğendiğinde, verme eğilimi varsa bu iyi değildi.
"Neyse. Gerek yok bu arada. Evim bunun için fazla sade."
Kafasını sallayıp "peki" dedi.
"Aç mısın?"
"Ben her zaman açım tatlım"
Gülümseyip "bize bir şeyler hazırlayacağım o zaman. Odam en üst katta. Üstünü değiştirebilirsin"
Mutfağa doğru gittiğini düşünürken bende üst kata çıktım.
Evin her yeri özenliydi ama yaşam yok gibiydi.
Çatı katına çıktığımda burasının tek bir oda olduğunu farkettim. Bir kişi için fazla büyüktü.
Aksay için ise fazla renksiz.
Her yerde pembelik görmeyi beklerken duvarlarda tablolar ve düz renkler gördüm.
Evi arabası gibi değildi.
Bu beni mutlu etmişti.
En köşede bir resim alanı yapmıştı. Oraya ilereyip etrafı incelemeye başladım. Camı arka bahçeye bakıyordu.
Elim kağıt demetine gidince bir kaçını inceledim.
Resim çiziyordu ve fazla güzel çiziyordu.
Biraz daha bakmak isterken açılan kapı ile elimi kağıtlardan çektim. Aksay kapıdan kafasını uzatıp gözleri kısık bir şekilde bana doğru baktı. Sonradan gözleri tamamen açılırken
"Üstünü giyinmiyor musun?" dedi.
"Yoksa giyinmemi mi umuyordun?"
Onu alaya aldığımda göz devirdi.
"Çok meraklıyım vücuduna"
"Bende onu diyorum"
Bir şey demediğinde çizimleri gösterdim. "resimlerin güzelmiş" yanakları allaşırken gülümsedim.
Utanıyordu demek.
"Teşekkürler. Hadi giyin de gel. Sonra bakarız"
Sesinde ki bariz heyecan yine kalbimde o saçma sızıyı tetikledi. Odadan çıkarken bende üstümdekini çıkardım. Bunu düşünmeyecektim.
"Seninkilerden bir şey giyiyorum o zaman"
Arkasından seslensem de bu evde duyulmayacağına emindim. Yine de bunu bir 'evet' kabul edip dolabı açtım.
Sonunda.
İşte bu beklediğim Aksay'dı. Pembeler ve renk cümbüşü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)
RomantizmTAMAMLANDI Erkeklerle dolu bir meslek lisesinde okumuştum, kızlarla dolu bir kız lisesinde de okumuştum. Hatta yüzme bilmeyenlerle dolu bir denizcilik lisesinde de okumuştum. O kadar lise gezdikten sonra da en sonunda bu koleje toslamıştım. "Ne yani...