Bölüm 47

16.4K 1.2K 170
                                    

*Kitaptaki yorum sayısı beni hiç tatmin etmiyor. Hayalet okuyucular, monotonlaştık mı? İyi okumalar :)

Eve annem duymasın diye anahtarla girmiştim. Hızla odama çıkarken planımın başarısız olduğunu duyuran ses "Burçak! Hemen buraya gel!" diye bağırdı.

Çıktığım merdiveni tek tek inerken "Efendim anne" dedim.

Mutfağa girdiğimde annemin öfkeli gözlerini gördüm. Bu tam aklımdaki manzaraydı.

Elinde telefon, bir eli belinde bana bakarken "Telefonlarına neden ulaşamıyorum?" dedi.

Öfkesinin yanında endişeside vardı. "Sarjı bitmiş." diye yalan söyledim.

Gazabından korkmuştum sultanım.

"Okuldan aradılar. Yine kavga etmişsin." dedi.

Telefonu elinden bırakırken "Beni hayal kırıklığına uğrattın." diye devam etti.

Şaşırmamıştım.

"Bu ara herkesi uğratıyorum."

Ses tonumun tüm moralsizliğimi yansıttığına emindim. Kaşlarını çattı. Dediğim şeyi anlamamış olmalıydı. Bana anlamsızca bakarken yanına ilerleyip sarıldım. İhtiyacım olan bir diğer şeyde buydu.

"Böyle yumusamayacağım yalnız. Bir de geldiğin gibi odana kaçıyorsun."

Biraz daha sokulup "Üzgünüm" dedim.

O da en sonunda pes edip kollarını bana doladı.

"Bir şey mi oldu?"

Okuldan arayıp sadece kavgayı söylemiş olmalıydılar. Büyük ihtimalle ne nedenini, ne de sonucunu bimiyordu. Durduk yere kavga çıkardığımı sandığına emindim. Zaten şimdiye kadar olan çoğu kavgam ona göre durduk yereydi.

"Sonra anlatayım."

Sessiz kalıp omzumu sıktı. Buda onun desteğini gösterme şekliydi. Sarılmayı bitirdikten sonra hafifce üstümü inceledi.

"Bu konuyu kapatmıyorum. Sonra konuşacağız."

"Tamam."

"Odana çıkıp üstünü değiştir."

Kafamı sallayıp arkama döndüm. Mutfaktan çıktığımda derin bir nefes verdim.

Bu sefer anlayışlı davranmıştı. Annemlede kavga etmek istemiyordum. Odama gidip üstümdeki kirlileri çıkardım. Dolabı açtığımda Aksay'ın geçen verdiği iğrenç pembe tişörtü gördüm.

Üstüme geçirip aynaya baktım. Bunu bana ilk verdiğinde sonsuza kadar dolapta kalır diye düşünmüştüm.

Telefonu açtıktan sonra yağan bildirimleri silip Aksay'dan mesaj var mı diye baktım.

Beklediğim gibi yoktu.

Altıma siyah bir pantolon geçirip aşağı indim. Annem televizyonun başına geçmişti.

"Ben çıkıyorum." dediğimde bana bakıp kaşlarını çattı.

"Daha konuşmadık." dedi.

Yanağına gidip bir öpücük koyduktan sonra "Gelince anlatacağım söz." dedim.

Yüzüme dik dik baksada bana izin verdi. Annem, beni tanıyordu. Şu anki halimi gördüğü için uzatmadıgını biliyordum. Çok daha küçük şeyler için ceza veren biriydi kendisi. Şu an anlayışlı davranmıştı.

Evden çıkıp bir taksi çevirdim.

Aksay'ın annesi açık bir şekilde beni kızından uzak durmam için uyarmıştı. Şimdi evlerine gidersem göreceğim tepkiyi kestiremiyordum. Yine de onu en kısa zamanda görmek için gitmek zorundaydım. Onunla konuşup her şeyi netleştirmem lazımdı. Annesinden çok Aksay'ın hisleri önemliydi. Bu yüzden şimdilik Aysan ablayı düşünmemeye karar verdim.

Aksay'ın dünden beri aramaması biraz özgüveni mi kırsada bunu da şimdilik arka plana attım.

Sonuçta o da şoka girmişti. Aklından ne geçiyordu kim bilir.

Taksiye adresi söyledikten sonra telefondan mesaj kısmına girip adına tıkladım.

Gitmeden önce mesaj atmalı mıydım?Eğer kapıyı annesi açarsa bana sert çıkışabilirlerdi. Bu yüzden önden haber vermem uyu olurdu.

'10 dakikaya oradayım. Konuşmamız lazım.' yazıp yolladım.

Yol boyunca cevap gelmedi. Taksi siteye girdiğinde ücreti ödeyip indim. Onun evinin önünde durmak yerine köşedeki başka bir evin yanına geçtim. Annelerinden birine görünmemek için girdiğim şu stres hiç yardımcı olmuyordu.

'bej olan evin orada bekliyorum.' yazdım.

Mesajın üstünden 7 dakika geçmişti. Ne bir cevap ne de gelen biri vardı. Bir telefona bir bahçenin kapısına bakıyordum.

15 dakika daha geçtiğinde, doğrulup tekrar mesaj yazmaya karar verdim.

Yüzsüzlüktü bu biliyorum.

'Sen gelene kadar gitmeyeceğim Aksay.'

Yine cevap gelmemişti. Attığım mesajda ciddiydim. Aradan 20 dakika daha geçerken yavaş yavaş gelmeyeceği düşüncesi aklıma girdi. Bana konuşmak için bir şansı çok görüyordu. Açıklama yapmama izin vermezse kendimi nasıl affettirecektim? Belki de onun için bir anlamım kalmamıştı. Benle olan arkadaşlığını bitirmiş olmalıydı.

Ümitsizlik içimi iyice kaplarken açılan kapı ile bakışlarımı oraya sabitledim.

Aysan abla ve Aksay birlikte dışarı çıkmıştı. Köşeye biraz daha sindim. Gizli bir takipci gibi davranmak benimde hoşuma gitmiyordu ama Asyan abla yanındayken karşısına çıkamazdım. Arabaya ilerlerken Aksay'ın benim için gelmediğini anlamak ümitsizliğin içimde iyice yer edinmesine neden oldu. Arabaya binmeden önce göz göze geldiğimizde ise bu ümitsizlik canımı yaktı.

Kısa bir bakışma sonrası kafasını eğip arabaya binmişti.

Ne yani buraya kadar mıydı?

Araba çalışıp önümden geçip giderken her ne kadar gelmeyecek diye düşünsemde bir yanımın onunla konuşacağımızı düşündüğünü farkettim. Geriye atsamda son ana kadar bir beklentim vardı. Uzaklaşan araba sesiyle yerimden doğrulup her şey bitti diye düşündüm.

O anda gelen mesaj sesi ise düşmekte olduğum umutsuzluktan beni çıkardı.

'Yarın konuşalım'

Bedenime gelen rahatlamayla üstümdeki negatiflikte uçup gitti. Sonunda be! Hala bir şansım vardı.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin