Joseon
Küle dönmüş bir ruhun parçalara ayrılışını hissederek terk edilmişti dünyaya. Kim var olduğu, yaratıldığı yerden kovularak terk edilmek isterdi ki? Onun için bu ceza ölü bedeninin alevler içinde yanmasıyla birebirdi. Dünya da bir başına görünmez bedeniyle nefes alıyordu Kim Jennie. Parmak uçlarında, göğüs kafesinde, kramp giren karnında kısaca bedeninin her kısmında hissediyordu yakıcı gücünü. O bir ceza ile gönderilmişti dünyaya. Belki de asla geri dönmemek üzere burada görünmez ölü bedeniyle yaşamayı öğrenmek zorundaydı. Onun için tek çıkış yolu buydu.
Karanlığın çöktüğü tozlu yolda ayaklarını sürterek kulaklarına dolan taşların çarpış sesiyle nereye gidecegini bilmeden ilerliyordu. Yaratıldığı yerde her şeye rağmen daha rahat nefes aldığını hissediyordu. Şimdi terk edildiği bu yerde onun için nefes almak, boğazını dikenli tellerle sarmak gibiydi. Karanlıkta belli olmayan yoldan aldığı gözlerini ay gibi parıldayan parmaklarına çevirmişti. Parmak uçları bir ışığın kesilmesine ramak kalmış gibi yanıp sönüyordu. Renk değiştiriyor bu renk değişimi ise gücünün azaldığını hissettiriyordu ona. Dinlenmek zorundaydı. Soluk soluğa kalmamıştı ama bir meteor gibi düşerken bedeninden çıkan alevler direncini düşürmüştü. Dinlemeye ihtiyacı olduğunu hissettiği an kendini taşlı zemin üzerine bıraktı hızla. Hayır, canı acımıyordu ama şu an için dinlenmeye en uygun yerin orası olduğunu hissediyordu.
💢
Yoğun dumanların hakim olduğu boş yolda hızla açtı gözlerini. Nefesi yerden havaya kalkan dumanlardan dolayi aniden kesilmişti. Neler olduğunu anlamak için ayağa kalktığında insanların kaçıştığını gördü. Ellerini birbirine kenetleyerek iyice esnedikten sonra boynunu sağ sola yatırarak kıtlatıp yeniden baktı etrafa. Kendini şimdi gerçekten iyi hissediyordu Kim Jennie.
Gözleri kapalı bir şeylerin patladığını işitmişti fakat pek umrunda olmamıştı. Üzerinde, yırtılmış ve beyaz renginden tamamen soyutlanmış olan elbisesinin tozlanmasını umursamadan ellerini arkasına bağlayarak yavaş adımlarla koşuşan insanların arasında ilerlemeye başladı. Kimi kaçışan insanlar kendi bedeninden hızla geçiyordu. Keyifle ilerlerken yere boylu boyunca serilen insanları farketti. Görebiliyordu. Damarlarında akan kanın son akan kanları olduğunu görebiliyordu. İşte şimdi bedeni görünür hale gelebilirdi. Ölmeye başlayan bir beden kendisini görebilirdi ve Jennie değişken ışığıyla yerde yatanların önünde kendini belli etmişti. Korkuyla ve acıyla kıvranan bedenlerin çığlıkları kulaklarına dolduğunda histerik bir gülüş döküldü dudaklarından. Onların ölmeye başlayan bedenleri zevk veriyordu Kim Jennie'ye.
"J..." dedi gülümseyerek. Hayatları sadece iki dudağının arasından çıkan harflere bağlıydı. Derin bir nefes verip onların ortasında yere çökerek uzun uzun ölüşlerini izlemeye başladı. Tozlanan parmaklarını üzerine silerek tamamen yere oturdu. Bir yandan da hala etrafta kaçışan, kaçamadan yere düşerek son nefeslerini veren insanları izliyordu. Derin bir nefes daha alarak ikinci harf döküldü dudaklarından.
"E..."
Kendini şimdi nefes alıyormuş gibi hissediyordu. Saatten bir haberdi ve geldiği zamanda hissettiği nefes darlığı yok olmuştu. Keyifli hissediyordu, nefes aldığı ve damarlarda akıp giden son kanları görmek ona zevk veriyordu.
"N..."
Üçüncü harfi dudaklarından dökülürken büyük bir çığlık koptu yerde yatan bir bedenden. Jennie, keskin bakışlarını ona çevirdiğinde acıyla birazdan ölecek olan kadına uzun uzun baktı.
"N..." dedi tekrar. Sırıtarak artık çığlık atmayan kadından gözlerini alıp yerinden kalktı. Oturduğu yerden sıkılmıştı, ellerini yeniden arkasına bağlayarak yeni yeni yere düşen bedenlerin arasında ilerlemeye başladı.
"I..."
Aynı anda duyduğu çığlıklarla kahkaha attı bu sefer. Bir arada ölen bedenlerden çıkan çığlıklar uzuvlarına kadar huzurlu hissettiriyordu...ve bir kez bağırdı harfini tozlu dudaklarında.
"E..."
Nefesler kesildi, sesler kesildi, akan kanlar yok oldu ve ruhlar bir bir bedenlerinden kayboldu.
"Jennie."
Son kez dudaklarından dökülen ölü bedenlere bıraktı ismini. Derin bir nefes verip ışık hızıyla artık hayatta olmayan bedenlerin arasından uzaklaştı. Etrafında acıdan kıvrananları gördükçe keyfi yerine geliyordu. Bu his ölü bir beden için yaşama hissiyle birebirdi.
Ellerini ardına bağlayarak ilerlemeye başladı. Görünmüyordu ama ölmeye başlayan o bedenlere yeniden görünebilirdi.
"Kaçın! Kaçın bu taraftan!"
Bir ses ile olduğu yerde durdu. Sesin geldiği yöne baktığında yara alan bir yaşlının hayatta kalanları binadan uzaklaştırmak için yönlendirdiğini görmüştü.
Jennie parmak uçlarının sızladığını hissederken adımlarını hiç düşünmeden o tarafa çevirdi. Ona gore ölecek olan bir beden asla yaşamamalıydı. Ölmesi gereken kim varsa bulunduğu yerde can vermeliydi.
Adımlarını hızlandırırken ayak ucuna düştüğünü farkettiği kirişle birlikte olduğu yerde kaldı. Başını yukarı kaldırdığında birçok tuğlanın çatıdan aşağı üzerine düştüğünü görmüştü.
Ellerini hızla yumruk yaparak başını kolları arasına aldığında etrafını saran kalkana büyük bir sarsıntıyla çarpan bedeni hissetmesiyle gözlerini araladı.
Nefesi tozlu dudaklarından dışarı çıkamadı, sadece kalkana çarpan şeyin bir tuğla olmasını diliyordu. Tam önünde taşlı zemine serili bedene çevirdi gözlerini. Ve o an nefesinin dehşetle kesildiğini hissetti.
Jennie az önce bir canlının hayatını kurtarmıştı.
*Herkese selamm^-^
Paylaşmayı sabırsızlıkla beklediğim hikaye sizlerle💜💜
Jenmin yeni maceralara yelken açıyor🔥🔥Mutlu kal 🎈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deadline: decipher |jenmin| [Tamamlandı]
Teen Fiction" J E N N I E , Jennie" ••• "Sayın MS haber bülteni sakinleri bir son dakika haberi ile karşınızdayız Busan şehrinin yakınlarında bir patlama gerçekleştiği haberini aldık ölü veya yaralı bilgisi henüz ver...