Bölüm 48

104K 5K 253
                                    

Odama girdiğim de bu günkü yarım yamalak duştan sonra, güzel bir duş aldım. Üzerimi giyinirken aklımda kardelen vardı. Yalan söylemek zorunda kalmıştım ve bunu düzeltmek istiyordum. Üzerime güzel bir şeyler giyinip saçlarımı ve makyajımı yaptım. Diğerleri anlaşılmaz bir şekilde evde bakımlı dolaşıyorlardı, bir tek ben paspal kalıyordum ve an itibariyle buna bir son veriyordum.

Merdivenlerin başına geldiğimde Dicle hanımla burcu'ya, kardelen duygu ve rojda hanımda katılmıştı. Dicle hanım Ayşeyi çağırmış kahve yapmasını istiyordu ondan. Ayşe herkese nasıl içtiğini sorduğunda bende merdivenlerden aşağıya iniyordum.

Ayşe kardelene de ne içeceğini sorduğunda kardelen elindeki oya yaptığı yazmadan başını kaldırmayarak '' hanım '' dedi sakince. Merdivenlerde kalakalmıştım şaşkınlıktan, tabi herkes de benim şaşırmıştı. Ayşe anlamayarak gayri ihtiyari '' ne '' dedi. Çıt çıkmıyordu.

Kardelen ise deminki tavrını sürdürerek kendinden emin bir ses tonuyla '' ne değil efendim '' dedi. Sonrasında ise '' bana da hanımım diyeceksin '' dedi. O kadar sakindi ki ayşe ye bakmıyordu bile. Sadece buyuruyordu. Tavrı duruşu kardelen değil de başka biri gibiydi.

Dicle hanım hızla toparladı kendini, elindekileri bacaklarının üzerine bırakıp kardelene dönerek '' ne bu şimdi kardelen '' diye sordu. Yine ona karşı evdeki çalışanları koruyordu. Duygu ise kardelen ile dalga geçer gibi kıkırdadı. Sinirle tırabzanları tuttum tam müdahale etmek için aşağıya inecekken tuttum kendimi bir süre sonra burada olmayacaktım ve kardelen kendi işini kendisi yapmalı kendisini korumayı öğrenmeliydi.

Kardelen oldukça sakin bir şekilde bakışlarını Dicle hanıma çevirdi '' Ne ne anne '' diye sordu sonrasında çok soğuk kanlı bir şekilde yeniden Ayşe'ye dönerek '' Anneme, Zeynebe teyzeme hatta bunlara bile hanım diyorsun" duygu ve burcuyu burnunun ucuyla gösterdi " ama bana kardelen. Bir daha adımla hitap etmeyeceksin ne sen ne diğerleri anladın mı '' dedi. Sesi o kadar sert tavrı o kadar umursamazdı ki ben bile etkilenmiştim.

Dicle hanım Ayşe'ye eliyle gitmesini işaret edip kardelene '' ne oluyor sana böyle kardelen '' dedi. Kaşlarını çatmış sinirlenmişti kardelene.

Kardelen ise o sakin tavrını sürdürerek '' ne ne oluyor anne '' diye cevap verdi. Dicle hanıma dikleniyordu resmen. Kendi kurallarını kendisi koyuyordu.

Merdivenlerden inip yanlarına gittiğim de Dicle hanım beni görüp '' Bu cesareti nereden alıyorsun biliyorum ama sonun hiç iyi değil bilesin '' dedi. Hırsla döndü elindeki işe.

O bunları söylerken ben çoktan kardelenin yanında yerimi almıştım bile, Kardelen bana saniyelik bakıp gözlerini elin ki oya yaptığı yazmaya çevirdi. '' Ben adem ağanın karısıyım, onlarında hanımı. Herkes yerini ve haddini bilecek bu zamana kadar alttan aldım bir şey demedim ama artık bitti '' dedi. O kadar kendinden emin, kendinin kim olduğunu bilir şekilde konuşuyordu ki bu kardelen mi diye şaşırıyordu insan.

İlk başta yanına otururken tedirgindim ama bana bakıp saniyelik gülümsemesi içimi bir nebze rahatlatmıştı. Hala birdik ve aramızdaki bu yalan halledilebilirdi.

Dicle hanım bir şey diyecekken rojda elini tutarak susturdu kardeşini. Birbirlerine gülümsemişlerdi. Yaptığı bu harekete anlam veremesem de gözlerinden, kafasında bin tilkinin döndüğünü görebiliyordum. Şimdilik olayı uzatmamayı seçmişti ama bu daha sonra nasıl olurdu bilmiyordum.

Duyguyla burcu ise sessiz, şaşkınca olanları izliyorlardı. İlk defa kardeleni böyle gördüklerine emindim. Kardelen ilk defa kendini belli ediyordu herkese karşı. Yerini ve en önemlisi kendini koruyordu.

Arkama yaslanarak dicle hanımın saklamaya çabaladığı sinirini diğerlerinin ise şaşkın halini izledim. Taşların yeri değişiyordu konakta.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin