Ortamda ki soğukluk elle tutulur cinstendi adeta. Merve kıpkırmızı yüzüyle tek tek kalkan ellere bakıyordu. Böyle bir durumun olabileceğinden haberi bile yoktu sanırım.
Demin ki sinirinin dışında garip bir sakinlikle '' ne zamandır bu toplantılarda böyle şeyler uygulanıyor kadir ağa '' dedi. Sözleri çok sertti başını dikleştirip '' bana ağalık vasfını siz mi verdiniz ki oylamayla alabiliyorsunuz ''.
Kendinden emin başı dik bir şekilde oturduğu yerde daha da dikleşti. Bense olduğum yerde kendimden ödün vermemeye çalışarak olacakları izliyordum. Kim olduğunun ve neye sahip olduğunun farkındaydı. Son olarak da bunlara tutunmaya çalışıyordu.
Kadir ağa elini indirip kendini düzeltti. '' bu çok eski bir kuraldır. Senin yaşından bile uzun zamandır kullanılmıyordu.'' Dedi. Öksürerek nefesini topladı '' doğrudur sana ağalık vasfını sahip olduğun topraklar verir. Onlar sayesinde bu gün aramızdasın. '' tek parmağını kaldırarak '' ama o topraklar sana insanların ailelerinin özeline girip iftira atma hakkını vermez. Velev ki bu aşiretimizin ağası ise '' elini indirip geri arkasına yaslandı '' ağalığın bakidir. Ama bundan sonra oy hakkın yoktur. Büyük toplantılara katılmayacaksın sadece topraklarla ilgili mevzularda bulunacaksın o kadar '' dedi. Öyle bir tavrı vardı ki sözümün üzerine söz istemem der gibiydi.
Merve hışımla kalktı yerinden '' aptallar. Sizi bir kukla yönetiyor farkında bile değilsiniz '' deyip bana doğru bir adım attı. '' hah hamileymiş eli eline değdi mi acaba? '' diye bağırdı.
Ben sadece bakmakla yetiniyordum çünkü şu an koz benim elimdeydi. Yavuz sinirle ayağa kalkıp '' Merve ya şimdi çık git evimden ya da ben çıkarmasını bilirim. Giderken de o lağım gibi ağzını toplada git '' dedi.
Merve hışımla geçti yanımızdan. O kadar soğuk bakmıştı ki ayaklarını vura vura çıktı bahçeden. Onun gidişini izlerken içimden zafer dansı yapıyordum. Yavuz ise yanıma oturduğunda bana bakmamıştı bile.
Ağalara fark ettirmese de sinirli olduğunu biliyordum. Hem de ayağını titretecek kadar. Merve olayını halletmiştik neydi bu adamda ki bu sinir.
Biraz daha oturdum ağaların yanında. Onlarsa çoktan iş ve ailelerin arasında ki mevzuları konuşmaya başlamışlardı bile. Bundan sonra ki konular pek beni ilgilendirmediği için izin isteyip kalktım yanlarından.
Salon kapısından girdiğimde büyük hala salonun ortasında deli daha gibi dolanıyordu. Beni gördüğünde önüme kadar gelip '' ne yaptın gelin sen ne yaptın '' diye yarı kısık bir sesle bağırıyordu. Onu ilk defa bu şekilde görüyordum.
Garipsedim, şaşırmıştım '' ne yapmışım ki büyük hala '' dedim.
Dibime kadar girip kısık sesle '' nasıl böyle bir yalan söylersin. O kıt aklından ne geçiyordu senin. '' dedi.
Ettiği lafları kulakları duyuyor muydu acaba. Öyle bir bakıp cevap vermeden geçtim yanından. Ne diyebilirdim ki kocaman kadına. Ben mutfağa gidip bir bardak su alırken o hala söylenip bir ileri bir geri gidip geliyordu. Ağzında bir rezillik lafı dolanıyordu ama pek oralı olup dinlemedim.
Bu haberin doğru olduğunu ilk kocama söylemek istiyordum. Ben bile tam anlamıyla idrak edememişken onlarla konuşamazdım.
Kardelen camın kenarından bakıp '' gidiyorlar '' dedi korku karışık heyecanla. Küçük hala büyük halayı sakinleştirmeye çalışsa da büyük hala konuşuyordu. Kardelen tam bir şey diyecekken öksürüp ilgisini çektim kendime. Kafamı hayır anlamında salladım.
İlk önce yavuzla konuşacaktım. Ben bardağımı bitirip bir yere oturacakken dışarıdan yavuz deli gibi '' Zeynep '' diye bağırdı. Şimdi başlıyorduk işte. Hızla yönümü çevirip bahçeye çıktım. Ben bahçe kapısına gelene kadar o milleti yollayıp gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME ( düzenlenecek )
General FictionHüküm belliydi.. berdel.. İki farklı insan sözleşmeyle bağlandılar... Bu işte duygulara yer yoktu.. Aşk'a sevgiye yer yoktu... Zaman geçti.. aylar geçti.. Önce Aşk karıştı.. Filizlendi... büyüdü.. Artık geri dönülemezdi..