bölüm 40

119K 5.4K 2.2K
                                    

7 günün sonunda artık konağa geri dönüyorduk. Yavuzla bize hafif bir müzik eşlik ediyordu. Etrafı izliyordum bende, hala buraları gezememiştim doğru düzgün. Dışarı çıktığım her anı değerlendirmeye çabalıyordum kendimce.

Yavuza dönüp " her yer sapsarı neredeyse " dedim. Sesim heyecanlı çıkmıştı. Bir şeyleri ilk kez görmenin heyecanı vardı.

Yavuz da gülümseyip " ekin zamanı biraz yeşerir ama sonuç yine sarı yine sarı " dedi. Oda gözlerini uçsuz bucaksız sarılıkta, yer yer kahverengilikte gezdirdi.

" istanbulla burayı karşılaştıramazsın bile. Birine iki şehrin resmini gösterip, desen ki bu iki şehir aynı ülkede şaşırıp kalır, inanmaz "

" öyle. İçinde olunca anlayamıyor insan ama ülkemiz paha biçilemez. " dedi. Sesi biraz efsunluydu, ikiside çok güzel şehirlerdi güzel ve birbirinden bir o kadar uzak.

Bir şey demeden kafamı salladım yanlızca. Geri önümden geçip giden şehre döndüm, güzel şehirdi gerçekten. Her saati birbirinden güzel.

Konağa geldiğimizde bizi bıraktığımız gibi karşılamıştı. Odaya çıktıgım da derin bir nefes aldım insanın kendi evi gibisi yoktu doğrusu. Aklımdan geçen fikirle kapının eşiğinde duraksadım, ne diyordum ben burası benim evim falan değildi ki.

Saçmalıyordum iyice, nasıl bir düşünceydi bu, hiç boş bırakmaya gelmiyordu düşüncelerimi. Hemen rüyalar ülkesine gidiyordu. Arkamdan odaya yavuz girdiğinde, kendini direk yatağın üzerine bıraktı sere serpe.

Ona bakıp kendini gürültüyle yatağa atmasına gülmüştüm ama hemen aklıma gelen fikirle yatağa yaklaşıp
" orada yatmayı düşünmüyorsun heralde " dedim. Önlemimi önceden almam gerekiyordu yoksa bu kalbim bir 6 geceyi daha kaldıramazdı dip dibe.

Yavuz lafima karşılık kendini yatakta yuvarlayıp daha çok yayıldı. Babasının mali sanki " niye ki ne güzel iyiydik bir haftadır " sırıtıyordu bir yandan.

Elimle kalk işareti yaparken " hadi paşam hadi herkes kendi yatağına o, zorunluluktu. " dedim. Taviz vermeyerek. Yada ben öyle olduğunu sanıyordum.

Yavuzun taviz vermediğime cevabı ise yastığıma daha çok sarılmak olmuştu " tamam ya yemedim ya, burda iki dinlenip geçerim " dedi.

Öylece bıraktım bende biraz yatmasının zararı yoktu nasılsa, sonrasında da ses gelmeyince sanırım uykuya dalmıştı hemen.

Odanın kapısını çalındığında sessizce fısıldadım. " girin "

Kardelen odaya girdiğinde gözümle yavuzu işaret ettim. Kardelen anlar gibi kafasını sallayıp " canım fena kebap çekti adem götürecek sizde gelsenize " diye sordu fısıldayarak.

Bilemiyordum ki yavuza sormadan cevap vermek istememiştim yavuzu işaret edip " benimki şekil a da görüldüğü üzere semeri sermiş uyuyor, uyansımda bakarız " dedim.

Kardelen dediğim şeye yavaşça gülerken onaylar hareketler yapıp çıktı odadan. Ne demeliydim ama boylu boyunca yatıyordu yatakta.

Yatağı geçip banyoya ilerledim acil duş almalıydım artık, bir anda kolumdan çekilip kendimi yatakta buldum. Daha attığım çığlık bitmemişken yavuz üzerimdeydi.

" semer he " demişti. Başı kulağımın yanındaydı ve konuşurken verdiği nefes kulağımı gıdıklıyordu.

Allahım gülsem mi ağlasam mi belli değil aklım çıkmıştı resmen. Elimle yandan yavuza vurup
" aklım çıktı. " dedim sonrasında üzerimden atmaya çabalayarak " çekilsene çok ağırsın " diye söylendim.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin