Sabah uyandıgımda daha iyi hissediyordum kendimi. Dün geceki depresif ruh halim gitmiş yerine her zaman ki ben gelmişti.
Yataktan kalkıp lavaboda elimi yüzümü yıkadım dün o kadar ağlamadan sonra yüzüm gözüm şişmişti tabi.
Aynanın karşısında kendime çeki düzen verirken kendi kendime gülümsüyordum. Ohhh be neydi öyle depresif depresif. Fabrika ayarlarıma geri dönmüştüm. Ağlayıp rahatlamamdanmıdır bilemiyorum ama hafif hissediyordum. HEm kendimi hem beynimi.
Ne zamandır o herifin beni bu kadar etkilemesine izin veriyordum ben. Millete söylüyordum ama aslında bir nevi yavuzun dediği doğruydu kimin kim oldugunu karıştırmıştım.
Aynada son halime bakıp bu gün kendime biraz daha özendim üzerime uzun zamandır giymediğim hatta neredeyse burada hiç giymediğim uçları pileli siyah elbisemi geçirdim.
Güzel olmuştum..
Boy aynasına baktıgımda daha güçlüydüm. Kendimi eskisi gibi hissettim. Evet yavuz benim kocamdı ama bu sadece kağıt üzerinde yakında bitecek bir anlaşmaydı.
Onun için yanında kim var kim yok, ne yapmış ne etmiş hiç biri umrumda olmayacaktı bu saatten sonra. Kardelenin ve kendimin ilaç işini halledip çekip gidecektim bu topraklardan.
Hatta artık hayatta ne yapacagımı. Bundan sonraki hayatıma nasıl yön verecegimi düşünmem gerekiyordu.
Kapıyı açtıgımda kilitli olmadığına şaşırsamda odanın tek anahtarının olmayacagını tahmin edebilecek kadar aklım yerindeydi çok şükür.
Merdivenlerden inerken etraf biraz sessizdi. Masanın başına geldiğimde kızlar vardı sadece.
Duyguyla kardelene selam verip burcuyu es geçtim. Kendi yerime oturdum. Nasıl olmuşta bu benim yerime oturmamış hayret. Neyse keyfimi bozamazdım hiç.
Kardelene gülümseyip '' hayırdır herkes nerede '' diye sordum. Aynı zamanda sandalyeme yerleşiyordum.
Kardelen de bana gülümseyip çayını yudumladı. '' babamlar bağ evine gittiler uzun zamandır komşuları olan biri çok hastaymış '' dedi.
AA üzülmüştüm aslında yavuzlarıda sormak istiyordum ama dün arabada ahkam kesmiştim, benim kocam benim kocam diye şimdi nasıl soracaktım.
Allahım ya bazen çok boş boğaz olabiliyordum al dün dayılanırsan bu gün soramazsın işte. Ben bunları düşünürken adem, yavuz ve nejat muhtemelen yavuzun çalışma odasından yani bizim katın merdiveninden iniyordu aşagıya. Allahtan kimseye sormama gerek kalmamıştı cevap bana kendi ayağıyla geliyordu.
Neşatla gözgöze geldim gülümsedim. Bizde kaldıgından haberim yoktu. hatta evdekilere burada kalacak kadar yakın olduğundan da haberim yoktu. Birtek ben sevip güvenmemiştim anlaşılan.
Her zaman ki gibi çatık kaşlarıyla yavuzda bana bakıyordu. Allahım adam hep çatık kaşlıydı ya aaa pardon burcucuguna bakarken değil tabi.
Bunun bu afraları tafraları hep banaydı zaten. Millete günlük gülistanlık bana hep diken hep şimşek.
Erkeklerinde masaya yerleşmesiyle kahvaltıya başladık. Masada büyükler olmadıgı için biraz daha rahattık. Hiç olmazsa kendi aramızda goy goy yapabiliyorduk.
Adem abi bana doğru bakarak '' zeynep '' diye bana seslendi.
Adımı söylemesiyle tabagımdan kaldırdım başımı. '' efendim abi '' dedim saygılı bir şekilde.EE ne yaparsın terbiyeli hanımhanımcık gelinim ben.. yersen..
Adem abi her zamanki güler yüzüyle '' araba kullandıgını bilmiyordum.'' dedi. Kahvaltımızı yapmış masada çaylarımızı içiyorduk. Elini kardelenin sandalyesinin arkasına atıp biraz gerindi.sonra '' Araba kullana biliyorsan neden gezmeye giderken şöför alıyorsun. '' diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME ( düzenlenecek )
General FictionHüküm belliydi.. berdel.. İki farklı insan sözleşmeyle bağlandılar... Bu işte duygulara yer yoktu.. Aşk'a sevgiye yer yoktu... Zaman geçti.. aylar geçti.. Önce Aşk karıştı.. Filizlendi... büyüdü.. Artık geri dönülemezdi..