Bölüm 70

97.9K 4.6K 610
                                    

Hep birlikte arabalara bindiğimizde aklım hala kardelendeydi. Yanımda gözlerini kapatmış oturuyordu. Biraz ona doğru yaklaşıp '' araba mı tuttu?'' diye sordum. Daha yola çıkalı beş dakika bile olmamıştı. Bırak onu dar sokaklardan geçiyorduk yavuz olabildiğince yavaş kullanıyordu. Halbuki evde ekmek yedikten sonra iyi gibiydi.

Kardelen gözleri kafalı başını geriye yatırmış bir şekilde kafasını hayır anlamında salladı. Sinirlenmeye başlıyordum artık. Hem çocuk istiyordu hem de kendine bakmıyordu bu kız. Sinirle ona doğru '' yarın sabah ilk işimiz doktora gitmek '' dedim.

Yine bir şey demeyerek kafasını sallamakla yetindi. Camını biraz aralayıp başını cama çevirdi. Bende bakışlarımı dışarıya çevirdim. Hata bendeydi zaten ilk midesi bulandığında götürmem gerekiyordu.

Çarşının başına geldiğimizde arabayı park ettik. Yavuz biraz tedirgin etrafına bakınıyordu. Normalde benim de tedirgin olmam gerekirken ben her şeye rağmen tedirgin değildim olamıyordum.

Kim öğrenirse öğrensin sonuçta biz gerçekten de kağıt üzerinde de karı kocaydık. Bunu sözleşmeyi öğrenmeleri değiştirmeyecekti.

Yavuzun yanına geçip onun kocaman ellerini tuttum. Birlikte çarşıdan aşağıya yürümeye başladık. Görenler her zaman ki gibi selam veriyorlardı. İlk beş altı dakikadan sonra beklediğimiz gibi olmamıştı diyebilirim.

Esnaf güler yüzle karşılamış hemen hemen hepsi selam verip hal hatır sormuşlardı. Dik dik bakan bir çift göz veya bizden konuştuklarını fark ettiğim kimse yoktu.

Biraz olsun içimiz rahatlamıştı. Çarşıda ufak ama meşhur bir dükkan da yemek yemeğe gelmiştik. Çarşının aşağı tarafında bahçedeydi. Güzel yerdi burayı da diğer yerler gibi beğenmiştim.

Bir şeyler söylediğimizde keyifle etrafımıza bakınıyordum. Kardelen '' buraya gelmemiştin değil mi? '' diye sordu. Etrafa ilgiyle bakışlarımı görünce.

Gülümseyerek kafamı salladım '' bu çarşılardan bir sürü var burada anlaşılan '' dedim. Kardelen gülümserken yavuz '' seni bir türlü vakit bulup da gezdiremedim '' diye söylendi kendi kendine. Sesi sona doğru pişmanlık barındırıyordu.

Elini tutup '' önemli değil önümüzde bir sürü zaman var '' dedim.

Uzun uzun baktı bana. Bakışlarından bir şey anlayamasam da bende ona baktım. Farklı bakıyordu bu sefer. Yanaşıp beni sarıp sarmalayan şeyi yaparak saçlarıma bir öpücük kondurdu.

Normalde herkesin içinde yapmazdı böyle şeyler. Beni hemen dibine oturtur, elini arkama atar varlığını hissettirir ama bu kadar aleni bir gösteri yapmazdı. Şaşırsam da bir şey demedim.

Yemeklerimizi bitirmemize yakın yan masamıza Yavuzun nerede görse kavga ettiği ateş adamlarıyla gelmişti. Zaten bizde şans yoktu ki gelince hepsi birden geliyordu. Demiyordu hiç bir nefes alsınlar kendilerine gelip toparlansınlar.

Ateş yavuza baş selamı yaparak geçip yerine oturdu. Morali bozuk gibiydi sanırım, ne bir bakış ne de o yüzünde ki iğrenç sırıtış yoktu. Hatta elinde ki teşbihe bakarsak sinirli bile sayılırdı. Sert sert çekiyordu boncukları.

Onun bu haline şaşırsak da oralı olmadık. Her zaman bizimle uğraşacak değildi ya bu adam.

Yemeklerimizi bitirip çaylarımızı içtiğimiz de. Ateşte yanında ki adamlarla birlikte yemeklerini yemiş kalkıyorlardı. Geldiği gibi bir baş selamı vererek geçti yanımızdan. Adem ağabeyle yavuz şaşırdıklarını belli etmeseler de birbirlerine bakmışlardı.

Ateş kapının kenarında birkaç saniye durdu. Geriye bir adım atıp bekledi. Gidip gitmemek arasında kalmıştı sanki. Sonra kafasını sallayarak geriye döndü ve bizim masaya doğru yürümeye başladı.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin