Akşam konakta olsa burası da olsa hepimiz masanın başındaydık. Bu sefer adem ağabeyin aksine yavuzun yine kaşları çatıktı. Aklında bir şey vardı yemek boyunca da onu düşünüyordu. Bizimle ilgili olabileceğini düşünerek '' yavuz bir problem mi var '' diye sordum.
Sorumla birlikte herkesin dikkati de yavuzda toplandı. Yavuz oflayıp arkasına yaslandı '' bir türlü iki aileyi de ikna edemiyorum. '' dedi. Elindeki peçeteyi masaya atarak '' ne desem ne söylesem Nuh diyorlar peygamber demiyorlar . Bir konu var aralarında bilmediğim o yüzden inat edip duruyorlar. '' dedi bıkkınca. Yılgın bir hali vardı bu konu onu baya sıkıştırıyordu anlaşılan.
Adem ağabey '' ne olabilir ki '' dediğinde pür dikkat onları dinliyordum bende.
Yavuz abisine bakıp '' bilmiyorum ağabey birlikte oturup konuşalım dedim, bir araya gelmeyi bile istemiyorlar '' dedi. Sesi bir garipti iki ailenin tutumu hiç hoşuna gitmiyordu anlaşılan.
'' geçen gün bahsettiğiniz kardeşler değil mi büyük amcanız olanlar '' diye sordum.
Yavuz başını sallayıp '' evet onlar ama öz kardeş değiller, ikisi kardeş babamla da kan kardeşler. '' dedi. İşin içinden çıkamıyordu muhtemelen. Bir şey demedim zaten ne diyebilirdim ki ne o aileleri tanıyordum ne olan durumları biliyordum. o söyleyene kadar gerçek kardeşler sanıyordum.
Herkes geri yemeklerine döndüğünde ortam yine sessizleşti. Yavuz tabağımdan sarımsakların birini aldığında bakışlarım onu buldu. Kendi tabağı dururken ne diye benimkinden yiyordu bu.
Bakışlarımı fark etmiş olacak ki '' ne bakıyorsun öyle. sarımsak yemiyorsun ki sen '' dedi. Çocuk gibi omuzlarını indirip kaldırarak, deminki kaşları çatık koca adam gitmiş yanındakinin tabağından yemek aşıran yavuz gelmişti. Beni hiç takmayıp sırıtarak bir diğerini de attı ağzına. Bir şey demek yerine gözlerimi devirdim, tabağıma döndüğümde gözüm bize bakıp gülümseyen kardelene takılmıştı. Ne diye sırıtıyordu bu kız cins cins.
Bakışlarımı yavuza çevirdiğim de deminkinden iyi gibiydi yemeği beğenmiş olacaktı ki resmen tabağına yumulmuştu. Kendi içeceği bitip benimkini içtiğinde aklımda kardelenin lafları dönmeye başladı. Ya adamın yediği önünde yemediği arkasındaydı ama o habire benimkilerden aşırıp duruyordu.
Aklıma gelen fikirle duraksadım gerçekten benden hoşlanmış olabilir miydi yani sonra kafamı sallayıp hayır hayır dedim. Benden hoşlanmış olsaydı beni öyle ortada bırakmazdı. Gerçi Merve'nin oyununa gelmiş gibiydi ama bir aramaz mıydı yani insan. Bir sormaz mıydı nerede bu kız. İçimdeki kız yüksek sesle bağırmaya başladı yeniden sen onun neyi oluyorsun ki sorsun peşime düşsün. Araba bende miydi bendeydi, param var mıydı vardı.
OOOOFFF illa onu haklı çıkaracaktım dimi aklımı peynir ekmekle yemiştim çünkü. Kardelene sinirle baktım hep aklımı karıştıran oydu sanki çok düzgünmüş gibi. Saçma sapan fikirler sokmuştu hep aklıma. Adamın benden haberi yoktu elalemin kızlarıyla fingirdiyordu bende benim tabağımdan iki sarımsak aldı diye beni seviyor hayallerine kapılıyordum.
Millet yatlara katlara tav olurdu bende garibim iki sarımsağa kalpler çıkarıyordum gözlerimden. Salaktım salak. Yavuz ne beni seviyordu ne benden hoşlanıyordu. Sadece ve sadece midesi bulunmadığı için benim yemediğim tabağımdan yiyordu bunda başka anlam aramaya gerek yoktu bu konuyla ilgili.
Yavuz kardelene dönerek '' yenge belki kulağına gelmiştir başka bir konu mu varmış iki ailenin arasında. Hiç dedikodu geldi mi kulağına '' diye sordu.
Kardelen yemeğini bırakıp '' yok hayır bana bir şey gelmedi. Hep Mustafa ağanın düğünü konuşuluyor . '' dedi. Yavuz kafasını sallayıp '' biliyorum bir konu var yoksa bu kadar inat bu kadar sinir bir su için olamaz '' diye söylendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZLEŞME ( düzenlenecek )
General FictionHüküm belliydi.. berdel.. İki farklı insan sözleşmeyle bağlandılar... Bu işte duygulara yer yoktu.. Aşk'a sevgiye yer yoktu... Zaman geçti.. aylar geçti.. Önce Aşk karıştı.. Filizlendi... büyüdü.. Artık geri dönülemezdi..