Bölüm 66

97.6K 4.5K 596
                                    

Kalabalığın ortasında kalmıştık. Bu adamların şakası yok gibiydi. Bir müddet Büyük halanın parlak fikriyle birbirlerinden ayrılmış olsalar da en ufak bir şeyde yeniden birbirlerine girecek gibiydiler.

Davut ve Mustafa beyde bir şey yokken adamları etrafımızda birbirini ittiriyorlardı. Stresli bir kalabalık etrafımızı sarmıştı.

Davut ağayı kızı gül tutarken Mustafa'nın hemen arkasında karısı onunda arkasında oğlu Ekrem vardı. İki adamda kardeş olmalarına rağmen birbirlerine sert sert bakıyorlardı. Düğünün sahibi bu sinirli iki adamında kardeşi Ali bey gelip iki tarafında yanına geçti. Mustafa' ya '' ağabey ne yapıyorsunuz gözünüzü seveyim. Çoluk çocuğun ortasında '' dedi. Endişeyle etrafına bakınıyordu. Birinden birinin ihtiyatlı davranıp kavgaya son vermesini bekliyor gibiydi.

Aslında onunda etraftakileri umursayıp umursamadığını bilmiyordum. Damat da babasının yanındaydı gelin kalabalığın arkasında ağlıyordu. Onu teselli eden kadınlar kızlar olsa da en güzel günü berbat olmuştu. Gözlerinde yaşlarla etrafındakilere bir şeyler söylüyordu.

Fidan hala etrafına bakındı. Herkes birbirini çekiştiriyordu. Sanki oyun oynanıyormuş gibi burada ne olduğunu görmeye çalışıyorlardı. Fidan hala yüksek sesle etrafındakilere el kol işareti yaparak '' açılın, geçip oturun yerlerinize size de izleyecek eğlence çıktı '' dedi. Ellerini kollarını sallayarak milleti uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Etrafımızdan kalabalık biraz dağılsa da kavganın asıl sahipleri hala birbirlerine sinirle bakıyorlardı. Ben burada ki çoğu insanın aksine meselenin su olmadığını bilenlerdendim. Diğerleriyse iki kardeşin bir su mevzusu yüzünden birbirlerine düşmelerini seyrediyorlardı. Kimsenin bir şeyden haberi yoktu.

Fatma hala Mustafa' ya doğru '' Senin derdin ne Mustafa bir deyiver bize açık açık '' dedi. Yüzündeki ciddiyet sesinde ki kendini bilen, üsten tını herkesi korkutmaya yeterdi ama bu iki inatçı adama etki etmiyordu. Eski kadındı oda biliyordu, bunca yıldır sorun olmayan su bu gün neden olmuştu

Mustafa bey hala'ya yandan bir bakış atıp gözünü Davut'a çevirdi. Bakışlarında ki kızgınlık hala sabit dururken '' derdimin ne olduğunu bilen biliyor Fatma kadın '' dedi. Cümlelerinde bariz belli olan küçümseyen tavrı hepimiz görmüştük.

Davut bey kardeşine doğru yönelecekken bütün kuvvetiyle kızı tutmuştu. Kaygılı sesiyle '' baba yapma '' dedi.Davut bey istese kurtulurdu ama kızını herkesin içinde ezip geçmiyordu. Belkide bir yandan olayların daha fazla tırmanmasını istemiyordu. Sinirle kardeşine baktı. '' söyle söyle asıl karın ağrını söyle de cümle alem duysun rezilliğini '' dedi. Sinirliydi dişlerinin arasından konuşuyordu.

Mustafa ağa ise hiddetle '' kimden çekinecem lan ben '' diye geri söylendi.

Ufak çocuklar gibiydi ikisi de. Oyuncağını paylaşamayan ufak çocuklar gibi. İki Kardeşin yanında tedirgince onlara bakan ali '' ağabey kurbanınız olam yapmayın etmeyin. bu olayları başka zaman sakin sakin konuşuruz '' dedi. İşler rayından çıkmak üzereydi çünkü.

İkisi de ona bakmadılar. Kızgın hallerinden bir şey kaybetmeseler de içten içten alinin haklı olduğunu biliyorlardı. Çünkü küçük kardeşlerinin oğlunun düğünüydü burası ve onlar bu güzel günü berbat ediyorlardı.

Yavuz ile adem neredeydi ya silah bile patlamıştı. Hala ortaya çıkamamışlardı. Bir yere mi gitmişti bunlar bize haber vermeden. Kardelenin bir elinde telefon gözü etrafta oda benim gibi adem veya yavuzun imdadını bekliyordu.

Davut ağa ali' ye bakıp '' boşuna konuşma ali bu kurban murban anlamaz '' dedi sinirle.

Mustafa bey bir adım öne çıkıp '' anlamam ya anlamam ben suyu keseyim de sen gör kim neyden anlıyor '' dedi. İkisi de birbirine rest çekiyorlardı.

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin