Bölüm 34

106K 5K 1K
                                    

Odadan çıktığımda biraz daha iyi hissediyordum kendimi aslında duygularımı kendimi iyi hissediyordum diye değil de kendime, daha çok hakim olabileceğimi hissediyorum diye düzeltsem daha doğru olurdu. Merdivenden inerken masada ki yerimde malum kişi oturuyordu.

Normalde bu duruma takılmaz boş olan bir yere otururdum ama masa düzenine ve herkesin akşam yemeğinde masa da olması gerektiğine kesin şart koşan bir ailede bu durum içlenilecek bir durumdu.

Benimde kalbim kırılmıştı. Başka bir kadın benim yerimde oturuyorken ben nasıl oturacaktım.

Benim indiğimi gördüğünde yavuzla göz göze geldik. Gözlerimi hızla çektim ondan, şu an dünyada görmek istediğim son kişiydi. Masanın yanından geçerken herkese afiyet dileyip oturma gruplarına geçtim ademle kardelen hala inmemişti. İlk başlarda erken inmeme sinirlensem de yapacak bir şey yoktu. El mahkum bekleyecektim artık.

Şu an midemden yüreğime doğru ince ince bir sızı dolaşıyordu. Bu duygunun bir betimlemesi olamazdı sanırım. Bütün o bana kiminle evlendiğini bil, kim olduğunu bil nidaları buraya kadardı işte . Benim yerime bir ikincisini koyana kadar.

Normalde aramız kötü olsa da bir anlaşmamız bir kuralımız vardı. Odadan dışarıda herkes bizi eş bilecekti ama şu an benim yerimde başka bir kadın oturuyordu ve bu yavuzun isteğiyle, onun onayıyla oluyordu.

İçimdeki o kavurucu ateşin biraz daha geçmesini bekledim. Koltuklarda saf saf oturamayacağım veya şu an içinde bulunduğum durumu belli edemeyeceğim için telefonumu karıştırır gibi yapıyordum.

Yavuzun bana baktığını hissedebiliyordum ondan tarafa bakmadım. Anlaşılan benim yerime gelecek kişiyi hemen seçmişti. Sahi ben bu eve geleli ne kadar olmuş, 5 ay koskocaman beş ay geçmişti.

Günler o kadar hızlı geçiyordu ki fark edememiştim bile, yavuzla en baştan altı yedi ay burada kalıp sonra İstanbul'a gideceğimi konuşmuştuk. Belki de o benim aksime geçen zamanın farkındaydı ve her zaman ki gibi ileriye dönük düşünüp insanları şimdiden ikinci bir kadına alıştırıyordu. Gerçi burcunun alışacak bir tarafı yoktu ya neyse.

Benim yerimi alacak ikinci bir kadın. Başlarda bu fikir beni rahatsız etmezken hatta benim için kurtarıcı gibi gözükürken şu an sanki birileri içimi eziyordu. Düşünmek farkıydı  yarı hayal yarı olur olmaz gibi ama gözlerimle görmek apayrıydı.

Etrafta çatal bıçak sesinden başka bir şey duyulmuyordu şu an. Sabah ta etrafta bunun gibi garip bir gerginlik vardı.

Umursamadım, kimse beni umursamıyordu. Bende öyle yaptım.

Biraz zaman sonra hep birlikte kapıda araçların gelmesini bekliyorduk. Araçlar geldiğinde büyük olana ademle kardelen binmişti yanlarına duyguyla burcuyu da çağırmışlardı. Adem ağabeyin bunu bilerek yaptığını bilsem de sinirlenmeden edemedim. Yavuzla yalnız kalmayı bırakın, konuşmak bile istemiyordum şu an.

Burcu biraz mırın kırın eder gibi olsa da kendini pek açık etmemek için bindi arabaya. Bizde bir sonrakine bindik.

Arabada çıt çıkmıyordu ikimizde konuşmak için bir hamle yapmadık. Kafamı dışarı çevirip, karanlığın izin verdiği kadar dışarıyı izlemeye yanımdaki adamın varlığını unutmaya çalışıyordum.

Yavuz boğazını temizledi " o akşamki şovun neydi öyle " dedi. Sesi sinirli gibiydi.

Başımı çevirip sesimin duygusuz çıkmasına dikkat ederek " şov " diye sordum. Ona çaktırmasam da duygularımla savaşıyordum hemen yanı  başında.

Yavuz  sinirli bir sesle " yanıma oturmaman " dedi. İlkine nazaran sesi daha sertti.

Önemsemedim. Sesime hafif bir dalga katarak. Yüzümüze önüme çevirip

SÖZLEŞME ( düzenlenecek )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin